Erdoğan, Trump’a Övgüler Dizdi

GİRİŞ: 26.06.2025 19:25      GÜNCELLEME: 26.06.2025 19:25
Rasthaber - AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi için gittiği Hollanda'nın Lahey kentindeki temaslarının ardından yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, Avrupa Atlantik güvenliğinin krizler, çatışmalar ve savaşlarla sınandığı bir dönemde Lahey Zirvesi'ni gerçekleştirdiklerini belirtti.

Uluslararası basın toplantısında zirveye ve alınan kararlara dair detaylı bilgilendirmeyi yaptığını ifade eden Erdoğan, müttefiklerin savunma harcamalarını artırmalarının zirvenin en öncelikli gündemi olduğunu söyledi.

'Yüzde 5'i yakalamaya en yakın ülkelerden biriyiz'

Savunma harcamalarının 10 yıllık sürede gayrisafi yurtiçi hasılaların yüzde 5'i düzeyine çıkartılmasında mutabık kalındığını anımsatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Esasen yüzde 5'i yakalamaya en yakın ülkelerden biriyiz. Bunun için müttefikler arasındaki kısıtlamaların kaldırılması çok önemli. Keza, Avrupa Birliği üyesi olmayan müttefiklerin, milli savunma ve güvenlik girişimlerine katılımının garanti altına alınması gerekmektedir. Müttefiklerin Ukrayna'ya destekleri ve savaşın akıbeti, zirvede en fazla konuşulan bir diğer konuydu. 24 Haziran günü Hollanda Kralı'nın ev sahipliğindeki akşam yemeğine Ukrayna Devlet Başkanı, kıymetli dostum Volodimir Zelenskiy de katıldı. Türkiye olarak, bu acımasız savaşın adil ve kalıcı barışla sonlandırılması için çabalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde görüşmelerin üçüncü turuna ev sahipliği yapmak üzere taraflarla diyalog halindeyiz."

'Ateşkesin kalıcı olması bu aşamada çok ama çok önemli'

İran-İsrail geriliminde ateşkesin kalıcı olmasının önemli olduğunu belirten Erdoğan şöyle devam etti:

"İran-İsrail arasındaki çatışmaları da etraflıca görüşme fırsatımız oldu. Ateşkesin kalıcı olması bu aşamada çok ama çok önemli. Zirvede birçok ikili görüşme de yaptım. ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Romanya Cumhurbaşkanı Nicuşor Dan, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile ikili görüşmeler gerçekleştirdik. Görüşmelerde tüm bu ülkelerle ikili ilişkilerimizi, Ukrayna-Rusya Savaşı, İsrail-İran gerilimi, Gazze'deki insani kriz, Suriye'deki son durum gibi gündem başlıkları başta olmak üzere birçok konuyu ele aldık. Türkiye’nin bu konulardaki görüş ve önerilerini muhataplarımıza birinci ağızdan ilettim. Bu zirvenin Türkiye için bir başka önemli yönü, gelecek sene zirveye ev sahipliği yapma önerimizin kabul edilmesiydi. 2026 yılında NATO Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak, müttefiklerimizi bu vesileyle inşallah Türkiye'de ağırlayacağız."

'Dostum Trump' dedi, İsrail-İran arasındaki ateşkeste 'gayret gösterdiğini' söyledi

Erdoğan, "Trump birkaç kez sizin gıyabınızda, sizinle ilgili çok mültefit sözler söylemişti. Bu sözlerden sonra ilk kez buluştunuz. Nasıl bir atmosferde gelişti görüşmeniz? Görüşmede, Gazze'deki soykırımın sona erdirilmesi konusunda, bir irade beyanınız oldu mu?" sorusu üzerine, şunları paylaştı:

