Doğruyu söylemek gerekirse: Suriye’nin devrik lideri Esad
dönemi hakkında söylenen birçok şey doğrudur. Ama ve lakin birçok şey de
yalandır ve propaganda amaçlıdır. Tedavüle sokulan yalanlardan birisi de
Suriyeli Yahudiler ile ilgilidir.
HEDEF İSRAİL'İN GÖZÜNE GİRMEK
Şam’daki geçici Şara rejimine meşruiyet kazandırmak
için Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerin lobi çalışmalarının yeterli
olmayacağını İsrail, İngiltere ve Fransa’nın bu çalışmaların başını çekmesi
gerektiğini telkin etmişler. Bu hedef uğruna Şam’daki Şara rejimi İsrail’i
devlet olarak tanımaya hazır. Eski işgallerine razı. Suriye’nin güney
bölgesinde, Golan’ın tümünde, Hermon (Cebel El-Şeyh) Dağı'nda yeni işgallerini
kabul etmeye veya çok düşük bir ihtimal ama İsrail’in çekilmesi karşılığında bu
bölgeleri İsrail’in iktisadi ve güvenlik çıkarlarına uygun olarak tanzim etmeye
hazır ve nazır. Ama nafile zira İsrail, İngiltere ve Fransa’nın Siyonist,
neo-Nazi komedyeni Zelenskiy’i bile kurtaracak takatleri yokken Şara ve Savaş
Kabinesi’ne hami olmaları mümkün değil.
Zelenskiy’i küçük diktatör, harami, bir ABD gazetecisini
öldüren katil, meşruiyetini yitirmiş olarak tanımlayan ABD şirketi CEO’su Trump
rejiminde Şara ve Savaş Kabinesi’nin işi zor hem de çok zor. Bunu bilen Şara
rejiminin ustaları ABD’nin nüfuzlu Siyonist Kongre üyelerine, İsrail-Yahudi
lobi kuruluşlarına ve Mecdel köyünün muhtarı misali olan münafık hahamına
yatırım yapıyorlar.
HAHAMIN YALANLARINA MUHTAÇLAR
Şara rejiminin tayin ettiği Dışişleri Bakanı Esad El-Şaybani
(galiba Esad ismi Şam’ı terk etmek niyetinde değil. Şaka bir yana aslında ismi
ne Esad ne de Esed’tir ismi Saadet anlamına gelen Es’aad) ABD Kongresinin en
şahin Siyonistlerinden olan, Netanyahu’nun konuşan aklı, Gazze haritadan
silinmeli, sakinleri sürülmeli ve orası ilelebet Netanyahu’nun olmalı diyen Joe
Willson ile zafer pozları verdi.
Meşruiyet ve iktidarda kalma hırsıyla freni patlak kamyon
misali giden Şara rejimi, ABD ve İsrail’de yaşayan Suriye asıllı Haham veya
Rabbi Joseph (Yusuf) Hamra, oğlu Henry Hamra ve Haham Aşer Lopatin’in
yalanlarına muhtaç kaldı. Reuters, Kürt medyası-Rudaw, Türk medyası-Anadolu
Ajansı, ABD Siyonist medyası, İsrail medyası, İngiltere ve Fransa medyası ve
hatta Esad, Hizbullah, İran dostu ve HTŞ, İsrail karşıtı yazılarıyla maruf
Yakın Doğu Haber sitesi bu Hahamların “1992’de sürgün edilen Yahudiler” olduğu
yalanlarını araştırmadan olduğu gibi paylaştı.
“Bir buçuk yıldır Şam’a dönmeye çalışıyordum ancak
Suriye’nin devrilen rejimi buna izin vermedi.” diyen Haham Hamra, Şam’da Yahudi
İbn Maymun Okulunu, Sinagogları ziyaret etmiş. Okul ismini Yahudi filozof,
Hahambaşı Musa bin Meymun’dan alır. Arabi Müslümanların idaresindeki İspanya,
Cordoba şehrinde 1135’te doğdu.
ESAD VE KUVEYT İŞGALİ
Bakın, 1991’de, Irak’ın idam edilen eski lideri Saddam
Hüseyin’in ordusu sekiz küsur sene İran ile savaştırıldıktan sonra bu savaşta
kendisini teşvik eden ve her türlü desteği vereceğiz diyen zengin Körfez
Hanedanlıkları tarafından yüz üstü bırakıldığına inanır. Saddam yüklü bir
tazminat ister. Kuveyt’in savaş boyunca Irak’a ait olan petrolü çaldığını
söyler. Saddam’ın talep ettiği meblağın onda biri Körfez Ülkeleri Ligi
tarafından teklif edilince Saddam, ‘Kuveyt, Irak toprağıdır’ iddiasıyla
Kuveyt’i Ağustos 1990’da işgal eder.
Şubat 1991’de ABD ve müttefiklerinin müdahalesiyle Irak
ordusu Kuveyt’ten çıkartılır. Savaştan önce düşman olan Esad-Saddam arasında
bir yakınlık oluşur. Esad, Saddam’a bir mektup yazar; Kuveyt işgalinin tüm
bölge için felaket olacağını, Arap devletlerinin birliğine zarar vereceğini,
dış müdahaleye ortam hazırlayacağını, çökmeye başlayan Sovyet Rusya blokunun
yardım edemeyeceğini söyler. Kuveyt’ten çıkması halinde Irak’a karşı herhangi
bir müdahale olursa Suriye ordusunun Irak’ın yanında savaşacağını paylaşır.
Saddam işgalde ısrar eder. BM kararları, Arap Ligi üyesi
sıfatıyla ve Kuveyt-Suriye iyi ilişkilerine binaen Suriye, Körfez'e göstermelik
bir askeri birlik gönderir.
