Başkan Wilson’ın “tüm savaşları bitirecek, dünyaya demokrasi getirecek ve milletlerin kendi kaderlerini özgürce tayin etme hakkını sağlayacak savaş” ilanıyla Nisan 1917’de ABD savaşa dâhil oldu. Temmuz 1917’de daha önce anlaşmada yer almayan bir gizli ittifak zuhur etti. İngiltere Krallığı, James Balfour Deklarasyonu ile Filistin’de bir Yahudi Devleti’nin kurulmasına izin vermişti. Ekim 1917’de Rus Çarlığı devrildi, yerine Lenin liderliğinde yeni bir rejim kuruldu. Yeni nizam “emperyalist savaşa karşı olduğunu ve emperyalist sömürge planlarında yer almayacağını” ilan etti. Böylece Şam Coğrafyası Fransa ve İngiltere’ye kaldı. Rusya’nın savaş sonrası elde edeceği tüm kazanımlar çöpe atıldı.
Osmanlı Sultanlığı, Almanya, Avusturya-Macar ve Bulgaristan Krallıkları içinde farklı din, dil, mezhep barındıran devletlerdi. ABD, Fransa, İngiltere ve İtalya bu farklı olana yatırım yaptılar. Osmanlının yenilmesi ve çökmesi sonrasında 30 Ekim 1918 Mudros (Mondros) Mütarekesi imzalandı. Bu mütareke Osmanlı’nın sadece işgal edilmesini değil aynı zamanda resmi olarak bölünmesini de meşru hale getirmişti. Farklı olanlara bağımsız devletler vaat ettiler. Bunlardan birisi de Suriye Sahil bölgesinde, Lazkiye, Tartus, Lübnan, Trablus Şam (Tripoli)’de yer alan Muhsin Dağlarına kadar olan bölgede yoğun bir nüfus barındıran Aleviler için tasarlanan Lazkiye başkentli Alevi Devletiydi.
Milletler Cemiyeti (bugünkü BM misali) üyeleri ve savaş muzafferi Fransa, İngiltere, İtalya ve Japonya Nisan 1920’de İtalya’nın Sanremo kentinde düzenlenen konferansta Suriye’nin Fransa’nın Mandası olması kabul edildi. Manda terimi ‘to mandate’ yani denetim yetkisi ve görevi ayrıca sorumlu ve garantör olmak’ manasındadır. Bu manda bizim Manda yani Camus hayvanla karıştırılmasın. Bizim Manda süt verirken Fransa mandası sütümüzle birlikte hayvanımızı da alıp götüren cinsten. Kıssadan hisse, kendi kendine yetmeyen ve yönetemeyen milletlere medeniyet, demokrasi, ekonomik büyüme, hukuk nizamını öğretmesi yani az gelişmişin gelişmiş tarafından güdülmesi manasındadır.
Fransız Mandası 319 nolu, 31 Ağustos 1920 tarihli kararname ile Alevi Devletini ilan eder. Ezici çoğunluğu ‘Fellah’ yani çiftçi olan, kıyı şeridi ve şehirlerinde yaşayan Sünni, Hristiyan ve Yahudi toprak ağalarının yanında çiftçilik ve hizmetçilik görevini ifa eden Alevilerin; Fransa ve İngiltere’ye karşı zuhur eden özellikle eğitimli ve şehirli Sünni, Hristiyan ve az sayıda Alevi Arapların milliyetçi fikirleri ve örgütlenmelerinden uzak durmaları ve yeni Alevi Devleti’nin jandarma gücünü oluşturması amacıyla Fransa yoksul Alevileri Fransız ordusunun bünyesinde yer alan özel kuvvetler de istihdam etmeye başladı. Mustafa Kemal’in liderliğinde başlayan Milli Bağımsızlık Mücadelesi, Fransa’da eğitim gören ardından Fransa’nın Fransız Devriminin ilkeleri yerine sömürge zihniyeti ve ırkçı politikaları uyguladığını gören aydınlar Arap Milli Mücadelesi, Suriye Bağımsızlık Savaşı, Alevileri de etkiledi.
Tartus Vilayeti’ne bağlı Şeyh Bedir beldesinde 1883’te Osmanlı vatandaşı olarak doğan Alevi Şeyhi Salih Ahmet El-Ali (Şeyh Salih Ali 1883-1950) Mustafa Kemal’in akranıdır. 1918’de Fransızlara karşı Arap Milli Direniş hareketini başlatır. Direnişi ‘Suriye’nin bağımsızlığı için değil Alevi Devletinin sınırlarını genişletmek maksadıyla başlattığı’ iddiaları safsatadır. 1918'de Fransızlar Suriye kıyılarını işgal etti ve iç bölgelere doğru Şam ve diğer Suriye illerini işgal etmek üzere ilerlemeye başladı. 15 Aralık 1918'de Salih el-Ali, Şeyh Bedir kasabasında önde gelen Alevi ileri gelenlerini bir toplantıya çağırdı. El-Ali, katılımcıları Fransızların Suriye kıyılarını işgal ederek bölgeyi ülkenin geri kalanından ayırma niyetinde olduğu konusunda uyardı ve onları ayaklanmaya ve Fransızları Suriye'den kovmaya çağırdı.
Fransız yetkililer toplantıyı duyduklarında, Salih el-Ali'yi tutuklamak için Şeyh Bedir beldesine bir kuvvet gönderdiler. El-Ali ve adamları bu kuvveti pusuya düşürdüler ve Fransız kuvvetlerini yenilgiye uğratıp geri çekilmeye zorladılar. Alevi Şeyh Salih Ali’nin direnişi Fransa’nın Şam işgalini bir yıl geciktirdi. Fransa daha büyük, tanklar ve savaş uçaklarıyla donatılmış orduyla Beyrut’tan Şam’a doğru harekete geçti. Şam’ı yöneten Kral Faysal’ın itirazlarına rağmen aslen Türkmen olan Suriye Savunma Bakanı Yusuf Azma az sayıda askeriyle Fransızlarla şimdiki Lübnan-Suriye sınırında savaştı ve askerleriyle birlikte şehit oldu. Alevi Şeyhi Salih Ali’nin başlattığı bu direniş Suriye Bağımsızlık Savaşının ateşini yakan, Yusuf Azma’nın şahadeti ise kurtuluş mücadelesi ateşini harmanlayan gelişmelerdir.
Salih Ali’nin Fransızlara karşı kazandığı zaferden sonra kendi genel komutanlığı ve askeri rütbeleri olan disiplinli bir güç örgütledi. Halep’te Fransızlara karşı Arap Milli Bağımsızlık Savaşı’nın ateşini yakan toprak ağası Kürt İbrahim Hananu, Humus’ta (Telkele) Dandaşi aşireti, Antakya’da Suphi Bereket, Zeki Arsuzi ve Antakya Arabi Kulübü üyeleri ve Mustafa Kemal ile ittifak kurdu. Mustafa Kemal’den para ve silah yardımı aldı. Fransızlarla ittifak kuran bazı Alevi ve İsmail’i gruplarla çatıştı. Fransızlar Salih Ali ile ateşkes anlaşması istedi. Kabul etti. Ancak Fransızlar mutabakatı ihlal edince Fransız ordusunun merkez karargâh olarak kullandığı Kadmus’a saldırdı ve şehri Fransızlardan aldı.
Ocak 1921'de doğrudan Mustafa Kemal'e hitaben yazdığı ve Fransızlara karşı ortak "cihat" için silah istediği mektup Ankara'daki Türk ATASE askeri arşivlerinde muhafaza edilmektedir. Kasım 1920'de Fransızlar isyana destek veren Alevi Dağları'ndaki sivilleri bombalamaya ve Şeyhin kasabasını havadan bombaladılar. Şam’daki Kral Faysal Irak’a kaçtı. Fransızlar birçok Alevi ileri gelenini tutukladılar. Fransız askeri mahkemesi onu ölüme mahkûm etti. Fransa Suriye direnişini Türk Milli direnişinden ayırmak ve aralarındaki bağı koparmak için Mustafa Kemal ile anlaşma yollarını aradı. 20 Ekim 1921 Birinci Ankara Antlaşması’yla Fransa, Mustafa Kemal’e Kilikya (Adana, Mersin) bölgesini terk etti. Buna mukabil Mustafa Kemal, Suriye direnişine para ve silah sevkiyatını durdurdu.
1925’te Büyük Suriye İsyanı olarak bilinen savaş başladı. Dürzilerin Şeyhi Sultan Paşa El-Atraş liderliğinde Horan bölgesi ve Süveyda vilayetinde başlayan Dürzi isyanı, Suriye’nin diğer şehirlerine de sıçradı. Aleviler, Dürziler, Sünniler, Kürtler, Türkmenler din, mezhep ve etnik temelde bölünmek yerine Suriye Arap Milleti’nin asli unsurları olarak tek devlet tek millet şiarını bayrak yapmıştı. Alevi Devleti, Fransız başbakanlar idaresinde 1936 senesine kadar sürdü. Alevi Devleti, Bağımsızlık Savaşı’nın ilk kazanımı olan ve 1936’da Fransa tarafından kabul edilen ilk Suriye devleti, seçimleri ve anayasasına dahil olur. Lazkiye Vilayeti adını alır. Alevi Devleti’nin devamından yana olan unsurlar olmasına karşın ezici çoğunluk Suriye Arap Milleti’nin Sünnileri, Dürzileri, Hristiyanlar, Kürt ve Türkmenleriyle millet olmayı seçer.
Not: Bir sonraki yazımız SURİYE VEFAT EDERSE ALEVİ DEVLETİ DOĞAR başlığıyla günümüzde devlet veya dış müdahale isteyen Suriye Alevilerini değerlendireceğiz.
aydınlık