"Dostum Trump ile verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Sayın Trump ile ikili ilişkilerimizden NATO ortaklığına, bölgesel ve küresel meselelere kadar pek çok başlığı ele aldık. Biliyorsunuz, ABD ile 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefimiz var. Bu hedefe ulaşmak arzusundayız. Bölgemizdeki çatışmaları ve gerilimleri ele alma fırsatı bulduk. İsrail-İran arasındaki ateşkesteki gayretlerine atıfta bulunarak, Gazze ve Rusya-Ukrayna'daki çatışmaların sonlandırılması konusunda da aynı gayretin beklendiğini ifade ettim. Gazze'deki insani krizin sona erdirilmesinin önemini vurguladık. Türkiye'nin bu konuda tarihi ve vicdani sorumluluğu var. Bu vahşet devam edemez. Gazze'de kan durmadıkça hiç kimse kendini güvende hissedemez. Birileri rahatsız olsa da biz bu gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğiz."

'Yeter ki diyalog kanallarını açık tutalım ve çözümü isteyelim'

Erdoğan, çözüm perspektifiyle yaklaşıldığında, adil ve kalıcı çözüme ulaşabileceğini savundu.

"Yeter ki diyalog kanallarını açık tutalım ve çözümü isteyelim" ifadesini kullanan Erdoğan, bölgenin yeni gerilimlere, çatışmalara kesinlikle tahammülünün olmadığını belirtti.

İsrail'in insani yardımların gönderilmesinde Kızılhaç'a dahi engel olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bunun üzerinde de durduk. Bölgemizin ihtiyacı, daha fazla barış, daha fazla huzur ve daha fazla istikrardır. Çözümleri içeren yaklaşımımızı Sayın Trump'a aktardık ve kendisinden bu konuda destek bekliyoruz. Trump önerilerimize olumlu yaklaştı" dedi.

'FETÖ' operasyonları: 'Örgütün çeşitli yapılara sızma girişimleri sürüyor'

Erdoğan, "FETÖ" ile mücadeleye ilişkin bir soru üzerine, "15 Temmuz'dan bu yana devletin tüm kurumlarında 'FETÖ' ile mücadelenin hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde ve kararlılıkla sürdürüldüğünü" kaydetti.

"Son operasyonlarda da örgütün hala çeşitli yapılara sızma girişimlerinin sürdüğünü görüyoruz. Bu konuda hiç rehavete kapılmadık, kapılmayacağız" diyen Erdoğan, "FETÖ"nün ülke için nasıl büyük bir tehdit olduğunun bugün daha net bir şekilde ortaya çıktığını aktardı. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bizim bu FETÖ tehdidine dikkat çekmek için yaptığımız açıklamaları çarpıtanlar oldu. Ama sonuçta haklı çıkan, hep biz olduk. Türkiye bu beladan önünde sonunda tamamen kurtulacaktır. Bu örgütü kurumlarımızdan büyük oranda tasfiye ettik, kalıntıları da temizliyoruz. Kolluk ve istihbarat birimlerimiz son derece titiz bir çalışma yürütüyor. Hangi kılığa girerlerse girsinler, hangi taşın altına saklanırlarsa saklansınlar, bu mücadele hedefine ulaşacaktır. 15 Temmuz ruhunu neden unutmamak ve unutturmamak gerektiğinin, son operasyonlardan sonra herkes tarafından anlaşıldığını sanıyorum. Çünkü tehdit sadece o geceyle sınırlı değildi. Bunu ilk günden anladık ve anlatmaya çalıştık, çalışıyoruz. Düşman uyumuyor. Dolayısıyla biz de uyumayacağız."

Hava savunma sistemleri: 'F-35'lerden vazgeçmiş değiliz'