BABA BUSH DOKTRİNİ
Baba Bush ve Dışişleri Bakanı Baker 1991’den sonra ABD
öncülüğünde bölgemiz için yeni bir doktrin kabul eder. Baba Bush Doktrini
olarak bilinen bu stratejiye istinaden İsrail ile başta Filistin, Suriye ve
Lübnan olmak üzere komşularıyla barış olacaktı. ‘İsrail’in işgal ettiği
topraklara karşılık İsrail ile Barış’ anlaşması için 30 Ekim 1991’de Madrid’te
ilk kez Suriye ve İsrail Dışişleri Bakanları ABD ve BM inisiyatifinde aynı masa
etrafında toplanır. ABD’nin talebine olumlu yanıt veren Baba Esad ile ABD arasındaki
ilşkilerde iyileşme başlar. Baba Bush isteyen Suriyeli Yahudilerin ABD, Kanada
veya Avrupa’ya göç etmesine izin vermesini ister. Esad onay verir.
Baba Esad, Şam’da Suriye Hahambaşı ve hahamlarıyla görüşür.
Şam, Halep, Haseke Kamışlı, Lazkiye, Humus bölgelerinden takriben dört bin
Suriyeli Yahudi 1992’de ‘İsrail’e gitmemek ve İsrail ile irtibat kurmamak’
kaydıyla Suriye’den göç eder. Ekseriyeti ABD’ye yerleşir. Suriye’de az sayıda
Yahudi kalır. Peki, 1992’de Suriye’den giden Suriyeli Yahudiler Suriye’ye
gelemediler mi? 2005-2008 arasında ABD’de yaşayan Suriyeli Yahudiler ve orada
doğan yeni nesil Suriyeli Yahudi gençler Şam ve diğer şehirleri gezdi. Oğul
Esad’la buluştular. Kendisine ABD’de Suriye için lobi çalışmaları yapmak
istediklerini söylediler. 2021’de, yani henüz savaş varken ve Esad Şam’dayken
bir grup Yahudi genç ABD’den Suriye’ye geldi.
JAJATİ'NİN SÖZLERİ
Suriye asıllı ABD’li Yahudi Joe Jajati (Tavukçu demek, halen
Hama’da Jaja ve Jajati adıyla tüccar aileler var) ziyareti İsrail ve ABD
medyasında büyük yankı buldu. Bakın Joe Jajati Times of İsrael gazetesine ne
demiş:
“Suriye’de görülecek çok güzel yerler var. Yemekleri çok
lezzetli. Kendimi çok rahat hissediyorum. Bize çok iyi davrandılar. Yahudi
mahalleleri olduğu gibi korunuyor. Güven içinde dolaşabiliyorsunuz. Korkacak
bir şey yok. Siz de gelin ve anavatanınız Suriye’yi ziyaret edin.”
Şam ve Kamışlı’da Halep’te Sinagoglar açıktı. Şam’da
yaşarken Kamışlı Hahamı Yakup beyle tanışmamızı daha önceki yazılarımda
anlatmıştım. Evleri, işyerleri, arsaları, okulları, sinagogları 33 yıl boyunca
Esad’ların idaresindeki Suriye’de korunma altındaydı.
KIRMIZI HALI BEKLİYORDU?
“Sürgün edildik” yalanını ortaya atan Mecdel Muhtarı
karakterli Haham Yusuf Hamra da Yahudilerin mal mülk ve kutsallarının, kendi
evi dâhil korunduğunu itiraf etmiştir. Ama evinin eskimiş olduğunu, sinagog ve
okulların restore edilmesi gerektiğini de söylemiş. 14 sene ve halen süren
savaş, ekonomik abluka ve ambargonun yarattığı tahribat ile şükranlarını
sunduğu Şara ve mütetfikleri silahlı örgütlerin İslam’ın en muteber alimleri ve
sahabeleri Abuzer El-Gaffari, Veysel Karani ve hatta Bilal Habeşi kabir ve makamlarını,
alevi türbelerini, kiliseleri, mezarlıkları buldozerlerle tahrip ettiklerini ve
dinamitle uçurduklarını da bilmek istemez zira kendisini sadece sinagogu ve
Yahudi okulları alakadar ediyor. Ayrıca “sürgün” edilen Yahudilerin Şam’ı
ziyaret edemedikleri hususuna gelince...
ABD’de İsrail propagandası yapan, İsrail’in Filistin ve
Gazze katliamlarına sessiz bile kalmayıp aksine İsrail’in yanında yer alan,
İsrail’in ABD’deki lobileriyle ilişkiler tesis eden, İsrail’i ziyaret eden, ABD
ve İsrail’de ellerinde Suriye bayrağı yerine İsrail bayrakları taşıyan, Suriye
vatandaşlığından çıkmış “Suriyeli” Haham Yusuf Hamra, oğlu Henry ve Haham
Aşer’in İsrail ile savaş halinde olan Suriye’ye giriş yapması zaten kanunlara
istinaden yasak.
İsrail eski Savunma Bakanı, meşhur Moşe (Musa) Dayan
Suriyeli bir Yahudi idi. Doğduğu ülke, ailesinin vatanı Suriye’ye karşı düşman
İsrail ordusunda bir asker ve subay olarak savaştı. Suriye’ye giriş izni
alabilir miydi? İngiliz ve Fransızlarla işbirliği yaparak Osmanlı'ya karşı
savaşan Osmanlı vatandaşı birisine ne yapılırdı? Türkiye’ye karşı Almanya,
Fransa, ABD, İsrail veya yabancı bir devletle işbirliği yapan, onların
ordusunda Türkiye’ye karşı savaşan bir T.C vatandaşını ne yapardık? Vize verip,
kırmızı halıda ağırlayıp boğaza nazır lokantada balık mı yedirirdik?
aydınlık