Trump'ın stratejisi Avrupalı egemen elitleri panikletti.
Birdenbire Ukrayna'nın Rus güçlerine yenileceğinden ve Putin'in çok geçmeden
Almanya sınırlarında ya da İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve MI5 eski
başkanının iddia ettiği gibi "İngiliz sokaklarında" olacağından
endişe duymaya başladılar.
Bu sözde tehlikenin geçerliliği ne olursa olsun, Avrupa'nın
askeri ve gizli servisleri için 'çıtayı yükseltme' ve korkunç Sovyetler
Birliği'nin çöküşünden sonra başlayan ve şimdi yeniden silahlanma sürecini
başlatan sözde 'barış getirisine' son verme çağrısında bulunma fırsatı
yaratılmıştır. AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas, AB'nin dış politikasını kendi
görüşüne göre özetledi: "Eğer birlikte Moskova'ya yeterince baskı yapamazsak,
Çin'i yenebileceğimizi nasıl iddia edebiliriz?"
Avrupa kapitalizminin yeniden silahlandırılması için çeşitli
argümanlar sunuluyor. Ağırlıklı olarak İngiliz askeri devletinin görüşlerini
sunan uluslararası ilişkiler 'düşünce kuruluşu' Chatham House'un direktörü
Bronwen Maddox, "savunma" harcamalarının "en büyük kamu
yararı" olduğunu, çünkü otoriter güçlere karşı 'demokrasinin' hayatta
kalması için gerekli olduğunu iddia ederek başladı. Ancak demokrasiyi savunmak
için ödenmesi gereken bir bedel var: "Birleşik Krallık acilen ihtiyaç
duyduğu savunma harcamalarını karşılamak için daha fazla borçlanmak zorunda
kalabilir. Önümüzdeki yıl ve sonrasında politikacılar, hastalık yardımları,
emeklilik maaşları ve sağlık hizmetlerinde kesintiler yoluyla para talep etmek
için kendilerini hazırlamak zorunda kalacaklar." Şöyle devam etti:
"Bu harcamaları yapmak onlarca yıl sürdüyse, tersine çevirmek de onlarca
yıl sürebilir." Dolayısıyla İngiltere'nin bir an önce işe koyulması
gerekiyor. "Starmer yakında İngiltere'nin askeri harcamalarda GSYH'nin
yüzde 2.5'ini karşılayacağı bir tarih vermek zorunda kalacak - ve şimdiden bu
rakamın daha yüksek olması gerektiğini savunan bir koro var. Nihayetinde
politikacılar, seçmenleri savunma harcamaları için bazı sosyal haklarından
feragat etmeye ikna etmek zorunda kalacaklar."
Financial Times'ın liberal Keynesyen ekonomi gurusu Martin
Wolf söze girdi: "Savunma harcamalarının önemli ölçüde artması gerekecek.
Bu harcamanın 1970'lerde ve 1980'lerde Birleşik Krallık GSYİH'sinin yüzde 5'i
ya da daha fazlası olduğunu unutmayın. Uzun vadede bu seviyelerde olması
gerekmeyebilir: modern Rusya, Sovyetler Birliği değildir. Yine de özellikle
ABD'nin çekilmesi durumunda, silahlanma sırasında bu kadar yüksek olması
gerekebilir."
Bunun bedeli nasıl ödenecek? "Savunma harcamaları
kalıcı olarak artırılacaksa, hükümet yeterli harcama kesintisi bulamazsa, ki bu
da şüpheli, vergilerin artması gerekir." Ancak endişelenmeyin, tanklara,
askerlere ve füzelere yapılan harcamalar aslında bir ekonomi için faydalıdır,
diyor Wolf. "Birleşik Krallık gerçekçi bir şekilde savunma yatırımlarının
ekonomik getirilerini de bekleyebilir. Tarihsel olarak savaşlar inovasyonun
anası olmuştur." Wolf daha sonra İsrail ve Ukrayna'nın savaşlarından elde
ettikleri kazanımlara ilişkin harika örneklerden bahsediyor: "İsrail'in
‘start up ekonomisi’ ordusunda başladı. Ukraynalılar şimdi İHA savaşında devrim
yarattılar." Savaş yoluyla inovasyonun insani maliyetinden bahsetmiyor.
Wolf devam ediyor: "Ancak asıl önemli olan nokta, savunmaya önemli ölçüde
daha fazla harcama yapma ihtiyacının, her ikisi de doğru olsa da, sadece bir
gereklilikten ve sadece bir maliyetten daha fazlası olarak görülmesi
gerektiğidir. Eğer doğru şekilde yapılırsa, bu aynı zamanda ekonomik bir
fırsattır." Yani savaş ekonomik durgunluktan çıkış yoludur.
Wolf, İngiltere'nin bu işi halletmesi gerektiğini
haykırıyor: "Eğer ABD artık liberal demokrasinin savunucusu ve destekçisi
değilse, bu boşluğu doldurabilecek tek güç potansiyel olarak Avrupa'dır.
Avrupalılar bu ağır görevde başarılı olmak istiyorlarsa, işe kendi evlerini
güvence altına almakla başlamalıdırlar. Bunu yapabilmeleri ise kaynaklara,
zamana, iradeye ve uyuma bağlı olacaktır... Kuşkusuz Avrupa savunma
harcamalarını önemli ölçüde arttırabilir." Wolf, kişisel özgürlük ve
liberal demokrasi gibi övünülen "Avrupa değerlerini" savunmamız
gerektiğini savundu. "Bunu yapmak ekonomik olarak maliyetli ve hatta
tehlikeli olacaktır ama gereklidir... çünkü Avrupa'nın neredeyse her yerinde
'beşinci kollar' vardır. Eğer Avrupa kendi savunması için hızla harekete
geçmezse, liberal demokrasi tamamen yok olabilir. Bugün biraz 1930'lara
benziyor. Ne yazık ki bu kez ABD yanlış tarafta gibi görünüyor."
“İlerici muhafazakâr” FT köşe yazarı Janan Ganesh bunu
açıkça ifade etti: "Avrupa bir savaş devleti inşa etmek için refah
devletini budamak zorunda. Sosyal harcamalarda kesintiye gitmeden kıtayı
savunmanın bir yolu yok." İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin ardından
çalışan insanların elde ettiği ancak son 40 yılda yavaş yavaş yok edilen kazanımlardan
artık tamamen vazgeçilmesi gerektiğini açıkça ortaya koydu. "Şimdi görev
Avrupa'nın yaşamını korumaktır. Daha iyi silahlanmış bir kıtanın finansmanı,
daha küçük bir refah devletiyle sağlanmayacaksa, nasıl sağlanacak?" Savaş
sonrası refah devletinin altın çağı artık mümkün değil. "Hayatını
Avrupa'da geçirmiş 80 yaşın altındaki herkes, devasa (sic - MR) bir refah
devletini işlerin doğal yolu olarak gördüğü için mazur görülebilir. Gerçekte
bu, 20. yüzyılın ikinci yarısında hüküm süren ve artık hüküm sürmeyen garip
tarihsel koşulların bir ürünüydü."
Evet, doğru, altın çağda çalışan insanlar için elde edilen
kazanımlar kapitalizmdeki normdan istisnaydı (garip tarihsel koşullar). Ama
şimdi "emeklilik ve sağlık hizmetleri yükümlülükleri mevcut savunma
şokundan önce bile çalışan nüfus için yeterince zor olacaktı. Hükümetler
yaşlılara karşı daha cimri olmak zorunda kalacak. Ya da oy ağırlıkları göz
önüne alındığında bu düşünülemezse, bıçak daha üretken harcama alanlarına düşmek
zorunda kalacak... Her iki durumda da bildiğimiz refah devleti bir şekilde geri
çekilmelidir: artık onu bu isimle anmayacağımız kadar değil, ama canımızı
yakacak kadar." Gerçek bir muhafazakâr olan Ganesh, yeniden silahlanmayı
sermayenin refah ve kamu hizmetlerinde gerekli kesintileri yapması için bir
fırsat olarak görüyor. "Harcama kesintilerini savunma adına satmak
genelleştirilmiş bir verimlilik kavramı adına satmaktan daha kolaydır. Yine de
savunmanın amacı bu değildir ve politikacılar bu noktada ısrarcı olmalıdır.
Amaç hayatta kalmaktır." Yani sözde “liberal kapitalizmin” hayatta kalması
gerekiyor ve bu da en yoksullar için yaşam standartlarını düşürmek ve savaşa
gitmek için para harcamak anlamına geliyor. Refah devletinden savaş devletine.
Polonya Başbakanı Donald Tusk savaş çığırtkanlığını bir üst
seviyeye taşıdı. Polonya'nın "nükleer silahlar ve modern konvansiyonel
olmayan silahlar da dahil olmak üzere en modern olanaklara ulaşması
gerektiğini" söyledi. Konvansiyonel olmayanın kimyasal silahlar anlamına
geldiğini varsayabiliriz? Tusk: "Bunu tüm sorumluluğumla söylüyorum,
geleneksel silahları, en geleneksel olanları satın almak yeterli
değildir."
Dolayısıyla Avrupa'nın hemen her yerinde savunma harcamalarının arttırılması ve yeniden silahlanma çağrısı yapılıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, savunma harcamalarında büyük bir artışı finanse etmek üzere 800 milyar avroyu harekete geçirmeyi amaçlayan bir Yeniden Silahlanma Planı önerdi. "Yeniden silahlanma çağındayız ve Avrupa hem kısa vadede harekete geçme ve Ukrayna'yı destekleme aciliyetine yanıt vermek hem de uzun vadede kendi Avrupa güvenliğimiz için daha fazla sorumluluk alma ihtiyacını karşılamak üzere savunma harcamalarını büyük ölçüde arttırmaya hazırdır" dedi. “Acil durum kaçış maddesi” kapsamında AB Komisyonu, mevcut mali kuralları ihlal etse bile silah harcamalarının arttırılması çağrısında bulunacak. Hava ve füze savunması, topçu sistemleri, füzeler ve mühimmat, insansız hava araçları ve anti-drone sistemleri dahil olmak üzere pan-Avrupa kabiliyetlerine yönelik ortak savunma yatırımlarını finanse etmek üzere üye ülkelere 150 milyar avro kredi sağlamak için kullanılmayan Kovid-19 fonları (90 milyar avro) ve "yeni bir araç" yoluyla daha fazla borçlanma bunu takip edecek. Von der Leyen, AB ülkelerinin savunma harcamalarını GSYH'lerinin ortalama yüzde 1,5'i oranında arttırmaları halinde, önümüzdeki dört yıl içinde 650 milyar avronun serbest bırakılabileceğini iddia etti. Ancak bu durumda yatırım, altyapı projeleri ya da kamu hizmetleri için fazladan finansman sağlanamayacaktır zira Avrupa'nın kaynaklarını savaşa hazırlık için ayırması gerekmektedir/michaelroberts/ayınlık