TAM BİR CİDDİYETSİZLİK
10 Mart günü YPG başı Mazlum Abdi ile
Suriye Geçici Yönetimi’nin Başı HTŞ Emiri Ahmet Şara arasında
bir mutabakat metni imzalanmış. Bir buçuk sayfalık mutabakat metninde
kullanılan Arapçayı bir Suriyeli ilkokul öğrencisi daha düzgün tanzim
edebilirdi. Ayrıca mutabakat maddelerinin yer aldığı kâğıdı tekrar inceleyiniz.
Bırakın devletin resmi evrakını, şirketlerin, kurumların, esnafın, tüccarın,
sanayicinin kullandığı evrakta, yazışmalarda logosu, amblemi, bayrağı, mührü
vardır. Bu mutabakatta kullanılan kâğıt kalitesi, yazı biçimi ve özellikle
kâğıdın sonunda el yazısıyla kullandıkları isim ve imza tam bir ciddiyetsizlik
ve devlet terbiyesine hakaret örneğidir. Arapçayı sonradan öğrenmiş iki
yabancı, isimlerini çok daha düzgün ve okunaklı yazabilir. Yangından mal
kaçırır gibi çok acelesi olan iki kişi acilce buluşmuşlar, oradan geçen birinin
sırtına kâğıdı koymuşlar, imzalamışlar, poz vermişler ve geldikleri gibi
gitmişler görüntüsü var. Mutabık kalınan maddeler muğlak ve zamana bırakılmış.
ALEVİ DÜŞMANLIĞI YAPMAYA DEVAM
Mutabakat ilan edilir edilmez kutlamalar başlamış. Halep’te
havai fişekler patlatılmış. Suriye sahil bölgesinde, Humus’ta, Şam’da, Hama’da,
yüzlerce ezici çoğunluğu Alevi, Hristiyan, Sünni katledilmiş,
Suriyeli Alevilere sadece itikadında farklı olduğu için toptan yok etme yani
soykırım yapılmış Suriye’yi tüm Suriyelilerle birlikte inşa edeceğini iddia
eden Ahmet Şara’dan taziye yok, taraftarlarında hüzün yok, yas yok. Bizim
“yerli ve milli” hükümet televizyonlarımızda Alevi canlara yapılan katliam ve
soykırımı mahkûm eden, protesto eden, lanetleyen yok. Aksine henüz yüzlerce
insanın canları meydanlarda, sokaklardayken ve henüz katliamlar devam ederken
Alevi düşmanlığı yapmaya devam ediyorlar. Suçlu bulunmuş; “Esad’ın yönetiminden
kalan kaçak askerler.” Bunlar, ortam durulmasın, eski menfaatleri devam etsin,
işledikleri suçlar cezasız kalsın diye sahil bölgesinde askeri bir darbeye
kalkışmış. Bu darbeye PKK’da hazırlık yapıyormuş ve hatta sahil bölgesine
militan bile göndermişmiş.
YIKILAN DEVLET SÜNNİ’YDİ
Büyük harflerle altını yanlarını çizerek ifade edelim: Esad,
Sünni bir devletin ve ekseriyetle Sünnilerin başkanıydı. Yıkılan da Sünni
iktidarıdır. Özellikle Esad Sünni iktidarında Alevilerin ne partisi ne örgütü
ne gazetesi ne televizyonu ne de dernekleri oldu. Ermenilerin, Çerkezlerin,
Süryanilerin bile vardı. Devletin resmi Sünni kimliği yanında tüm Sünni
tarikatlar ve hatta Vahhabi örgütlenmeler vardı. Alevilerin ne siyasi ne de
dini mercileri oldu. Erdoğan iktidarında bile Alevilerin hakları “Alevi” denilen
Esad’ın yönetimindeki haklarından daha fazlaydı. Alevileri bölen, zayıflatan,
fakirleştiren, “Biz sizin dini ve siyasi otoriteniz, biz gidersek Sünniler sizi
yok eder.” edebiyatıyla baskılanan, en az 1000 senedir tüm insani haklarından
mahrum bırakılan, eğitim, ekonomik faaliyet ve idari makamlardan uzak,
katledilen, ötekileştirilen her türlü hakaret ve aşağılanmaya maruz kalan
Aleviler yüzlerce yıl dağları mesken edinmek zorunda kaldılar.
Başkalarının günahları için hep karakeçi seçildiler hep
bedel ödediler. Bu yamyamların gücü, Suriye devletinin kuruluşunda ana kolon
olan, Fransız emperyalizmine karşı tüm Suriye halkı için savaşan, Filistin için
yüzlerce şehit veren, Fransa’nın hediye ettiği Alevi devletini ret eden ve
Suriye’nin toprak bütünlüğü, milli birliği için, devletin selameti, Suriye’nin
huzuru, barışı ve istikrarı için yaşayan, kendileriyle yaşayan azınlık
Sünnilere, Ermenilere, Hristiyanlara, Türkmenlere kardeş olmuş, sırdaş olmuş
yoldaş olmuş Alevilere kan kusturuyorlar, silahsız savunmasız, teslim olmuş,
Şara yönetimi ile uzlaşmaya anlaşmaya, konuşmaya, yardım etmeye hazır Alevilere
soykırımı helal kıldılar. Siz, aradığınız “Esad’ın kaçkınlarını” öldürmediniz,
“isimlerini verin biz yakalayalım, biz teslim edelim, birlikte arayalım” diyen
size kardeşlik eli uzatan Alevileri katlettiniz. Siz cühela ve zinciri
başkalarının elinde olan zavallı mahluklarsınız. Lanetli Ağaçtan beslendiniz. O
ağacın tohumunu diken ve yeşerten efendileriniz Hilary Clinton ve İsrail’in
planlarında görevlisiniz.
GÖREVE UYGUN DAVRANANLAR
E-postaları ve gizli yazışmaları Wikileaks’te yayımlanan
Clinton bakın ne demişti: “Esad’ı devirmemiz Hristiyan, Şiiler ve Alevilerin de
katledilmesinin kapısını açan bir mezhep savaşına yol açar ama bu İsrail ve
onun batılı müttefikleri açısından iyi bir şey!” Sizler bu göreve uygun
davranıyorsunuz. Amacınız Suriye’yi ilelebet bölmek, birlikte yaşamaya kezzap
suyu dökmek, derin yaralar açmak, 2011’den beri Suriye’ye dayattığınız ve
getirdiğiniz tek program katliamlarla o mazlum halkı arzu etmediği seçeneklere
zorlamak. Düşmanla işbirliğine teşvik etmek. Suriye’de başka çare bırakmamak.
Federal, özerk ve her ne kızıl cehennem idaresi ise onu kabul etmeye mecbur
etmek. “Alevi” Şeyh kılıklıların meydanlardan Netanyahu’dan bile medet ummayı
normalleştirmek. Ve Alevilere, “Bu Sünniler en çağdaş olanından en yobaz ve
bağnaz olanı son merhalede aslına dönecek ve siz Alevilerden nefret edecek”
düşüncesini hâkim kılmak. İşte asrın görevi ve Tunç Yasası: Ya onurlu insanlar
olarak hep beraber bu iblisi projeden kurtulacağız ya da Yeni Orta Çağı inşa
etmek isteyen canavarların ve deccalların ateşinde hep birlikte yanacağız.
Kurtulmak yok tek başına.”
Not: Cumartesi Mazlum Abdi ve Ahmet Şara arasında imzalanan
mutabakatın şifrelerini irdeleyeceğiz.
AYDINLIK