Hacivat Şara - Karagöz Abdi Tiyatrosu

GİRİŞ: 16.03.2025 16:40      GÜNCELLEME: 16.03.2025 16:40
Rasthaber -  Hacivat Şara ile Karagöz Abdi anlaşmamak üzere anlaşmışlar. Şişirilen sabun baloncukları çok şirin bir görüntü verdi ve tabiatı gereği ömrü kısa kaldı. Mutabakatın neden şeklen olduğunu, günü kurtarmak için yapıldığını, neden başarılı olamayacağını, ülkenin nesnel koşullarını, aktörleri ve onların arkasında duran efendilerin niyetlerini her fırsatta anlattık. Vardıkları mutabakatı havai fişeklerle kutladılar, motorlarla volta atan gençler kararı coşkuyla kutladılar haberleri yapıldı. Âlemin en yalaka, en taraftar ve en acımasız Türkiye şirketler medyasında kelli felli, her konuda maydanoz, eli sopalı ekran yüzleri mutabakatı Suriye’yi birleştiren adım olarak propaganda ettiler. Peşinden koşulan, fakat gerçekleşmesi mümkün olmayan şey, hayal, hülya olarak ifade edilen Arapça kelime serap geçti, kıvırmada ve U dönüşlerinde doğunun en oryantal dansözlerinden daha iyi kıvırtan medya yorumcuları bu sefer “Bu işin olmayacağını biliyorduk.” demeye başladı. Her vakit doğrudurlar zira annelerinin rahmine haklı düşenler mezhebindendir.

SİLAH BIRAKMIYOR İDARE DEVRETMİYOR

DEM Parti yetkilileri ve müzakereleri yürüten ekip ile MHP ve AK Parti, Suriye’de sağlanan mutabakatın Bahçeli-Öcalan inisiyatifi ve vizyonu sayesinde gerçekleştiğini iddia ettiler. Suriye’nin başkenti Dımışk’a (Şam’a) diğeri Haseke vilayetine bağlı Kamışlı ilçesine karargâh kurmuş iki örgüt arasında sağlanan mutabakatı “1000 yıllık Türk-Kürt kardeşliğinin yeniden inşası” olarak telkin ettiler. “Bebek katili terörist” kavlinden “PKK’nın kurucu önderi Sayın Öcalan” deyişine transfer olan süreç ülkemiz ve bölgemiz için yeni ufuklar açacaktı ki SDG/YPG, “Silah da bırakmıyorum, Suriye’de kontrol ettiğim coğrafyanın idaresini de devretmiyorum, Şam’a yapabileceğim en büyük kıyak belki buraları birlikte idare edebiliriz, hudut kapıları, petrol, buğday ve suyu bölüşebiliriz yani aramızdaki varsa suyun ekmeğin hürmetine tam bağımsız bir devlet yerine bir nevi Kuzey Irak Kürt Yönetimi benzeri bir yönetimi kabul edebiliriz.” babında kükredi.

Y-ANAYASA

Ciddi olduklarını göstermesi için de mutabakatın imzalanmasından sadece iki gün sonra ABD ordusuyla SDG/YPG Fırat’ın doğusunda askeri tatbikat yaptı. SDG/YPG ve ülkemizdeki taraftarları bu mutabakattan yaklaşık bir Kürdistan veya Kuzey Irak Kürt Yönetimi benzeri bir sonuç çıkardı. Fidan, Güler ve Kalın acilen Şam’a gitti. Şam’ı yöneten örgütün lideri El-Colani lakaplı Ahmet Şara BAAS dönemi anayasasının kötü bir kopyası olan bir kanunlar manzumesi yayımladı. Ahmet Şara ve savaş kabinesi vaat edilen seçim için vakit olur ve fırsat oluşursa, seçilen Halk Meclisi ve Hükümeti tarafından yapılacak kapsamlı bir anayasaya kadar ülkeyi bu kanunlar manzumesi ile idare edecek. Y-Anayasanın ana hükümlerini ihtiva eden taslağını gazetemiz dâhil sosyal medyada Türkçe olarak okuyabilirsiniz. Suriye devletinin kuruluşundan sonra kabul edilen, BAAS yönetiminde ülkenin anayasası olan metinlerden derlenen bu taslakta iki madde dışında diğer maddeler eskiyle aynı.

Bu yeni iki maddeye istinaden Devlet Başkanı İslam Dinine mensup olacak ve birçok mesele şeriat hükümlerine (Ahmet Şara ve savaş kabinesinin tayin ettiği din grubunun şeriat hükümlerine) tabi olacak. Yani olurda bir şeffaf seçim vuku bulur ve şeffaf bir yönetime izin verilinceye kadar bu iktidarda nüfusun yüzde 15-18 sini oluşturan Aleviler, Şiiler, İsmail’ler, Dürziler, yüzde 12’sini oluşturan Hristiyanlar, Ermeniler, Süryaniler, ama özellikle seküler veya Şara’nın sünnetinden olmayan Sünniler az miktarda Yahudiler, Ahmet Şara ve savaş kabinesinden yüzlerce yıl önce Suriyeli olanlar vatanında devlet başkanı, başbakan olamayacak.

SDG/YPG’Yİ ÜZEN MADDELER

Lakin dün yabancı kargo şirketleriyle taşıma getirilen ve paraşütle indirilen yabancı mücahit kardeşleri bakan, başbakan, müftü, vali, kaymakam, emniyet müdürü, istihbarat başkanları, okul müdürleri, üniversite rektörleri olabilecek. Neyse bunları şimdilik geçelim ve SDG/YPG’yi üzen maddelere bakalım. Suriye Cumhuriyeti yerine Suriye Arap Cumhuriyeti kaldı. Mezhep ve etnik temelde bölünme yasak. İsteyen istediği dilini istediği zenginlikte kullanabilir yaşayabilir ama Arapça dışında resmi ve eğitim dili olmayacak. Tüm Suriye toprağı, altı ve üstündekiler, hudut kapıları, bayrağı Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğinde olacak ve bu egemenlik paylaşılmayacak. Kıssadan hisse şimdiki Türkiye’nin bir kopyası vaat ediliyor. Ancak arzulanan başka bir bahara kaldı.

Aslında Hacivat Şara ile Karagöz Abdi masaya oturduklarında anlaşmamak üzere anlaştıklarını biliyorlardı. Şara, Alevi katliamından içindeki daha radikal grupları, ferdi davranan çeteleri, Esad’ın eski askerlerini ve yabancı savaşçıları ima etse de olayın etraflıca araştırılması için yetkiyi uluslararası bir komisyona devretmedikçe, katliamı yapanları uluslararası yargıçların oluşturacağı mahkemede yargılayıp suçlular idam edilmedikçe bu katliamın faili ve sorumlusu olarak anılacaktır. Kürtlerle acilen bir anlaşma sağlayarak bölge ve dünya kamuoyunun dikkatlerini başka bir konuya çekebileceğini, SDG/YPG ile yapılan mutabakat ile Kürtlerle Aleviler arasında olabilecek dayanışmayı kesebileceğini umut etmiş olabilir. SDG/YPG’de Şara’nın içinde bulunduğu iç açıcı olmayan durumundan faydalanıp istediği tavizi koparabileceğini umut etti.

ŞARA SADECE EMREDİLENİ YAPABİLİR

Bu ahval ve şartlarda, Suriye’nin içinde olduğu berbat ekonomik durum, yaptırımların devam ettiği, kendisi ve savaş kabinesinin arananlar arasında ve terör listesinde olduğu, yabancı ve mahalli terör örgütlerinin varlığının sadece Suriye için değil tüm bölge ve hatta dünya için tehdit oluşturduğu bir tablo ortadayken Şara sadece emredileni yapabilir. Türkiye’yi memnun edecek adımlar attığında Suudi, BAE, Mısır, ABD, Rusya, İran, Lübnan ve daha nicelerini üzecektir. SDG/YPG ile anlaştığında ve ülkeyi bölerek paylaştığında başta Türkiye olmak üzere Arap milli kuvvetler ile sahadaki radikal dinci örgütleri üzecektir. Aleviler ve Dürzilerle kucaklaştığında kendi örgütü içindeki kardeşleri ve yabancı savaşçıları üzecektir. Dürzilerin üzerine yürürse Dürziler ve İsrail ordusunu üzecektir. Sahada en zayıf halka olarak gördükleri ve eski yönetimin savunucuları ve kırıntıları bahanesiyle her türlü terörü bunlara karşı estirebiliriz böylece mezhep kamplaşması üzerinden Sünnilerin desteğini alırız planı da işe yaramadı.

Bu esnada Suriye’de SDG/YPG’nin silah bırakmayacağı aşikardır. Sundukları gerekçeye istinaden Alevi katliamını yapmış, mazisi terör olan, radikal dinci zihniyetinden arınmamış, yeni kanunlar manzumesinde BAAS’ın devamı olarak gördüğü Şara ve savaş kabinesini al birini vur ötekine zihniyetle eleştirecektir. Kendisini ve eleştirilerini haklı çıkartan söylemlerde bulunacaktır. Ancak bu hak söz söyler ama batıl yani Suriye için şer amaçlar çerçevesinde olacaktır. ABD ve İsrail ile Batı devletlerin koruması altında kalmaya devam edecektir. Bugün SDG/YPG BOP içinde ABD, Fransa, İngiltere ve İsrail’in stratejik ortağıdır ve ne Türkiye’ye ne Şara’ya yedirmeyeceklerdir. Karagöz Abdi’nin Hacivat Şara ile yaptığı mutabakat sonrasında özellikle “sol” ve “Alevi” cenahından gelen ağır ithamlar, HTŞ gibi DEAŞ kökenli bir örgütle masaya oturması ve katliama maruz kalan Suriye Alevilerinin sahil bölgesine Şara ile birlikte operasyona katılabileceği iddiaları SDG/YPG/PKK ve DEM’e karşı büyük bir öfke patlaması yarattı.

TÜRKİYE YÜZLEŞMEZ İSE…

Suriye’de Şara-Abdi ortaklığının zora girmesiyle DEM ve toplayabildiği Alevi örgütleri acilen yeniden konumlandı ve Alevi katliamlarına karşı yapılan eylemlerde boy göstermeye başladı. Dikkat çekicidir; DEM, CHP’nin inisiyatifinde olan hiçbir protesto mitingine katılmadı. Herhalde şimdilik Öcalan-iktidar y-açılımına zarar gelmesin hesabı içindeler. Ve Türkiye’nin Suriye’de nasıl hareket edeceğine göre konumlanacaklar. Erdoğan, Şam’a acilen gönderdiği Fidan, Güler ve Kalın sonrasında iddialara bakılırsa, SDG/YPG Şam’a entegre olmaz, Şara’nın kanun manzumesini kabul etmez ve silah bırakmaz ise TSK ve sahada kendisine tabi Suriyeli silahlı örgütlerle birlikte SDG/YPG’nin üzerine yürüyecek. Şara, savaş kabinesi bu operasyona ne kadar destek verebilir, verirse İsrail ordusu dün Şam’ı bombaladığı gibi Şara’nın sarayına girer mi tüm bunlar varittir. Türkiye, ABD ve İsrail ile yüzleşmeyi yapmazsa Suriye’de dört parçalı çözüme teslim olmuş demektir.

AYDINLIK

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM