Erdoğan, Avrupa Atlantik güvenliğinin krizler, çatışmalar ve
savaşlarla sınandığı bir dönemde Lahey Zirvesi'ni gerçekleştirdiklerini
belirtti.
Uluslararası basın toplantısında zirveye ve alınan kararlara
dair detaylı bilgilendirmeyi yaptığını ifade eden Erdoğan, müttefiklerin
savunma harcamalarını artırmalarının zirvenin en öncelikli gündemi olduğunu
söyledi.
'Yüzde 5'i yakalamaya en yakın ülkelerden biriyiz'
Savunma harcamalarının 10 yıllık sürede gayrisafi yurtiçi
hasılaların yüzde 5'i düzeyine çıkartılmasında mutabık kalındığını anımsatan
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Esasen yüzde 5'i yakalamaya en yakın ülkelerden
biriyiz. Bunun için müttefikler arasındaki kısıtlamaların kaldırılması çok
önemli. Keza, Avrupa Birliği üyesi olmayan müttefiklerin, milli savunma ve
güvenlik girişimlerine katılımının garanti altına alınması gerekmektedir.
Müttefiklerin Ukrayna'ya destekleri ve savaşın akıbeti, zirvede en fazla
konuşulan bir diğer konuydu. 24 Haziran günü Hollanda Kralı'nın ev
sahipliğindeki akşam yemeğine Ukrayna Devlet Başkanı, kıymetli dostum Volodimir
Zelenskiy de katıldı. Türkiye olarak, bu acımasız savaşın adil ve kalıcı
barışla sonlandırılması için çabalarımızı sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde
görüşmelerin üçüncü turuna ev sahipliği yapmak üzere taraflarla diyalog
halindeyiz."
'Ateşkesin kalıcı olması bu aşamada çok ama çok önemli'
İran-İsrail geriliminde ateşkesin kalıcı olmasının önemli
olduğunu belirten Erdoğan şöyle devam etti:
"İran-İsrail arasındaki çatışmaları da etraflıca
görüşme fırsatımız oldu. Ateşkesin kalıcı olması bu aşamada çok ama çok önemli.
Zirvede birçok ikili görüşme de yaptım. ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere
Başbakanı Keir Starmer, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Fransa Cumhurbaşkanı
Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Romanya Cumhurbaşkanı Nicuşor
Dan, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ile ikili görüşmeler gerçekleştirdik.
Görüşmelerde tüm bu ülkelerle ikili ilişkilerimizi, Ukrayna-Rusya Savaşı, İsrail-İran
gerilimi, Gazze'deki insani kriz, Suriye'deki son durum gibi gündem başlıkları
başta olmak üzere birçok konuyu ele aldık. Türkiye’nin bu konulardaki görüş ve
önerilerini muhataplarımıza birinci ağızdan ilettim. Bu zirvenin Türkiye için
bir başka önemli yönü, gelecek sene zirveye ev sahipliği yapma önerimizin kabul
edilmesiydi. 2026 yılında NATO Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yapacak,
müttefiklerimizi bu vesileyle inşallah Türkiye'de ağırlayacağız."
'Dostum Trump' dedi, İsrail-İran arasındaki ateşkeste
'gayret gösterdiğini' söyledi
Erdoğan, "Trump birkaç kez sizin gıyabınızda, sizinle
ilgili çok mültefit sözler söylemişti. Bu sözlerden sonra ilk kez buluştunuz.
Nasıl bir atmosferde gelişti görüşmeniz? Görüşmede, Gazze'deki soykırımın sona
erdirilmesi konusunda, bir irade beyanınız oldu mu?" sorusu üzerine,
şunları paylaştı:
"Dostum Trump ile verimli bir görüşme
gerçekleştirdik. Sayın Trump ile ikili ilişkilerimizden NATO ortaklığına,
bölgesel ve küresel meselelere kadar pek çok başlığı ele aldık. Biliyorsunuz,
ABD ile 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefimiz var. Bu hedefe ulaşmak
arzusundayız. Bölgemizdeki çatışmaları ve gerilimleri ele alma fırsatı bulduk.
İsrail-İran arasındaki ateşkesteki gayretlerine atıfta bulunarak, Gazze ve
Rusya-Ukrayna'daki çatışmaların sonlandırılması konusunda da aynı gayretin
beklendiğini ifade ettim. Gazze'deki insani krizin sona erdirilmesinin önemini
vurguladık. Türkiye'nin bu konuda tarihi ve vicdani sorumluluğu var. Bu vahşet
devam edemez. Gazze'de kan durmadıkça hiç kimse kendini güvende hissedemez.
Birileri rahatsız olsa da biz bu gerçekleri söylemekten çekinmeyeceğiz."
'Yeter ki diyalog kanallarını açık tutalım ve çözümü
isteyelim'
Erdoğan, çözüm perspektifiyle yaklaşıldığında, adil ve
kalıcı çözüme ulaşabileceğini savundu.
"Yeter ki diyalog kanallarını açık tutalım ve çözümü
isteyelim" ifadesini kullanan Erdoğan, bölgenin yeni gerilimlere,
çatışmalara kesinlikle tahammülünün olmadığını belirtti.
İsrail'in insani yardımların gönderilmesinde Kızılhaç'a dahi
engel olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bunun üzerinde de durduk.
Bölgemizin ihtiyacı, daha fazla barış, daha fazla huzur ve daha fazla
istikrardır. Çözümleri içeren yaklaşımımızı Sayın Trump'a aktardık ve
kendisinden bu konuda destek bekliyoruz. Trump önerilerimize olumlu
yaklaştı" dedi.
'FETÖ' operasyonları: 'Örgütün çeşitli yapılara sızma
girişimleri sürüyor'
Erdoğan, "FETÖ" ile mücadeleye ilişkin bir soru
üzerine, "15 Temmuz'dan bu yana devletin tüm kurumlarında 'FETÖ' ile
mücadelenin hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde ve kararlılıkla
sürdürüldüğünü" kaydetti.
"Son operasyonlarda da örgütün hala çeşitli yapılara
sızma girişimlerinin sürdüğünü görüyoruz. Bu konuda hiç rehavete kapılmadık,
kapılmayacağız" diyen Erdoğan, "FETÖ"nün ülke için nasıl büyük
bir tehdit olduğunun bugün daha net bir şekilde ortaya çıktığını aktardı.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim bu FETÖ tehdidine dikkat çekmek için
yaptığımız açıklamaları çarpıtanlar oldu. Ama sonuçta haklı çıkan, hep biz
olduk. Türkiye bu beladan önünde sonunda tamamen kurtulacaktır. Bu örgütü
kurumlarımızdan büyük oranda tasfiye ettik, kalıntıları da temizliyoruz. Kolluk
ve istihbarat birimlerimiz son derece titiz bir çalışma yürütüyor. Hangi kılığa
girerlerse girsinler, hangi taşın altına saklanırlarsa saklansınlar, bu
mücadele hedefine ulaşacaktır. 15 Temmuz ruhunu neden unutmamak ve unutturmamak
gerektiğinin, son operasyonlardan sonra herkes tarafından anlaşıldığını
sanıyorum. Çünkü tehdit sadece o geceyle sınırlı değildi. Bunu ilk günden
anladık ve anlatmaya çalıştık, çalışıyoruz. Düşman uyumuyor. Dolayısıyla biz de
uyumayacağız."
Hava savunma sistemleri: 'F-35'lerden vazgeçmiş değiliz'
AKP'li Cumhurbaşkanı, "İran-İsrail savaşı gösterdi ki
hava hakimiyeti çatışmalarda oldukça belirleyici unsur. ABD Başkanı Trump ile
görüşmenizde F-35'ler gündeme geldi mi? Rusya'dan satın alınan S-400'ler bu
ihtiyacı karşılamak için yeterli olur mu? Bu noktada müttefikler arası
kısıtlamaları kaldırma zamanı geldi mi sizce?" sorusu üzerine, hava
savunma sisteminin sadece S-400 ile bitmediğini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çeşitli irtifalarda füzelerimizin olması ve
bunların bir vücudun organları gibi uyumlu çalışması çok önemli. Biz ülkemizi
bir noktaya kadar getirdik ancak bununla yetinmiyoruz. Füze kabiliyetlerimizi
artırmamız lazım. Sistemler sistemini, yani 'Çelik Kubbe'mizi inşa ediyoruz.
Farklı irtifalardaki hava savunma sistemlerini, algılayıcılarımızı, elektronik
harp sistemlerini bir araya getirerek sistemler sistemini hayata geçiriyoruz.
Bizim bu noktada yerli ve milli imkanlarla geliştirdiğimiz SİPER'lerimiz, KORKUT'larımız,
HİSAR'larımız, SUNGUR'larımız ve nice güzide silah sistemlerimiz bulunuyor.
Biz, 'nasıl olsa birinden alırız', 'nasıl olsa paramız olduğu müddetçe bize bu
sistemleri satarlar' anlayışıyla köşemizde otursaydık, bunlar olur muydu?
Olmazdı."
Erdoğan, "parayla müttefiklerden silah alamadıkları
günlerin olduğunu" hatırlattı.
"Kendimiz yaparız, hem de en iyisini yaparız"
dediklerinde dalga geçenlerin olduğuna da şahit olduklarını dile getiren
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendi İHA'mızı, SİHA'mızı, milli muharip uçağımızı,
KAAN'ı ürettik. Bazıları KAAN'a başladığımızda, onu 'kalorifer peteği' diye
aşağılamaya kalktılar. Bunları hep birlikte yaşamadık mı? KAAN bugün göklerde.
Her projenin engellenmesi için beşinci kol faaliyeti yürütenleri benim milletim
çok iyi biliyor. Biz, F-35'lerden de vazgeçmiş değiliz. Projeye dönüş
niyetimizi muhataplarımızla görüşüyoruz. F-35 programı, teknik olduğu kadar
siyasi bir süreçtir. Türkiye haksız yere program dışı bırakılmıştır. Müttefiklik
ruhuyla bağdaşmayan bu adımı hep eleştirdik. Sayın Trump ile yaptığımız
görüşmelerde konuyu ele aldık, teknik düzeyde görüşmelere başlandı. İnşallah
ilerleme sağlayacağız."
'Hürmüz Boğazı'nın kapatılması büyük sıkıntı oluşturur'
İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatacağı yönündeki iddiaların
sorulması üzerine Erdoğan, "Hürmüz Boğazı'nın kapatılması büyük sıkıntı
oluşturur. Biz, İran'ın böyle bir adım atmayacağına inanıyoruz. Son gerilim
enerji arz güvenliğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha
hatırlatmıştır" diye konuştu.
Erdoğan, "Türkiye olarak kendi enerji kaynaklarını
artırmak için yoğun çalışma yürüttüklerini, Gabar'daki petrolden Karadeniz'deki
doğalgaza kadar birçok noktada üretim yaptıklarını ve bunu artırmaya gayret
ettiklerini" söyledi.
Erdoğan, "Enerjide tam bağımsız olma hedefiyle
ithalatımızı düşürmek, üretimimizi artırmak için çaba içindeyiz. Nihai
hedefimiz ise Türkiye'yi kaynakta ve teknolojide ihracatçı bir ülke haline
getirmektir. Yaşananlar enerjinin ülkeler için beka meselesi olduğunu ayan
beyan ortaya koymuştur. İki gün önce bir dedikodu yayıldı. Dediler ki 'İran
doğalgazı kesti.' Bu konuyu derhal Enerji Bakanımla görüştüm, o da muhatabıyla
temas kurdu. Aslında böyle bir durum yok. Biz ayrıca İran Cumhurbaşkanı
Pezeşkiyan'la görüşmemizi yaptık. Bizim doğalgazımızı kesme gibi bir durumun
olacağına asla ihtimal dahi vermiyoruz. Şu anda bizim İran'dan doğalgazımız
geliyor. Herhangi bir sıkıntımız yok" açıklamalarında bulundu.
'Bölgemiz, istikrarsızlık ve çatışma kotasını çoktan
doldurmuştur'
Rusya-Ukrayna arasındaki savaşa yönelik soru üzerine
Erdoğan, "Artık biz kesin kararlı bir şekilde diyoruz ki 'bu savaş
bitmeli.' Bölge, artık bunları kaldıramaz. Adil ve kalıcı barış bölgede inşa
edilmelidir. Herkes barışın peşini bıraksa dahi biz bırakmayacağız. Türkiye,
çatışmaların çözümünde diplomasiye önem ve öncelik vermekte. Bölgemiz,
istikrarsızlık ve çatışma kotasını çoktan doldurmuştur. Artık istikrar inşa
ederek, barış kapılarını ardına kadar açarak, bölgemizi ve dolayısıyla
dünyamızı rahatlatmak gereklidir. Herkesin beklentisi bu. Hele hele Türkiye'den
beklenen de bu" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Ukrayna ve Rusya'nın Türkiye'ye
güvendiklerini defalarca ortaya koyduğunu" kaydederek, şunları kaydetti:
"İstanbul'da yapılan görüşmeler barışa yönelik bir
kapı aralamıştır. Sahada diplomasinin alanını daraltan gelişmelerin
yaşandığının farkındayız ancak barış için küçük bir umut bile olsa onun
peşinden gideriz. Kaldı ki Ukrayna-Rusya savaşında barışın sağlanması için
kanaatimizce küçük bir umuttan daha fazlası mevcuttur. Biz tarafları yeniden
bir araya getirmek için çalışacağız. Çözüm için iğneyle kuyu kazmak gerekse
dahi bunu yapacağız. Nihai hedefimiz liderler düzeyinde bir buluşmayı ülkemizde
gerçekleştirmek ve özlenen barışı inşa etmektir. Görüşmemizde ABD Başkanı Sayın
Trump'a da bunları söyledik. 'Eğer çözüm için Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin İstanbul'a veya Ankara'ya gelirse, ben de İstanbul'a veya Ankara'ya
gelirim' dedi. Gerekli görüşmeleri yapıp, bir an önce buluşmayı inşallah
sağlarız."
Ticari ilişkileri görmezden geldi, İsrail'in Gazze
saldırılarına 'sistematik işkence' dedi
Erdoğan, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarıyla ilgili
soruya şu cevabı verdi:
"Bütün derdimiz, heyecanımız o. Dikkatlerin başka
alanlara çekildiği dönemlerde dahi Gazze'nin unutulmasına biz müsaade etmedik,
etmeyeceğiz. Ben de arkadaşlarım da sürekli Gazze'deki arkadaşlarla irtibat
halindeyiz. İsrail'in sistematik işkencesine şahit oluyoruz. İnsanlara sınırlı
da olsa yardım dağıtılan noktaları bile vuruyorlar. Hepsi bir tarafa,
Kızılhaç'a bile bu konuda engel oluyorlar ve atılacak adımlara yol vermiyorlar.
Herkesin gözü önünde yaşanan bu soykırım, insanlığın utancıdır.
Açlıktan inleyen çocukların çığlıkları, artık duyulmak
zorundadır. İsrail'e artık 'dur' demek mecburiyetindeyiz. Bunun hesabını biz
tarihe veremeyiz. Maalesef bu zulme, bu barbarlığa, bu caniliğe insanları
alıştırıyorlar. Biz alışmayacağız. İsrail zulmünü kanıksamak en büyük
yanlıştır. Biz bu zulme elimizle, kemiğimizle, dilimizle, fikrimizle,
aksiyonumuzla, ruhumuzla isyan etmeye devam edeceğiz. Türkiye, barışın tesisi
için, diplomatik tüm olanakları kullanmaya ve uluslararası işbirliğine öncülük
etmeye hazır. Daha önce de söyledim, Gazze özgür olacak ve Filistin toprağı
olarak özgürce yaşayacak."
'Suriye konusu bizim için çok önemli'
ABD Başkanı Donald Trump'la "Türk-Amerikan"
ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını araladıklarını öne süren Erdoğan,
"Şunu çok açık, net söylemem lazım. Trump'la bizim aramızda telefon
diplomasisindeki süreç, bugüne kadar 24 saati geçmemiştir. Aradık mı, 24 saat
içerisinde karşı taraf hemen döner. Zaten sağ olsun ABD'nin Türkiye'deki yeni
büyükelçisi bu konularda çok hassas" dedi.
'Suriye Demokratik Güçleri'ne dair hassasiyetlerimizi
ilettik'
Erdoğan, "Türkiye ile ABD'yi kalkındıracak adımları
hayata geçirmeye çalıştıklarını" belirterek, "Suriye başta olmak
üzere bölgesel konularda, özellikle Suriye Demokratik Güçleri'ne dair
hassasiyetlerimizi Amerikan tarafına her düzeyde net bir şekilde ilettik,
iletiyoruz. Türk-Amerikan ilişkileri dönemsel farklılıklar gösterse de her
zaman stratejik öneme sahip olmuştur. Sayın Trump ile yürütülen yapıcı temaslar
bazı zorlu konularda anlayış köprülerinin kurulmasına da imkan tanımıştır. Sayın
Trump ile Riyad'daki buluşmada, ki biz de davet edilmiştik fakat gidemedik
sonra çevrim içi katıldık, böylesi bir durum olmuştu. Yani Suriye konusu bizim
için çok önemli" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin Suriye'yle uzun sınır hattı, tarihsel ve
kültürel bağının bulunduğunu dile getiren Erdoğan, bu faktörlerin Suriye'de
yaşanan her durumun Türkiye'ye yansımasını beraberinde getirdiğini savundu.
'Suriye'de yeni yönetimi destekliyoruz'
Erdoğan, Suriye'nin "toprak bütünlüğüne" vurgu
yaparak, sözlerine şöyle devam etti:
"Maalesef, son yıllarda bize yansıyan Suriye'deki
olumsuzluklar ve acılar oldu. Bu dönemde gerek Dışişleri Bakanım, gerek Savunma
Bakanım, gerek İstihbarat Başkanım sürekli olarak Suriye'yle yoğun bir irtibat
halinde oldular. Suriye'nin yeniden bir ve bütün hale gelmesi, istikrar ve
huzurun inşa edilmesi için yeni yönetimi destekliyoruz. Yeniden bir ve bütün
Suriye oluşturmanın olmazsa olmazı da toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Bütün
bunları sağlamak için Suriye yönetimi, bütün silahlı grupların Suriye ordusu
çatısı altında bir araya gelmesi ve Suriye'nin birlik, bütünlüğü için
çalışmalarını hedefleyen adımlar attı."
'Macron'la Kıbrıs'ı konuştuk, özellikle Suriye ile olan
ilişkilerde daha aktif rol alacak'
"Suriye Demokratik Güçleri'nin de bu fırsatı
değerlendirmesi kendileri açısından doğru olandır. Nitekim, bugün Sayın
Macron'la yaptığımız görüşmede de bu konuları etraflıca ele aldık ve Sayın
Macron da özellikle Suriye ile olan bu ilişkilerde daha aktif rol alacağını
özellikle vurguladı. Bu konularda beraberce neler yaparız, bunları da
kendisiyle konuştuk. Hatta Kıbrıs'ı konuştuk. Kendisi Gazze konusunda İsrail
ile görüşeceğini ayrıca söyledi. Biz de 'bu adımı atarsan buna müteşekkir
oluruz' dedik."
'NATO Zirvesi için kolları sıvamış durumdayız'
Türkiye'nin 2026'da NATO Zirvesi'ne hangi şehirde ev
sahipliği yapacağına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bu konuyla ilgili
değerlendirmeleri yapar, seçeneklerimizi gözden geçirir ve nihai kararımızı
veririz. Türkiye'ye yakışan bir NATO Zirvesi organize edeceğimizden hiç
şüphemiz yok" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin bu tip uluslararası programları gerçekleştirme
konusunda "derin tecrübeye sahip olduğunu" söyleyen Erdoğan, çeşitli
şehirlerde kendinden söz ettiren büyük organizasyonlara imza atıldığını
belirterek, "NATO Zirvesi için de kolları sıvamış durumdayız" diye
konuştu.
'Süreç daha tamamlanmadı ve provokasyonlara karşı
dikkatli olunmalı'
Erdoğan, "'Terörsüz Türkiye' hedefine ilişkin sürecin
planladığı gibi gidip gitmediği", "silah bırakma konusunda somut
adımların görülüp görülmeyeceği" ve "İran'la ilgili ortaya çıkan yeni
durum karşısında yeni denklemin 'Terörsüz Türkiye' sürecine nasıl bir
yansımasının olacağı" sorularına da yanıt verdi.
"Cumhur İttifakı olarak 'Terörsüz Türkiye' hedefine
yönelik çalışmaları dış etkilerden uzakta tutmaya gayret gösteriyoruz"
ifadesini kullanan Erdoğan, "yapıcı, kararlı, sabırlı ve iyimser bir
şekilde yola devam edildiğini" kaydetti.
Silah bırakma konusuyla "güvenlik birimlerinin yakından
ilgilendiğini" dile getiren Erdoğan, "Meclis'te de büyük bir
anlayış birliği oluştu, sürece destek üst seviyede. Bu konuyu gündelik
siyasetin yıpratıcı polemik alanına çekmemek lazım. Bunun gibi milli bir
meselede, milli hassasiyetler ön plana çıkmalı. Bakın, siyaset sahnesinde her
şey gelip geçer, ama böyle bir sorunun çözümünde rol almak, milli hafızada
ebediyen hayırla yad edilir. Biz, 'Terörsüz Türkiye' sürecine böyle bakıyoruz.
MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli'nin ufuk açan söylemlerini ve DEM heyetinin
sorumlu tavrını, sürecin başarısı açısından çok kıymetli buluyoruz. Şunu büyük
bir memnuniyetle ifade etmek isterim; Türkiye artık iç cephesini daha sağlam
hale getirme yolunda önemli bir mesafe almıştır. Süreç daha tamamlanmamıştır ve
provokasyonlara karşı dikkatli olunması şarttır" değerlendirmesinde
bulundu.
'Önümüzdeki hafta DEM heyetiyle benim bir görüşmem
olacak'
Erdoğan, çevrede yaşanan son hadiselerin iç cepheyi
güçlendirme çağrısının "ne kadar isabetli bir tutum olduğunu
gösterdiğini" öne sürerek, şöyle devam etti:
"Yaşananlar, ülkemizde 'Terörsüz Türkiye'ye olan
ihtiyacı ortaya koymuş ve desteği artırmıştır. Bundan sonra ülkemizin aydınlık
bir geleceğe doğru yürüyüşünde daha güçlü adımlar atacağız. Önümüzdeki hafta
nasip olursa DEM heyetiyle benim bir görüşmem olacak. 'Terörsüz Türkiye'
konusuyla ilgili konuşacağımız bazı konular var. Bizim bu konuda herhangi bir
şüphemiz yok. Biz bir defa öyle bir düzlemde gidiyoruz ki inancımız bu işi
çözmek. Buna inanmış durumdayız. Dışişleri Bakanımız Hakan (Fidan) Bey, MİT
Başkanımız İbrahim (Kalın) Bey, Milli Savunma Bakanımız Yaşar (Güler) Paşa ile
bu konuda uyumlu bir çalışmamız söz konusu. Rahmetli Sırrı Süreyya Önder'le,
biliyorsunuz, Pervin Buldan beraberce ziyarete gelmişlerdi. İyi ve samimi bir
görüşmemiz olmuştu. Arkasından maalesef rahmetli Sırrı Süreyya Önder, hastaneye
yattı. Önümüzdeki hafta yapacağımız görüşmeden de güzel neticeler
çıkaracağımıza inanıyorum. Meclis'te kurulacak komisyonla ilgili olarak da
bizler, bir arkadaşımızı görevlendireceğiz ve bu süreci inşallah başarıyla
devam ettireceğiz."
'Yeni anayasa yapmaya ihtiyacımız var'
"Hedefimiz, uğruna bedel ödeyerek elde ettiğimiz bütün
kazanımların yeni anayasada daha sağlam bir güvenceye kavuşturulmasıdır"
sözleri hatırlatılarak, "anayasa tasavvuru" hakkındaki soru üzerine
de Erdoğan, mevcut Anayasa'nın "olağanüstü bir dönemde ve darbe sonrası
şartlarda kaleme alındığını" söyledi.
Erdoğan, yıllar içerisinde yapılan değişikliklerin
"Anayasa'yı kırk yamalı bohçaya çevirdiğini" söyledi ve ekledi:
"Yeni anayasa talebi, aslında milletin siyaset
kurumundan aldığı bir söze dayanıyor. Siyasetçiler olarak milletin huzuruna her
çıktığımızda yeni anayasa yapmayı vadettik. Bu sadece bizim vaadimiz değil.
Diğer partiler de bu sözü verdi. Partimiz bünyesinde oluşturduğumuz komisyon,
çalışmalarına başladı ve temel ilkeleri de belirledi. Ancak bu süreçte
muhalefet partilerinin yapıcı ve samimi katkısı çok çok önemli. Bunu
bekliyoruz. CHP'nin mevcut yaklaşımıyla bu zeminin oluşup oluşmayacağına dair
değerlendirme kamuoyunun takdiridir. Bunun kararını biz veremeyiz. Biz diyoruz
ki; artık bu millet darbe anayasasından tamamen kurtulsun. Siviller, sivil
siyaseti ve demokrasiyi güçlendiren bir anayasa yapsınlar. Derdimiz bağcıyı
dövmek değil, üzüm yemek. Dertlere derman olacak bir metin üzerinde biz
uzlaşmaya hazırız.
Yalnızca Anayasamız ve demokrasimiz üzerindeki darbe
lekesini temizlemek için bile yeni anayasa yapmaya ihtiyacımız var.
Meclisimizde oluşturulacak bir zeminde yeni anayasadan ne anladığımızı hem biz
hem diğer partiler ortaya koyabilir. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak yeni,
sivil, özgürlükçü anayasa konusunda samimiyiz. Anayasa milletin ortak
çatısıdır, o çatıyı birlikte inşa etmeye hazırız."
'CHP'de kavga bitmez, parti maalesef bugün mefluç olmuş
halde'
Erdoğan, "Türkiye'nin dünya barışı için çalışmalar
yürüttüğü, iç cepheyi güçlendirmeye çalıştığı" belirtilerek yöneltilen,
"Ana muhalefet cephesinde enteresan bir karışıklık ve bu meselelerle
alakalı çok uluslu görüşler var. Ben sizin bu konudaki değerlendirmenizi rica
ediyorum" sorusu üzerine, "CHP, maalesef bugün mefluç olmuş
halde" cevabını verdi.
"Şimdi bakıyorsunuz işte birileri '4 yıldan sonra ben
tekrar geri dönüyorum' diyor. Bir diğerleri 'Acaba kimler gelir?' diyor"
görüşünü paylaşan Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Türkiye'nin temel meseleleriyle ilgili söyleyecek
sözü kalmamış, koskoca partiyi bir avuç ikbal avcısının ihtiraslarına esir
etmiş durumdalar. Çevremizde onca hadise yaşanırken CHP'den 'biz de böyle
düşünüyoruz' tarzı bir yaklaşım gördünüz mü? Bir öneri getiremiyorlar, çünkü
herhangi bir fikirleri yok. Siyaseti sadece kendi sığ havuzlarından ibaret
sanıyorlar. Okyanustan habersiz lafla peynir gemisi yüzdürmeye çalışıyorlar.
Kavga etmekten hizmet etmeye fırsat bulamıyorlar. Yönettikleri belediyeler,
hepsi iflas bayrağını çekmiş durumda. Durumlar, hiç iyi değil. Yolsuzluk,
usulsüzlük, haraç ve rüşvet almış başını gidiyor. İşte son zamanlarda İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının ortaya koyduğu deliller, belgeler hepsi ortada.
Sadece İstanbul değil, başka illerde de ne yazık ki durum felaket. 13 yıl
boyunca önünde düğme ilikledikleri bir şahsa yaptıkları karşısında ürkmemek,
hicap duymamak mümkün değil. Değerli arkadaşlar, ne demişler? Bizans'ta oyun,
CHP'de kavga bitmez."