AKP'li Cumhurbaşkanı, "İran-İsrail savaşı gösterdi ki hava hakimiyeti çatışmalarda oldukça belirleyici unsur. ABD Başkanı Trump ile görüşmenizde F-35'ler gündeme geldi mi? Rusya'dan satın alınan S-400'ler bu ihtiyacı karşılamak için yeterli olur mu? Bu noktada müttefikler arası kısıtlamaları kaldırma zamanı geldi mi sizce?" sorusu üzerine, hava savunma sisteminin sadece S-400 ile bitmediğini söyledi.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çeşitli irtifalarda füzelerimizin olması ve bunların bir vücudun organları gibi uyumlu çalışması çok önemli. Biz ülkemizi bir noktaya kadar getirdik ancak bununla yetinmiyoruz. Füze kabiliyetlerimizi artırmamız lazım. Sistemler sistemini, yani 'Çelik Kubbe'mizi inşa ediyoruz. Farklı irtifalardaki hava savunma sistemlerini, algılayıcılarımızı, elektronik harp sistemlerini bir araya getirerek sistemler sistemini hayata geçiriyoruz. Bizim bu noktada yerli ve milli imkanlarla geliştirdiğimiz SİPER'lerimiz, KORKUT'larımız, HİSAR'larımız, SUNGUR'larımız ve nice güzide silah sistemlerimiz bulunuyor. Biz, 'nasıl olsa birinden alırız', 'nasıl olsa paramız olduğu müddetçe bize bu sistemleri satarlar' anlayışıyla köşemizde otursaydık, bunlar olur muydu? Olmazdı."

Erdoğan, "parayla müttefiklerden silah alamadıkları günlerin olduğunu" hatırlattı.

"Kendimiz yaparız, hem de en iyisini yaparız" dediklerinde dalga geçenlerin olduğuna da şahit olduklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Kendi İHA'mızı, SİHA'mızı, milli muharip uçağımızı, KAAN'ı ürettik. Bazıları KAAN'a başladığımızda, onu 'kalorifer peteği' diye aşağılamaya kalktılar. Bunları hep birlikte yaşamadık mı? KAAN bugün göklerde. Her projenin engellenmesi için beşinci kol faaliyeti yürütenleri benim milletim çok iyi biliyor. Biz, F-35'lerden de vazgeçmiş değiliz. Projeye dönüş niyetimizi muhataplarımızla görüşüyoruz. F-35 programı, teknik olduğu kadar siyasi bir süreçtir. Türkiye haksız yere program dışı bırakılmıştır. Müttefiklik ruhuyla bağdaşmayan bu adımı hep eleştirdik. Sayın Trump ile yaptığımız görüşmelerde konuyu ele aldık, teknik düzeyde görüşmelere başlandı. İnşallah ilerleme sağlayacağız."

'Hürmüz Boğazı'nın kapatılması büyük sıkıntı oluşturur'

İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatacağı yönündeki iddiaların sorulması üzerine Erdoğan, "Hürmüz Boğazı'nın kapatılması büyük sıkıntı oluşturur. Biz, İran'ın böyle bir adım atmayacağına inanıyoruz. Son gerilim enerji arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır" diye konuştu.

Erdoğan, "Türkiye olarak kendi enerji kaynaklarını artırmak için yoğun çalışma yürüttüklerini, Gabar'daki petrolden Karadeniz'deki doğalgaza kadar birçok noktada üretim yaptıklarını ve bunu artırmaya gayret ettiklerini" söyledi.

Erdoğan, "Enerjide tam bağımsız olma hedefiyle ithalatımızı düşürmek, üretimimizi artırmak için çaba içindeyiz. Nihai hedefimiz ise Türkiye'yi kaynakta ve teknolojide ihracatçı bir ülke haline getirmektir. Yaşananlar enerjinin ülkeler için beka meselesi olduğunu ayan beyan ortaya koymuştur. İki gün önce bir dedikodu yayıldı. Dediler ki 'İran doğalgazı kesti.' Bu konuyu derhal Enerji Bakanımla görüştüm, o da muhatabıyla temas kurdu. Aslında böyle bir durum yok. Biz ayrıca İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan'la görüşmemizi yaptık. Bizim doğalgazımızı kesme gibi bir durumun olacağına asla ihtimal dahi vermiyoruz. Şu anda bizim İran'dan doğalgazımız geliyor. Herhangi bir sıkıntımız yok" açıklamalarında bulundu.

'Bölgemiz, istikrarsızlık ve çatışma kotasını çoktan doldurmuştur'

Rusya-Ukrayna arasındaki savaşa yönelik soru üzerine Erdoğan, "Artık biz kesin kararlı bir şekilde diyoruz ki 'bu savaş bitmeli.' Bölge, artık bunları kaldıramaz. Adil ve kalıcı barış bölgede inşa edilmelidir. Herkes barışın peşini bıraksa dahi biz bırakmayacağız. Türkiye, çatışmaların çözümünde diplomasiye önem ve öncelik vermekte. Bölgemiz, istikrarsızlık ve çatışma kotasını çoktan doldurmuştur. Artık istikrar inşa ederek, barış kapılarını ardına kadar açarak, bölgemizi ve dolayısıyla dünyamızı rahatlatmak gereklidir. Herkesin beklentisi bu. Hele hele Türkiye'den beklenen de bu" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Ukrayna ve Rusya'nın Türkiye'ye güvendiklerini defalarca ortaya koyduğunu" kaydederek, şunları kaydetti:

"İstanbul'da yapılan görüşmeler barışa yönelik bir kapı aralamıştır. Sahada diplomasinin alanını daraltan gelişmelerin yaşandığının farkındayız ancak barış için küçük bir umut bile olsa onun peşinden gideriz. Kaldı ki Ukrayna-Rusya savaşında barışın sağlanması için kanaatimizce küçük bir umuttan daha fazlası mevcuttur. Biz tarafları yeniden bir araya getirmek için çalışacağız. Çözüm için iğneyle kuyu kazmak gerekse dahi bunu yapacağız. Nihai hedefimiz liderler düzeyinde bir buluşmayı ülkemizde gerçekleştirmek ve özlenen barışı inşa etmektir. Görüşmemizde ABD Başkanı Sayın Trump'a da bunları söyledik. 'Eğer çözüm için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin İstanbul'a veya Ankara'ya gelirse, ben de İstanbul'a veya Ankara'ya gelirim' dedi. Gerekli görüşmeleri yapıp, bir an önce buluşmayı inşallah sağlarız."

Ticari ilişkileri görmezden geldi, İsrail'in Gazze saldırılarına 'sistematik işkence' dedi

Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarıyla ilgili soruya şu cevabı verdi:

"Bütün derdimiz, heyecanımız o. Dikkatlerin başka alanlara çekildiği dönemlerde dahi Gazze'nin unutulmasına biz müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Ben de arkadaşlarım da sürekli Gazze'deki arkadaşlarla irtibat halindeyiz. İsrail'in sistematik işkencesine şahit oluyoruz. İnsanlara sınırlı da olsa yardım dağıtılan noktaları bile vuruyorlar. Hepsi bir tarafa, Kızılhaç'a bile bu konuda engel oluyorlar ve atılacak adımlara yol vermiyorlar. Herkesin gözü önünde yaşanan bu soykırım, insanlığın utancıdır.

Açlıktan inleyen çocukların çığlıkları, artık duyulmak zorundadır. İsrail'e artık 'dur' demek mecburiyetindeyiz. Bunun hesabını biz tarihe veremeyiz. Maalesef bu zulme, bu barbarlığa, bu caniliğe insanları alıştırıyorlar. Biz alışmayacağız. İsrail zulmünü kanıksamak en büyük yanlıştır. Biz bu zulme elimizle, kemiğimizle, dilimizle, fikrimizle, aksiyonumuzla, ruhumuzla isyan etmeye devam edeceğiz. Türkiye, barışın tesisi için, diplomatik tüm olanakları kullanmaya ve uluslararası işbirliğine öncülük etmeye hazır. Daha önce de söyledim, Gazze özgür olacak ve Filistin toprağı olarak özgürce yaşayacak."

'Suriye konusu bizim için çok önemli'

ABD Başkanı Donald Trump'la "Türk-Amerikan" ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını araladıklarını öne süren Erdoğan, "Şunu çok açık, net söylemem lazım. Trump'la bizim aramızda telefon diplomasisindeki süreç, bugüne kadar 24 saati geçmemiştir. Aradık mı, 24 saat içerisinde karşı taraf hemen döner. Zaten sağ olsun ABD'nin Türkiye'deki yeni büyükelçisi bu konularda çok hassas" dedi.

'Suriye Demokratik Güçleri'ne dair hassasiyetlerimizi ilettik'

Erdoğan, "Türkiye ile ABD'yi kalkındıracak adımları hayata geçirmeye çalıştıklarını" belirterek, "Suriye başta olmak üzere bölgesel konularda, özellikle Suriye Demokratik Güçleri'ne dair hassasiyetlerimizi Amerikan tarafına her düzeyde net bir şekilde ilettik, iletiyoruz. Türk-Amerikan ilişkileri dönemsel farklılıklar gösterse de her zaman stratejik öneme sahip olmuştur. Sayın Trump ile yürütülen yapıcı temaslar bazı zorlu konularda anlayış köprülerinin kurulmasına da imkan tanımıştır. Sayın Trump ile Riyad'daki buluşmada, ki biz de davet edilmiştik fakat gidemedik sonra çevrim içi katıldık, böylesi bir durum olmuştu. Yani Suriye konusu bizim için çok önemli" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin Suriye'yle uzun sınır hattı, tarihsel ve kültürel bağının bulunduğunu dile getiren Erdoğan, bu faktörlerin Suriye'de yaşanan her durumun Türkiye'ye yansımasını beraberinde getirdiğini savundu.

'Suriye'de yeni yönetimi destekliyoruz'

Erdoğan, Suriye'nin "toprak bütünlüğüne" vurgu yaparak, sözlerine şöyle devam etti:

"Maalesef, son yıllarda bize yansıyan Suriye'deki olumsuzluklar ve acılar oldu. Bu dönemde gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma Bakanım, gerek İstihbarat Başkanım sürekli olarak Suriye'yle yoğun bir irtibat halinde oldular. Suriye'nin yeniden bir ve bütün hale gelmesi, istikrar ve huzurun inşa edilmesi için yeni yönetimi destekliyoruz. Yeniden bir ve bütün Suriye oluşturmanın olmazsa olmazı da toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Bütün bunları sağlamak için Suriye yönetimi, bütün silahlı grupların Suriye ordusu çatısı altında bir araya gelmesi ve Suriye'nin birlik, bütünlüğü için çalışmalarını hedefleyen adımlar attı."

'Macron'la Kıbrıs'ı konuştuk, özellikle Suriye ile olan ilişkilerde daha aktif rol alacak'

"Suriye Demokratik Güçleri'nin de bu fırsatı değerlendirmesi kendileri açısından doğru olandır. Nitekim, bugün Sayın Macron'la yaptığımız görüşmede de bu konuları etraflıca ele aldık ve Sayın Macron da özellikle Suriye ile olan bu ilişkilerde daha aktif rol alacağını özellikle vurguladı. Bu konularda beraberce neler yaparız, bunları da kendisiyle konuştuk. Hatta Kıbrıs'ı konuştuk. Kendisi Gazze konusunda İsrail ile görüşeceğini ayrıca söyledi. Biz de 'bu adımı atarsan buna müteşekkir oluruz' dedik."

'NATO Zirvesi için kolları sıvamış durumdayız'

Türkiye'nin 2026'da NATO Zirvesi'ne hangi şehirde ev sahipliği yapacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bu konuyla ilgili değerlendirmeleri yapar, seçeneklerimizi gözden geçirir ve nihai kararımızı veririz. Türkiye'ye yakışan bir NATO Zirvesi organize edeceğimizden hiç şüphemiz yok" ifadesini kullandı.

Türkiye'nin bu tip uluslararası programları gerçekleştirme konusunda "derin tecrübeye sahip olduğunu" söyleyen Erdoğan, çeşitli şehirlerde kendinden söz ettiren büyük organizasyonlara imza atıldığını belirterek, "NATO Zirvesi için de kolları sıvamış durumdayız" diye konuştu.

'Süreç daha tamamlanmadı ve provokasyonlara karşı dikkatli olunmalı'

Erdoğan, "'Terörsüz Türkiye' hedefine ilişkin sürecin planladığı gibi gidip gitmediği", "silah bırakma konusunda somut adımların görülüp görülmeyeceği" ve "İran'la ilgili ortaya çıkan yeni durum karşısında yeni denklemin 'Terörsüz Türkiye' sürecine nasıl bir yansımasının olacağı" sorularına da yanıt verdi.

"Cumhur İttifakı olarak 'Terörsüz Türkiye' hedefine yönelik çalışmaları dış etkilerden uzakta tutmaya gayret gösteriyoruz" ifadesini kullanan Erdoğan, "yapıcı, kararlı, sabırlı ve iyimser bir şekilde yola devam edildiğini" kaydetti.

Silah bırakma konusuyla "güvenlik birimlerinin yakından ilgilendiğini" dile getiren Erdoğan, "Meclis'te de büyük bir anlayış birliği oluştu, sürece destek üst seviyede. Bu konuyu gündelik siyasetin yıpratıcı polemik alanına çekmemek lazım. Bunun gibi milli bir meselede, milli hassasiyetler ön plana çıkmalı. Bakın, siyaset sahnesinde her şey gelip geçer, ama böyle bir sorunun çözümünde rol almak, milli hafızada ebediyen hayırla yad edilir. Biz, 'Terörsüz Türkiye' sürecine böyle bakıyoruz. MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin ufuk açan söylemlerini ve DEM heyetinin sorumlu tavrını, sürecin başarısı açısından çok kıymetli buluyoruz. Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim; Türkiye artık iç cephesini daha sağlam hale getirme yolunda önemli bir mesafe almıştır. Süreç daha tamamlanmamıştır ve provokasyonlara karşı dikkatli olunması şarttır" değerlendirmesinde bulundu.

'Önümüzdeki hafta DEM heyetiyle benim bir görüşmem olacak'

Erdoğan, çevrede yaşanan son hadiselerin iç cepheyi güçlendirme çağrısının "ne kadar isabetli bir tutum olduğunu gösterdiğini" öne sürerek, şöyle devam etti:

"Yaşananlar, ülkemizde 'Terörsüz Türkiye'ye olan ihtiyacı ortaya koymuş ve desteği artırmıştır. Bundan sonra ülkemizin aydınlık bir geleceğe doğru yürüyüşünde daha güçlü adımlar atacağız. Önümüzdeki hafta nasip olursa DEM heyetiyle benim bir görüşmem olacak. 'Terörsüz Türkiye' konusuyla ilgili konuşacağımız bazı konular var. Bizim bu konuda herhangi bir şüphemiz yok. Biz bir defa öyle bir düzlemde gidiyoruz ki inancımız bu işi çözmek. Buna inanmış durumdayız. Dışişleri Bakanımız Hakan (Fidan) Bey, MİT Başkanımız İbrahim (Kalın) Bey, Milli Savunma Bakanımız Yaşar (Güler) Paşa ile bu konuda uyumlu bir çalışmamız söz konusu. Rahmetli Sırrı Süreyya Önder'le, biliyorsunuz, Pervin Buldan beraberce ziyarete gelmişlerdi. İyi ve samimi bir görüşmemiz olmuştu. Arkasından maalesef rahmetli Sırrı Süreyya Önder, hastaneye yattı. Önümüzdeki hafta yapacağımız görüşmeden de güzel neticeler çıkaracağımıza inanıyorum. Meclis'te kurulacak komisyonla ilgili olarak da bizler, bir arkadaşımızı görevlendireceğiz ve bu süreci inşallah başarıyla devam ettireceğiz."

'Yeni anayasa yapmaya ihtiyacımız var'

"Hedefimiz, uğruna bedel ödeyerek elde ettiğimiz bütün kazanımların yeni anayasada daha sağlam bir güvenceye kavuşturulmasıdır" sözleri hatırlatılarak, "anayasa tasavvuru" hakkındaki soru üzerine de Erdoğan, mevcut Anayasa'nın "olağanüstü bir dönemde ve darbe sonrası şartlarda kaleme alındığını" söyledi.

Erdoğan, yıllar içerisinde yapılan değişikliklerin "Anayasa'yı kırk yamalı bohçaya çevirdiğini" söyledi ve ekledi:

"Yeni anayasa talebi, aslında milletin siyaset kurumundan aldığı bir söze dayanıyor. Siyasetçiler olarak milletin huzuruna her çıktığımızda yeni anayasa yapmayı vadettik. Bu sadece bizim vaadimiz değil. Diğer partiler de bu sözü verdi. Partimiz bünyesinde oluşturduğumuz komisyon, çalışmalarına başladı ve temel ilkeleri de belirledi. Ancak bu süreçte muhalefet partilerinin yapıcı ve samimi katkısı çok çok önemli. Bunu bekliyoruz. CHP'nin mevcut yaklaşımıyla bu zeminin oluşup oluşmayacağına dair değerlendirme kamuoyunun takdiridir. Bunun kararını biz veremeyiz. Biz diyoruz ki; artık bu millet darbe anayasasından tamamen kurtulsun. Siviller, sivil siyaseti ve demokrasiyi güçlendiren bir anayasa yapsınlar. Derdimiz bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek. Dertlere derman olacak bir metin üzerinde biz uzlaşmaya hazırız.

Yalnızca Anayasamız ve demokrasimiz üzerindeki darbe lekesini temizlemek için bile yeni anayasa yapmaya ihtiyacımız var. Meclisimizde oluşturulacak bir zeminde yeni anayasadan ne anladığımızı hem biz hem diğer partiler ortaya koyabilir. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yeni, sivil, özgürlükçü anayasa konusunda samimiyiz. Anayasa milletin ortak çatısıdır, o çatıyı birlikte inşa etmeye hazırız."

'CHP'de kavga bitmez, parti maalesef bugün mefluç olmuş halde'

Erdoğan, "Türkiye'nin dünya barışı için çalışmalar yürüttüğü, iç cepheyi güçlendirmeye çalıştığı" belirtilerek yöneltilen, "Ana muhalefet cephesinde enteresan bir karışıklık ve bu meselelerle alakalı çok uluslu görüşler var. Ben sizin bu konudaki değerlendirmenizi rica ediyorum" sorusu üzerine, "CHP, maalesef bugün mefluç olmuş halde" cevabını verdi.

"Şimdi bakıyorsunuz işte birileri '4 yıldan sonra ben tekrar geri dönüyorum' diyor. Bir diğerleri 'Acaba kimler gelir?' diyor" görüşünü paylaşan Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:

"Türkiye'nin temel meseleleriyle ilgili söyleyecek sözü kalmamış, koskoca partiyi bir avuç ikbal avcısının ihtiraslarına esir etmiş durumdalar. Çevremizde onca hadise yaşanırken CHP'den 'biz de böyle düşünüyoruz' tarzı bir yaklaşım gördünüz mü? Bir öneri getiremiyorlar, çünkü herhangi bir fikirleri yok. Siyaseti sadece kendi sığ havuzlarından ibaret sanıyorlar. Okyanustan habersiz lafla peynir gemisi yüzdürmeye çalışıyorlar. Kavga etmekten hizmet etmeye fırsat bulamıyorlar. Yönettikleri belediyeler, hepsi iflas bayrağını çekmiş durumda. Durumlar, hiç iyi değil. Yolsuzluk, usulsüzlük, haraç ve rüşvet almış başını gidiyor. İşte son zamanlarda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının ortaya koyduğu deliller, belgeler hepsi ortada. Sadece İstanbul değil, başka illerde de ne yazık ki durum felaket. 13 yıl boyunca önünde düğme ilikledikleri bir şahsa yaptıkları karşısında ürkmemek, hicap duymamak mümkün değil. Değerli arkadaşlar, ne demişler? Bizans'ta oyun, CHP'de kavga bitmez."

 

sol

YORUMLAR

EBU HUSEYIN 2 saat önce
DEJJALINE ORDUSUNUN BAS KOMUTANI KIM ACABA?

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM