Trump köprüsü Doğu Akdeniz İçin

GİRİŞ: 11.08.2025 09:30      GÜNCELLEME: 11.08.2025 09:30
Rasthaber -  Beyaz Saray’da, 8 Ağustos’ta Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına Dair Anlaşma” üzerinde mutabık kalınan metin taraflarca imzalandı.

ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda yapılan bu ön anlaşma, iki devlet arasında barış yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Mutabakat metninde, Azerbaycan’ın ana kısmı ile Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti arasında, Ermenistan toprakları üzerinden geçecek bir yol da yer aldı. Zengezur Koridoru üzerinden geçecek bu yol, Ermenistan tarafından Amerika Birleşik Devletleri ve karşılıklı kararlaştırılacak üçüncü taraflarla birlikte “Uluslararası Barış ve Refah için Trump Rotası” (TRIPP) projesi kapsamında bir çerçeve belirlemek üzere işletilecek. Koridorun, ABD tarafından 99 yıllığına kiralanması ve ABD’li özel bir güvenlik şirketi tarafından korunması da mutabakat metnine dahil edildi. Öte yandan, İsrail’in Gazze’de işgali genişletme kararı, Lübnan’da Hizbullah’ın silahsızlandırılması planları, Suriye’de ABD-Fransa öncülüğünde düzenlenen ikinci Kürt-Kürt konferansı ve Bosna Hersek’te Merkez Seçim Komisyonu’nun Sırp lider Milorad Dodik’i görevden alması gibi Atlantik merkezli gelişmeler, Doğu Akdeniz ve Karadeniz bölgesinde önemli değişimlerin yaşandığını gösteriyor. Bu bağlamda, Zengezur Koridoru’na ABD’nin müdahalesini Emekli Tuğgeneral ve İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahri Erenel Aydınlık’a anlattı. ABD’nin Doğu Akdeniz’e yönelik yeniden yapılanma planları kapsamında önemli değerlendirmelerde bulunan Erenel, ABD’nin Doğu Akdeniz havzasına yerleşme planlarına dikkat çekti.

BARRACK BU GÖREVİ YÜRÜTÜYOR

ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi unvanlarına sahip Tom Barrack’ın bölgedeki görevi için Erenel, “Barrack ABD’nin, Akdeniz, Ege Denizi, Kafkaslar ve Karadeniz’i de içine alan Doğu Akdeniz Havzası’na yeniden yerleşme planını yürütüyor.” dedi. Erenel sözlerine şöyle devam etti:

“Tom Barrack’ın rolü, bu geniş havzada ABD’nin yeniden yapılanmasında öncü olmak. Bu süreçte İsrail ve Türkiye’ye merkezi roller biçiliyor. Ancak İsrail’in konumu daha güçlü ve merkezi. ABD, İsrail’in yanında, İran’a karşı bir cephe oluşturacak Türkiye istiyor. Fakat Türkiye’nin mevcut durumda İran’a karşı net bir tavır almadan bölgede anlamlı bir rol üstlenmesi zor.”

Trump dönemiyle İsrail’in bölgedeki konumunun güçlendirildiğini belirten Erenel bölgedeki gelişmeleri de anlatarak şu değerlendirmelerde bulundu:

“Netanyahu’nun uyguladığı işgal planı aslında Trump’ın projesiydi. Trump görevdeyken Netanyahu, Gazze’de ‘dünyanın en güzel yeri yapacağız’ diyerek otel inşaatları gibi projeleri hayata geçirmeye çalışıyor. Lübnan hükûmeti, ABD baskısıyla ordu dışındaki tüm silahlı güçlerin silah bırakmasını kararlaştırdı; ancak Hizbullah buna karşı çıkıyor. Suriye’nin kuzeydoğusunda ikinci kez yapılan bölücü toplantıda yeniden özerk yönetim ilan edildi; Süveyda’dan Dürziler ve sahilden Aleviler de katıldı. Merkezi olmayan, ademimerkeziyetçi bir yönetim talep ediliyor. Bu adımlar, İsrail’in istediği biçimde Suriye’nin bölünmesine doğru ilerliyor. Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara da artık İsrail ve ABD için önemini yitirmiş durumda. Suriye’nin bütünlüğünü savunan tek ülke Türkiye; diğerleri ise bölünmesini tercih ediyor. Suriye’nin bütünlüğü sağlanırsa Türkiye–Suriye ilişkileri gelişecek ve bu, İsrail için ciddi bir tehdit oluşturacak. Bu yüzden bölünmüş bir Suriye, Türkiye’nin bölgesel aktör olarak önünü kesmek için tercih ediliyor. İsrail ve ABD zaman zaman ‘iyi polis-kötü polis’ oyununu sürdürse de Gazze’de olduğu gibi temel politikaları değişmiyor. İsrail, Şam yönetimini ‘terörist’ olarak görüyor ve yönetimini kabul etmiyor. Böylece Suriye’nin merkezi yönetimi zayıflatılarak parçalanması hedefleniyor. Irak da benzer bir tabloya sahip. ABD, Kürt bölgesi ile merkezî hükûmet arasında iki yeni enerji anlaşması imzaladı; bölgesel yönetim buna karşı çıkarak gerginlik başladı. İran toparlanmaya çalışıyor; ancak ben Amerikalıların yakın zamanda İran’a yeni bir darbe vuracağını düşünüyorum. Amerika, çevresini toparlayarak Doğu Akdeniz Havzası’nı kendi politikalarını uygulayabileceği bir alan haline getirmeye çalışıyor.”

Erenel, ABD’nin İsrail’i bölgenin doğal gaz merkezi yapma planını da “Davud Koridoru” projesi üzerinden değerlendirdi. Bölgedeki kontrolü ele geçirmek isteyen Washington’un, bu stratejiyi güçlendirdiğine dikkat çekti.

Pentagon’un psikolojik savaş uzmanı Michael Rubin’in yazılarının önemine de işaret eden Erenel, “ABD’de Türkiye’nin bölünmesiyle ilgili planların ciddi şekilde ele alındığını unutmamak gerek. Politikalara yön verirken bu gerçekliği göz ardı etmek mümkün değil.” dedi. Doğu Akdeniz Havzası’nın yeniden yapılandırılmasının ABD’nin temel stratejik hedeflerinden biri olduğunu vurguladı.

TRUMP BIDEN’IN PLANINI İŞLİYOR

Erenel bu gelişmeler çerçevesinde Zengezur Koridoruna yönelik ABD planlarını değerlendirdi. Güney Kafkasya’yı yakından tanıyan Erenel, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki yakınlaşmada liderlerin rolüne dikkat çekti. Paşinyan’ın Ermenistan’da zor bir konumda olduğunu vurgulayan Erenel, “Paşinyan hakkında darbe söylentileri ve tehditler dolaşıyor. Dağlık Karabağ klanı hedefinden vazgeçmiyor ve bu tutum toplumda karşılık buluyor. Paşinyan, bu zorlukları aşmak için Amerika ve Fransa ile yakınlaşıyor. Ancak Ermenistan’ın en önemli nükleer santrali Türkiye sınırına sadece 17 kilometre uzaklıkta ve buradaki 600 personel Rusya’dan geliyor. Rusya’nın ülkedeki etkisi çok güçlü; Erivan ve diğer bölgelerde Rus zırhlı tugayları bulunuyor. Paşinyan, bir yandan Rusya ile ilişkileri sürdürürken, diğer yandan Batı’ya yönelerek iç kamuoyunda güç kazanmaya çalışıyor.” dedi.

Erenel, Biden döneminde ABD ile Ermenistan arasında önemli bir stratejik anlaşmanın imzalandığını belirtti. “Bu anlaşma, Trump’ın attığı adımların öncülüydü. Zengezur Koridoru, ‘Barış Kavşağı’ projesi, sınır güvenliğinde Amerikalıların devreye girmesi, Ermeni askerlerinin bu görevleri üstlenmesi ve finansman paketleri bu anlaşmanın maddeleri arasında yer aldı. Biden bu anlaşmayı hayata geçirmesiyle eleştirilmişti ancak Trump da benzer bir rol üstleniyor. Biden döneminde Zengezur Koridoru ikinci plandayken, Trump koridoru ABD’nin Karadeniz stratejisinin önemli bir parçası haline getiriyor” ifadelerini kullandı.

TEMEL AMAÇ: RUSYA’YI ÇEVRELEMEK

Erenel, Trump’ın temel amacının Karadeniz-Hazar bölgesinde Rusya’yı çevrelemek, İran-Ermenistan bağlantısını kesmek ve böylece Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’ne ulaşmak olduğunu söyledi. “Ancak Ermenistan’da hâlâ güçlü bir Rus askeri varlığı mevcut.” dedi.

Paşinyan’ın “denge tahtasında” olduğunu söyleyen Erenel, şunu belirtti: “Bir yanda Rusya, diğer yanda ABD var. Bu yeni bir durum değil. Dağlık Karabağ Savaşı sırasında Biden döneminde Putin, Ermenistan’ı Gürcistan gibi kolay bırakmayacağını belirtmişti.”

Washington’daki anlaşma sonrası Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’in “Bu iş hemen olmaz, önce Ermenistan anayasasında değişiklik yapılmalı” açıklamasına da değinen Erenel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Paşinyan bu süreci yönetmek için şova katıldı ve üzerindeki baskıyı hafifletmeyi amaçladı. Azerbaycan’a yönelik yaptırımlar kalktı, Ermenistan ise Biden dönemindeki fonların tekrar devreye girmesini bekliyor.

“Bu anlaşma, Rusya’nın Ukrayna savaşına odaklandığı bir dönemde, Rusya–Ermenistan–İran ilişkilerini zayıflatmaya yönelik bir hamle” olduğunu vurguladı. Ancak Rusya’nın Kafkaslar ile olan ilişkilerinin süreceğini belirten Erenel, “Bölgede çok sayıda etnik yapı var. Ayrıca Rusya’nın İran ile teması devam ediyor. Petro döneminden başlayan açık denizlere açılma hedefi halen geçerli ve uzun yıllar sürecek.”

Bakü ile Moskova arasındaki gerginliklerin de planlı yürütüldüğünü ifade eden Erenel, “Bana göre ABD’nin yönlendirmesiyle Azerbaycan–Rusya ilişkilerini tamamen koparmaya yönelik bir hamleler yapıldı.” değerlendirmesinde bulundu.

TRUMP’IN ŞOVU

Erenel, Washington’da imzalanan metni “anlaşma” olarak nitelendirmenin zor olduğunu belirterek, Trump’ın öncülüğünde imzalanan metnin aslında bir “ön protokol” olduğunu söyledi. Aliyev’in de bu tanımı yaptığını hatırlatan Erenel, “Ermenistan anayasasındaki toprakla ilgili maddeler değiştirilmeden bunun gerçek bir barış anlaşmasına dönüşmesi mümkün değil.” dedi. İki ülke arasında kalıcı barışın Trump’ın bu hamlesiyle sağlanamayacağını vurgulayan Erenel, Paşinyan’ın anayasa değişikliği yapmasının da kısa vadede zor olduğunu aktardı:

“Dağlık Karabağ klanı, Rusya’nın etkisi, parlamentodaki dengeler ve olası referandum gerekliliği düşünüldüğünde bu değişiklik hemen gerçekleşmez. Bu anlaşma bana göre Trump’ın şovundan ibaret. Putin çok uğraştı, Türkiye de dahil olmak üzere iki ülke defalarca görüşmeler yaptı. Barış konusunda büyük ölçüde mutabakat sağlanmıştı ancak ‘şovu’ yapmak Trump’a düştü. İki lideri yan yana getirip ‘Evet, barış için ortak deklarasyon yaptık’ dedirtti. Oysa bu deklarasyon daha önce de yapılmıştı.”

Erenel, Trump’ın Hindistan ile Pakistan arasındaki sorunlarda da benzer bir yol izlediğini ancak sorunların çözülemediğini söyledi. Trump’ın kendi kamuoyunda “barış getiren adam” rolü oynadığını kaydetti.

KONTROL ABD’DE OLACAK

Geçmişte Ermenistan topraklarının Nahçıvan ile Azerbaycan arasına konarak Türkiye ile Orta Asya ilişkilerinin koparıldığını hatırlatan Erenel, şimdi ABD’nin de bu koridorda Türkiye’yi kontrol etmek istediğine dikkat çekti:

“Amerika istediği zaman bu bağlantıyı kesebilir. ABD ve İsrail’in temel amacı, İsrail–Azerbaycan ilişkilerini güçlendirirken Ermenistan–İsrail ilişkilerini de geliştirerek Türkiye’yi bu denkleme dahil etmek. Böylece Rusya ile İran arasına tam anlamıyla bir set çekmek. Zengezur Koridoru hem Kafkasya hem de Orta Asya yolunda stratejik öneme sahip.”

Erenel, Zengezur Koridoru’nun ABD, Azerbaycan ve Ermenistan’dan daha çok Türkiye için kritik olduğunu belirterek, “Amerika, Türkiye’nin Orta Asya Türk devletleriyle ilişkilerini kendi kontrolünde tutmak istiyor. Bu, Türkiye’nin Türki devletlerle bağının ABD kontrolüne girmesi demek. Aynı zamanda Çin’in İpek Yolu projesine bir ‘kama’ konuyor” ifadelerini kullandı.

Anlaşmada ‘İsrail lobisi’ iddiası

Sabah gazetesi köşe yazarlarından Haşmet Babaoğlu, Azerbaycan ile Ermenistan arasında imzalanan “ön anlaşma”yı sosyal medyadan değerlendirdi. Babaoğlu, “Barış anlaşması mı? Maddeler apaçık gösteriyor, satış anlaşması... ABD’ye...” paylaşımında bulundu. Ardından da “Barış toplantısında çok sayıda AIPAC üyesi de var... Yorumu size bırakıyorum.” diyerek, ABD’nin yasama ve yürütme organlarındaki en etkili İsrail yanlısı Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) lobisinee işaret etti.

Milat gazetesi köşe yazarı Ufuk Coşkun da ABD’nin yönlendirdiği mutabakata tepki gösterdi. Coşkun, “Zengezur Koridoru'nun adını Trump Yolu yaparak işletmesini 99 yıl ABD'ye vermenin adını barış diye yutturmaya çalışıyorlar.” ifadelerini kullandı.

İTİRAF NİTELİĞİNDE AÇIKLAMA

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanlarından ve Türkiye-Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Aygün Attar ise anlaşmadan memnuniyetini dile getirdi. Attar, “Dolayısıyla sadece ekonomik anlamda değil, siyasi olarak da bölgede güç paradigması değişecek. Rusya, İran ve Çin’e güç kaybettirecek koridor.” diyerek bu hattın esas hedefinin hangi güçler olduğunu açıkça ifade etti/aydınlık

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM