Ebeveyne İhsan Etmek

GİRİŞ: 04.05.2025 09:18      GÜNCELLEME: 04.05.2025 09:18
Rasthaber -  “Rabbin, yalnız kendisine tapmanızı ve ana babaya iyilik etmeyi uyurmuştur. Eğer ikisinden biri veya her ikisi senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa onlara karşı “Öf” bile demeyesin, onları azarlamayasın. İkisine de hep tatlı söz söyleyesin. Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanadını indir ve şöyle dua et: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!’” İsra, 23 – 24

 

Hadislerde ebeveyne ihsan etmek – iyilik yapmak – hususunda oldukça fazla tavsiye bulunmaktadır. Ebeveynin azarlanması ise kınanmış ve ayıplanmış işlerden kabul edilmiştir. Ebeveynin çehresine rahmetle bakmanın sevabı, kabul edilmiş hac ibadetidir. Onların rızası Allah’ın rızası, onların gazabı Allah’ın gazabıdır.

 

Anne ve babaya ihsan etmek ömrü uzatır ve kendi evlatlarının da bu kişiye ihsan etmesine sebep olur. Hadislerde şöyle gelmiştir: “Annen ve baban seni dövseler dahi onlara ‘of’ bile deme. Onlara yukarıdan bakma, elini kaldırma. Onların önünde yol yürüme. Onları ismiyle çağırma. İnsanların onlara düşman olacağı işler yapma. Onlardan önce de oturma ve senden bir şey istemeden önce

sen onların yardımına yetiş.” 1

 

Bir adam annesini sırtına alıp Kâbe’yi tavaf ettirdiği bir anda Hz. Peygamber’i (s.a.a) gördü ve şunu sordu: ‘Acaba annemin hakkını eda etmiş oluyor muyum?’ Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdular: ‘Seni doğuracağı anda kendisine gelen sancıdaki bir inlemenin dahi hakkını ödemiş değilsin.’ 2

 

Hz. Peygamber’den (s.a.a) söyle soruldu: ‘Acaba ebeveyne ölümlerinden sonra da iyilik edilebilir mi?’ Cevapta şöyle buyurdular: ‘Evet, onlar için namaz kılarak ve bağışlanma dileyerek, ahitlerine vefalı davranarak, borçlarını ödeyerek ve dostlarına hürmet ederek ölmüş ebeveyninize ihsan edebilirsiniz.’ 3

 

Bir adam Hz. Peygamber’in (s.a.a) huzurunda babasından şikâyetçi oldu. Hz. Peygamber (s.a.a) o adamın babasının huzura gelmesini istedi. Yaşlı adam gelip kendisine sorular sorulduktan sonra şöyle dedi: ‘Ben önceden güçlü ve zengin idim. Evlatlarıma yardımda bulunurdum. Bugün ise bu oğlum maddi açıdan varlıklı olunca bana yardım etmekten kaçınmaya başladı. Hz. Peygamber (s.a.a) yaşlı adamın bu sözlerinden sonra ağladı ve şöyle buyurdu. ‘Bu hikâyeyi duyup da ağlamayan hiçbir taş ve kaya olamaz!’ Daha sonra yaşlı adamın oğluna dönerek şöyle buyurdular: ‘Sen ve sahip oldukların o beğenmediğin babandandır…’ 4

 

Hadiste şöyle geçer: ‘Eğer ebeveyn evladını döverse; çocuk şöyle demelidir. ‘Allah seni affetsin.’ Bu ifade Kur’an’ı Kerim’e aittir.’ 5

 

Ebeveyne ihsan, Peygamberlerin sıfatlarındandır. Kur’an’da Hz. İsa’nın (a.s) “Beni anama saygılı kıldı.” 6 sözü ve Hz. Yahya (a.s) hakkında “Yahya… Anne babasına iyi davranan bir kimse idi.” 7 ayeti yer almaktadır.

 

Ebeveyn sadece insanın tabii anna ve babası değildir. Bazı hadislerde Hz. Peygamber (s.a.a) ve Hz. Emirülmüminin Ali (a.s) ümmetin babası olarak tanıtılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben ve Ali bu ümmetin iki babasıyız.” 8 Hz. İbrahim’in (a.s) tüm Arapların babası olarak tanıtıldığı gibi. 9 “O, sizi seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır.” 10

 

Eğer ebeveynler tevhidden sonra kendilerinin konu edildiğini bilirseler, evlatlarını tevhide davet istekleri hep canlı kalır: “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.” 11 Binaenaleyh bu ayet-i kerimeden şu sonuçları çıkarabiliriz:

 

1 – Anne ve babaya ihsan etmek, hizmetlerinde bulunmak, gerçek bir muvahhidin (Allah’ı her anlamıyla birleyen kimse) özellikleri arasında yer alır. “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.”

 

2 – Ebeveyne iyilik yapmak Allah’ın tevhid gibi kat’i ve değiştirilmeyecek bir emridir: “…kesin olarak emretti.”

 

3 – Ebeveyne iyilikte bulunmak tevhid ve Allah’a itaat ile birlikte emredilmiştir. Böylelikle bu emrin hem aklen hem de şeri olarak vacip, aynı zamanda da insani bir vazife olduğu gösterilmektedir. “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.”

 

4 – Yeni nesil iman gölgesinde eski kuşak ile sağlam bir bağlılık içinde olmalıdır: “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.”

 

5 – Ebeveyne iyilik yapmada, onların Müslüman olma şartları bulunmamaktadır: “…ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.”

 

6 – Anne ve babaya iyilik yapıp ihsan etmede aralarında hiçbir fark yoktur: “…ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.”

 

7 – Anne ve babaya iyilik yaparken bunu vasıta olmaksızın kendimiz yapmalıyız: “…ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.”

 

8 – İhsan infaktan daha yüce bir kavramdır. Muhabbeti, edebi, eğitimi, istişareyi, itaati, teşekkürü, korumayı ve tüm bu benzeri nitelikleri içine almaktadır: “…ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.”

 

9 – Anne ve babaya iyilik yapmakta bir sınır ve had yoktur: ‘‘…anababaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.” (yardımın fakir doyurulana, cihadın fitne yok edilene ve orucun iftara kadar sürmesi gibi değildir …)

 

10 – Kur’an’ın iyilik tavsiyesi ebeveyne değil evlatlaradır. “…anababaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.” Çünkü ebeveynin herhangi bir tavsiyeye ihtiyacı yoktur ve ebeveyn doğal olarak evlatlarına ihsanda bulunmaktadır.

 

11 – Ebeveyn ruhen ve cismen ne kadar ihtiyaçlı olursa onlara yardım etmek de o kadar vacip olur. “Eğer ikisinden biri veya her ikisi, senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa…”

 

12 – Anne ve babalarımızı yaşlandıklarında huzurevine götürmeyelim. Çünkü onların bizlerin yanında yaşlanması uygun görülmüştür: “… senin yanında iken ihtiyarlayacak olursa…”

 

13 – Onlara hem iyilik yapmak hem de güzel konuşmak gerekir. “…anne babaya iyilik etmeyi buyurmuştur… İkisine de hep tatlı söz söyleyesin…”

 

14 – Ebeveyne iyilik yapmak ve tatlı söz söylemek için herhangi bir karşılık şartı bulunmamaktadır. Yani eğer onlar sana karşı tatlı söz söylemeseler dahi sen onlara güzel söz söylemelisin: “… İkisine de hep tatlı söz söyleyesin…”

 

15 – Evlat her ne durumda olursa olsun mütevazı olmalıdır ve iyi yönlerini ebeveynine göstermekten çekinmemelidir. “… Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanadını indir…”

 

16 – Ebeveyne karşı yapılan tevazu muhabbet ve şefkat üzerine olmalıdır. Yapmacık ve sahte ya da onların mallarını ellerinden almak amaçlı değil: “… Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanadını indir… sende onlara öylece rahmet eyle.”

 

17 – Evlat, anne ve babasına karşı hem mütevazı olmalı hem haklarında Allah’tan rahmet dilemelidir: “… Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanadını indir… sen de onlara öylece rahmet eyle.”

 

18 – Evladın anne ve baba hakkındaki duası makbuldür. Aksi takdirde Allah ‘dua edin’ emrini vermezdi: “… Şöyle dua et: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!”

 

19 – Anne ve babaya dua, Allah’ın emri ve ebeveyne yapılan teşekkürdür: “… Şöyle dua et: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!”

 

20 – İlahi rahmet, ebeveynin çocuk terbiyesindeki zahmetin karşılığı ve telafisidir. “… Şöyle dua et: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!” Sanki Allah evlada şöyle söyler: “Sen onlardan rahmetini esirgeme ve Allah’tan da yardım dile ki böylelikle onların hakları senin mesuliyetinden kalkmış olsun.”

 

21 – İnsanın geçmişindeki, küçüklük ve çocukluğundaki acı ve sorunları ebeveyninin üzerine yüklenmiş idi. Öyleyse bu zamanları hatırınızdan çıkarmayın: ‘Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!’

 

22 – Anne ve baba evlatlarını muhabbet temelinde terbiye etmelidirler: “… Allah’ım şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!”

 

23 – İnsan kendisini terbiye edip yetiştiren kimseye müteşekkir olmalı ve minnet duymalıdır: “… Allah’ım şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et!”

--------------------------------------------

1 Tefsir-u Nuru’l Sakaleyn

2 Tefsir-u Numune

3 Tefsiru’l Mecmau’l Beyan

4 Tefsiru’l Furkan

5 Usul’u Kâfi, c.4, s.157

6 Meryem, 32

7 Meryem, 14

8 Biharu’l Envar, c.16, s.95

9 Tefsiru’l Nuru’l Sakaleyn

10 Hac, 78

11 İsra, 23

YORUMLAR

REKLAM