Türkyılmaz’ın yazısı şöyle:
Suriye'de Baasçı yönetimin yıkılması ve HTŞ Terör
Çetelerinin yönetimi ele geçirmesi ardından Direniş Cephesinin bu ülkeden
çekilmesiyle sadece bu ülkede değil tüm bölgede dengelerin değiştiği
söylenebilir.
Rusya, İran ve
Hizbullah'ın Suriye'den çekilmesi ardından dengeler bozulunca meydan ABD'ye
kaldı ve bu ülkenin geleceği ABD-İngiltere-İsrail üçlüsü tarafından ipotek
altına alındı.
Türkiye hükümeti her ne kadar El Kaide ve IŞİD artığı eski
adı Nusra olan İdlip'te yuvalanmış HTŞ terör çetelerinin Şam'ı ele geçirmesinin
baş destekleyicilerinden biri olarak Suriye'deki nüfuzunu artırdığını iddia
etse de meydandaki durum hiç de bunu onaylar nitelikte değildir.
Suriye'de son bir hafta içerisindeki gelişmeler bu cümleden
olarak Alevl katliamı, HTŞ-SDG anlaşması, Dürzilere imtiyaz sinyali vb sadece
Suriye değil Türkiye'nin de aleyhine gelişmektedir.
Türkiye Dışişleri ve Savunma Bakanları ile MİT başkanının
son gelişmeler ardından apar topar Şam'a gitmeleri de duyulan kaygının ve
Suriye denkleminden dışlanıldığının işaretleridir.
Açıkcası Türkiye hükümeti Suriye'de yanlış ata oynadığını
yavaş yavaş farketse de ABD bulduğu fırsatı değerlendirmekten bir an bile geri
kalmıyor. Türkiye'nin Suriye'deki dostları istemedikleri için değil birtakım
zaaflarından dolayı bu gidişatı durduracak ve Türkiye'yi yardıma davet edecek
güçten yoksundur.
Türkiye'nin Astana Sürecini kendi çıkarları için yeterli
bulmayarak eski dengeyi bozması,
bölgesel çözüm yerine tek başına veya bölge dışı güçlerle koordinasyon
oluşturması kendine bir yarar sağlamadığı ve sağlamayacağı gibi bir yerde
ABD'nin ve İsrail'in gücüne güç katmasına ortam hazırlamıştır maalesef.
Çünkü;
yazının devamı için linki tıklayınız...