‘Alevilerin Katledilmesi Amacımıza Yarar’

GİRİŞ: 13.03.2025 17:46      GÜNCELLEME: 13.03.2025 17:46
Rasthaber -   Bilge, “Bir gün gelecek Kur’an’dan sadece bir resim, İslam’dan sadece bir isim, Müslüman’dan da sadece bir cisim kalacak. Birçok kişi maddi çıkar için dinini feda edecek. Kazanç, belirli kişiler arasında dolaşacak, dar gelirliler açlık ve sıkıntıya düşecek. Fitne egemen olacak ve tecrübesizler başa geçecek. Köylüler şehirlere akın edecek. İlim azalacak, cehalet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek hafif bir suç sayılacak. Hilesiz iş yapılamayacak, tacirler ve yazarlar artacak, kalem bollaşacak. Büyükler merhametsiz, küçükler hürmetsiz olacak. Minareler çoğalacak, camiler süslenip ziynetlenecek. Hainlere emin, emin olanlara hain denilecek. Kişiye, şerrinden korkulduğu için ikramda bulunulacak. Sözler hep yalan ve birbirine muhalif olacak. Amir ve memur çok, doğru iş yapan az olacak.” demişti. O günleri yaşıyoruz.

TAM BİR CİDDİYETSİZLİK

10 Mart günü YPG başı Mazlum Abdi ile Suriye Geçici Yönetimi’nin Başı HTŞ Emiri Ahmet Şara arasında bir mutabakat metni imzalanmış. Bir buçuk sayfalık mutabakat metninde kullanılan Arapçayı bir Suriyeli ilkokul öğrencisi daha düzgün tanzim edebilirdi. Ayrıca mutabakat maddelerinin yer aldığı kâğıdı tekrar inceleyiniz. Bırakın devletin resmi evrakını, şirketlerin, kurumların, esnafın, tüccarın, sanayicinin kullandığı evrakta, yazışmalarda logosu, amblemi, bayrağı, mührü vardır. Bu mutabakatta kullanılan kâğıt kalitesi, yazı biçimi ve özellikle kâğıdın sonunda el yazısıyla kullandıkları isim ve imza tam bir ciddiyetsizlik ve devlet terbiyesine hakaret örneğidir. Arapçayı sonradan öğrenmiş iki yabancı, isimlerini çok daha düzgün ve okunaklı yazabilir. Yangından mal kaçırır gibi çok acelesi olan iki kişi acilce buluşmuşlar, oradan geçen birinin sırtına kâğıdı koymuşlar, imzalamışlar, poz vermişler ve geldikleri gibi gitmişler görüntüsü var. Mutabık kalınan maddeler muğlak ve zamana bırakılmış.

ALEVİ DÜŞMANLIĞI YAPMAYA DEVAM

Mutabakat ilan edilir edilmez kutlamalar başlamış. Halep’te havai fişekler patlatılmış. Suriye sahil bölgesinde, Humus’ta, Şam’da, Hama’da, yüzlerce ezici çoğunluğu Alevi, Hristiyan, Sünni katledilmiş, Suriyeli Alevilere sadece itikadında farklı olduğu için toptan yok etme yani soykırım yapılmış Suriye’yi tüm Suriyelilerle birlikte inşa edeceğini iddia eden Ahmet Şara’dan taziye yok, taraftarlarında hüzün yok, yas yok. Bizim “yerli ve milli” hükümet televizyonlarımızda Alevi canlara yapılan katliam ve soykırımı mahkûm eden, protesto eden, lanetleyen yok. Aksine henüz yüzlerce insanın canları meydanlarda, sokaklardayken ve henüz katliamlar devam ederken Alevi düşmanlığı yapmaya devam ediyorlar. Suçlu bulunmuş; “Esad’ın yönetiminden kalan kaçak askerler.” Bunlar, ortam durulmasın, eski menfaatleri devam etsin, işledikleri suçlar cezasız kalsın diye sahil bölgesinde askeri bir darbeye kalkışmış. Bu darbeye PKK’da hazırlık yapıyormuş ve hatta sahil bölgesine militan bile göndermişmiş.

YIKILAN DEVLET SÜNNİ’YDİ

Büyük harflerle altını yanlarını çizerek ifade edelim: Esad, Sünni bir devletin ve ekseriyetle Sünnilerin başkanıydı. Yıkılan da Sünni iktidarıdır. Özellikle Esad Sünni iktidarında Alevilerin ne partisi ne örgütü ne gazetesi ne televizyonu ne de dernekleri oldu. Ermenilerin, Çerkezlerin, Süryanilerin bile vardı. Devletin resmi Sünni kimliği yanında tüm Sünni tarikatlar ve hatta Vahhabi örgütlenmeler vardı. Alevilerin ne siyasi ne de dini mercileri oldu. Erdoğan iktidarında bile Alevilerin hakları “Alevi” denilen Esad’ın yönetimindeki haklarından daha fazlaydı. Alevileri bölen, zayıflatan, fakirleştiren, “Biz sizin dini ve siyasi otoriteniz, biz gidersek Sünniler sizi yok eder.” edebiyatıyla baskılanan, en az 1000 senedir tüm insani haklarından mahrum bırakılan, eğitim, ekonomik faaliyet ve idari makamlardan uzak, katledilen, ötekileştirilen her türlü hakaret ve aşağılanmaya maruz kalan Aleviler yüzlerce yıl dağları mesken edinmek zorunda kaldılar.

Başkalarının günahları için hep karakeçi seçildiler hep bedel ödediler. Bu yamyamların gücü, Suriye devletinin kuruluşunda ana kolon olan, Fransız emperyalizmine karşı tüm Suriye halkı için savaşan, Filistin için yüzlerce şehit veren, Fransa’nın hediye ettiği Alevi devletini ret eden ve Suriye’nin toprak bütünlüğü, milli birliği için, devletin selameti, Suriye’nin huzuru, barışı ve istikrarı için yaşayan, kendileriyle yaşayan azınlık Sünnilere, Ermenilere, Hristiyanlara, Türkmenlere kardeş olmuş, sırdaş olmuş yoldaş olmuş Alevilere kan kusturuyorlar, silahsız savunmasız, teslim olmuş, Şara yönetimi ile uzlaşmaya anlaşmaya, konuşmaya, yardım etmeye hazır Alevilere soykırımı helal kıldılar. Siz, aradığınız “Esad’ın kaçkınlarını” öldürmediniz, “isimlerini verin biz yakalayalım, biz teslim edelim, birlikte arayalım” diyen size kardeşlik eli uzatan Alevileri katlettiniz. Siz cühela ve zinciri başkalarının elinde olan zavallı mahluklarsınız. Lanetli Ağaçtan beslendiniz. O ağacın tohumunu diken ve yeşerten efendileriniz Hilary Clinton ve İsrail’in planlarında görevlisiniz.

GÖREVE UYGUN DAVRANANLAR

E-postaları ve gizli yazışmaları Wikileaks’te yayımlanan Clinton bakın ne demişti: “Esad’ı devirmemiz Hristiyan, Şiiler ve Alevilerin de katledilmesinin kapısını açan bir mezhep savaşına yol açar ama bu İsrail ve onun batılı müttefikleri açısından iyi bir şey!” Sizler bu göreve uygun davranıyorsunuz. Amacınız Suriye’yi ilelebet bölmek, birlikte yaşamaya kezzap suyu dökmek, derin yaralar açmak, 2011’den beri Suriye’ye dayattığınız ve getirdiğiniz tek program katliamlarla o mazlum halkı arzu etmediği seçeneklere zorlamak. Düşmanla işbirliğine teşvik etmek. Suriye’de başka çare bırakmamak. Federal, özerk ve her ne kızıl cehennem idaresi ise onu kabul etmeye mecbur etmek. “Alevi” Şeyh kılıklıların meydanlardan Netanyahu’dan bile medet ummayı normalleştirmek. Ve Alevilere, “Bu Sünniler en çağdaş olanından en yobaz ve bağnaz olanı son merhalede aslına dönecek ve siz Alevilerden nefret edecek” düşüncesini hâkim kılmak. İşte asrın görevi ve Tunç Yasası: Ya onurlu insanlar olarak hep beraber bu iblisi projeden kurtulacağız ya da Yeni Orta Çağı inşa etmek isteyen canavarların ve deccalların ateşinde hep birlikte yanacağız. Kurtulmak yok tek başına.”

Not: Cumartesi Mazlum Abdi ve Ahmet Şara arasında imzalanan mutabakatın şifrelerini irdeleyeceğiz.

AYDINLIK

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM