Netanyahu ve Trump’ın Attığı Zarlar

GİRİŞ: 15.06.2025 20:46      GÜNCELLEME: 15.06.2025 20:46
Rasthaber -  ABD ve İsrail, İran’ın nükleer programını durdurmayı, Tahran yönetiminin ileride nükleer silah elde etmesini engellemekten çok, İran’ı rejim değişikliğine götürecek bir dış basınç olarak görüyorlar.

Washington ve Tel Aviv’in bu amaçla işbölümü yaptığı anlaşılıyor. ABD müzakere yoluyla, İsrail askeri yolla İran’ın nükleer programını durdurmaya çalışıyor. Üstelik Netanyahu yönetimi, İsrail halkının bir bölümünün de karşı olduğu bu saldırıya meşruiyet sağlayabilmek için, İran’ın elindeki zenginleştirilmiş uranyumla birkaç gün içinde, bir düzine nükleer silah yapabileceğini iddia ediyor!

Oysa gerçek şu: İsrail’in nükleer silahları var ama İran’ın yok. İsrail’in nükleer silahları olduğunu nükleer fizikçi Dr. Vanunu’nun MOSSAD operasyonuna mal olan açıklamalarından ve hatta bazı ABD belgelerinden biliyoruz. İran’ın nükleer silahı olmadığını da yine ABD belgelerinden biliyoruz.

TRUMP’IN SÖZLERİNİN ANLAMSIZLIĞI

ABD, Obama döneminde İran’la nükleer anlaşma yapmış ama daha sonra Beyaz Saray’a yerleşen Trump, İsrail’in de isteğiyle o anlaşmadan çekilmişti. Aynı Trump, başkanlığının ikinci yılında, çekildiği anlaşmayı yeniden yapmak için İran’la masaya oturmuş durumda ve altıncı oturum bu pazar günü Umman’da yapılacaktı.

Açık ki ABD yönetimi açısından bu müzakereler, İsrail’in saldırısını perdeleme aracıydı.

Trump’ın 12 Haziran gece saldırısından önce “İsrail saldırabilir” diyerek aslında İran’ı İsrail’e karşı uyardığı iddiası, bir anlam ifade etmiyor. Hatta Trump’ın birbirini tutmayan tüm sözlerinin de anlamı yok; İsrail’den İran’a saldırmamasını sosyal medya mesajıyla isteyen de o, İran yanıt verdiği takdirde İsrail’i koruyacağını söyleyen de o, hatta saldırıdan sonra “İranlı şahinler sert konuşuyordu, hepsi öldü” diyerek İranlı yetkilileri tehdit eden de o, Tahran yönetimine “gelip masaya oturmazsan daha kötüsü olacak” diyen de o.

ABD'NİN ASIL ROLÜ

Trump yönetimi ile ABD kurulu düzeni arasındaki çelişmelerden ve hatta Trump ile Trump yönetimi arasındaki çelişkilerden hareketle ABD’nin bu saldırıdaki sorumluluğunu görememek, hatta ABD’nin bu saldırıda hiçbir rolünün olmadığını iddia edebilmek, en hafifinden siyasi saflıktır.

İsrail bu saldırıyı ABD desteğiyle, ABD istihbaratıyla ve ABD olanaklarıyla yaptı: 200 İsrail uçağının aynı anda İsrail’den hareket etmesi pek olası değil, belli ki bazıları önceden bölgedeki ABD üslerinde konuşlandı. Daha da önemlisi, ABD sayesinde bölge ülkelerinin hava sahasını kullanabildi.

Trump’ın İran yönetimine karşı “ABD dünyanın en güçlü ve en öldürücü silahlarını yapar. İsrail’in elinde bu silahlardan çok var, daha fazlası da yolda” demesi, zaten tek başına her şeyi açıklıyor.

AVRUPALILARIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ

Ya Avrupa’ya ne demeli? İkiyüzlülükte sınır tanımıyorlar: İsrail’i kurban ilan ediyorlar, kendisini savunma hakkı olduğunu söylüyorlar. Bu “çok demokrat” Avrupalılar, İran’ın İsrail’e yanıt hakkına karşı da “itidal çağrısı” yapıyorlar!

İsrail’i “kurban” gibi göstermeye çalışmak da nihayetinde bir insanlık suçudur. Çünkü kurban dedikleri İsrail, Filistinlilere soykırım yapıyor, Lübnan’ı bombalıyor, Yemen’i vuruyor, Suriye’yi işgal ediyor ve İran’a saldırıyor.

Ama çok liberal Avrupalılara göre İran saldırgan, İsrail savunmada!

BÖLGE ÜLKELERİ NE YAPMAMALI?

Netanyahu hükümeti de Trump yönetimi de kendi ülkelerinde, ülkenin yarısıyla kavgalı durumdalar. Trump yönetimi, her ne kadar İsrail’in ABD’den ayrı İsrailcilik yapmasını istemiyorsa da İran karşıtlığında çıkarları örtüşüyor.

Gazze’de Hamas’ın zayıflamasını, Lübnan’da Hizbullah’ın gerilemesini ve Suriye’de Esad yönetiminin yıkılmasını, tarihi bir fırsat olarak görüyorlar. Ve bu fırsatı, öncelikle İran’da bir rejim değişikliği zemini oluşturmakta kullanmaya çalışıyorlar. Rejimi değişen bir İran’ın da üçe bölünebileceğini hesaplıyorlar.

Bölge ülkeleri tarihi bir tutum alma kararıyla karşı karşıyadır. ABD ve İsrail’in hesaplarına aldanarak, dahası bu hesaplardan kendilerine pay düşeceğini varsayarak, bir yandan itidal çağrısı yapıp bir yandan da ABD-İsrail’in İran’ı vurmasından memnun olup kazanç bekleyenler, yarın kendi rejim ve sınırları konusunda bedel ödemek zorunda kalabileceklerini mutlaka göz önünde bulundurmalıdırlar!

Bir zarı Netanyahu, diğer zarı Trump attı ama yere kaç kaç düşecekleri belli değil çünkü.

cumhuriyet

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM