Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan
Başbakanı Nikol Paşinyan da dün Donald Trump ile Washington'da bir araya geldi.
ABD basını, Azerbaycan ve Ermenistan arasında görüşülen Zengezur Koridoru
hakkında “Trump Köprüsü” iddiasını ortaya atmış, koridorun 100 yıllığına ABD
tarafından kiralanacağını öne sürmüştü. Ermenistan hükûmetinden yapılan
açıklamada da “Başbakan Paşinyan Washington'da ABD Başkanı Donald Trump'la
Ermenistan ve ABD arasındaki stratejik ortaklığın pekiştirilmesine yönelik
ikili görüşmenin yanı sıra Trump ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le
bölgede barışın, refahın ve ekonomik işbirliğinin desteklenmesine ilişkin üçlü
görüşme yapacak.” ifadelerine yer verildi.
Vatan Partisi Rusya temsilcisi Doç. Dr. Mehmet Perinçek ve
İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hazar Vural, Washington’un
Ermenistan ve Azerbaycan liderlerini bir araya getirmesi ve Zengezur’a dahil
olmasının bölgeye etkinlerini Aydınlık’a değerlendirdi.
“Trump’tan Zengezur Koridoru çıkmaz, Atlantik Köprüsü
çıkar.” sözleri ile ABD’nin bölgedeki varlığını eleştiren Doç. Dr. Mehmet
Perinçek, Washington’ın planlarına dikkat çekerek bölgedeki tehdidi anlattı.
ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Tom
Barrack’ın göreve geldiği zaman Senato’ya yaptığı konuşmada görevlerini
açıkladığını hatırlatan Perinçek şunları anlattı:
“Barrack göreve geldiğinde Senato’da dört temel hedefini
açıklamıştı:
1- Türkiye ve İran’ın frenlenmesi,
2- Rusya’nın sınırlandırılması,
3- Güney Kafkasya’da Ermenistan ile Azerbaycan’a rol
verilmesi,
4- Suriye meselesinin çözülmesi.
Bugün baktığımızda bu başlıkların hepsinde somut adımlar
atılıyor. Suriye’de Ahmed Şara ile SDG arasındaki görüşmeleri yürütüyorlar.
Aynı şekilde İsrail ile Şara arasındaki temasları şekillendiriyorlar.
Ermenistan meselesinde, Azerbaycan ile imzalanan barışı kontrol altına aldılar
ve Zengezur Koridoru’nu kendi planlarına uyarlamaya çalışıyorlar.
“ABD’nin Zengezur Koridoru projesine ortak olmak istediğini
görüyoruz. Proje; Azerbaycan, Ermenistan, Türkiye ve ABD arasında planlanıyor.
İsmini de ‘Trump Köprüsü’ koymuşlar. Koridor, ABD’ye kiralanacak ve Amerikalı
özel askeri şirket bu koridorun güvenliğini sağlayacak. Karabağ Savaşı sonrası
oyun dışı kalan, Minsk Grubu’nun tasfiyesiyle bölgeye müdahale araçlarından en
önemlisini kaybeden ABD, böylece inisiyatifi yeniden ele almak istiyor.
Gürcistan’da da istediğini elde edemeyen Washington, bu hamleyle Güney
Kafkasya’da yeniden etkin olmayı hedefliyor.
“Bu paket programın içinde; Hizbullah’ın
silahsızlandırılması, İran’ın bölgeden çıkarılması, Türkiye ile Suriye
arasındaki gerginliğin azaltılması, Türkiye’nin İbrahim Anlaşmaları’na
çekilmesi ve İsrail ile en azından ‘barış içinde yaşama’ zemininin
oluşturulması da var. Hatta belki Netanyahu’nun tasfiyesi bile bu planda yer
alıyor. Bunun bir parçası olarak ‘Kürdistan’ projesi üzerinden Türkiye’nin
parçalanması hedefleniyor.
“Zengezur meselesi burada kritik. Çünkü Zengezur, İran ile
Rusya arasındaki kara bağlantısını kesiyor. Eğer bu koridor Türkiye, Rusya,
İran ve Azerbaycan’ın ortak projesi olursa faydalı olabilir. Ancak ABD devreye
girerse üç sonuç doğar:
- Rusya ile İran’ın arasını keser.
- Rusya’yı, İran’ı ve Türkiye’yi kuşatma altına alır.
- Çin’in İpek Yolu projesini engeller.
Bu durum ABD’nin Çin karşısında elini güçlendirir. Ayrıca
Türkiye ile Azerbaycan’ı yalnızlaştırır. Onları Amerikan projelerine dahil
ederek Rusya ve İran’la düşman hale getirir. Böylece Türkiye gerçek
müttefiklerinden kopar ve ABD’ye bağımlı hale gelir. Yalnızlaştıkça da ABD’nin
uygun bir zamanda kolayca yutabileceği bir lokma olur.”
Trump’ın bu koridora müdahalesi ile Ukrayna sahasının da
bağlantılı olduğuna dikkat çeken Perinçek, ABD’nin proje üzerinden Rusya’yı
kuşatmayı, Ukrayna konusunda kendi koşullarını dayatmayı ve İran’ı çevrelemeyi
amaçladığını belirtti. Perinçek sözlerine şöyle devam etti:
“Koridorda Amerikan askerlerinin veya özel askeri
şirketlerin bulunması, Washington açısından büyük avantaj olarak görülüyor.
Ancak bu askeri varlığın yalnızca enerji yolu güvenliğiyle sınırlı kalmayacağı
açık. Enerji kaynaklarının ve yollarının kontrolü açısından da bu koridor ABD
planlarında önemli rol oynuyor. Güney Kafkasya’nın stratejik konumu hem Batı
Asya hem de Orta Asya için kritik. Orta Asya enerji kaynaklarının Rusya’yı
dolanarak Batı’ya ulaştırılmasında da kullanılabilir.
“Türkiye ise gözünü hâlâ bu işi Amerika ile çözme seçeneğine
dikmiş durumda. Fakat ne ‘Türkiye himayesinde Kürdistan’ projesine tam olarak
girebiliyor ne de Rusya-İran ittifakı çizgisine oturabiliyor. Türkiye, Suriye
içinde de İran’la sağlam bir ittifak kurma kapasitesini büyük ölçüde kaybetti.
Suriye’nin toprak bütünlüğü İransız, Rusyasız ve Hizbullahsız sağlanamaz.
İsrail ve ABD’ye karşı bu güçlerle birlikte direnmeden ne toprak bütünlüğü
korunabilir ne de gerçek bağımsızlık elde edilebilir.”
Trump’ın hâkim olduğu Zengezur Koridoru’nun Türkiye’yi
kuşatmasının sadece Kafkaslar’da değil, Suriye’de de yansımaları olacağını
vurgulayan Perinçek, “Bu proje tek başına hayata geçmez, Karadeniz, Suriye ve
Doğu Akdeniz’deki diğer Amerikan planlarının başarısına bağlıdır. Bu pakete
girerseniz, bu bölgelerde de Amerikan planlarına teslim olmak zorunda
kalırsınız.” dedi.
Azerbaycan-Rusya geriliminin de bu plana bağlı olduğunu
belirten Perinçek, Zengezur Koridoru bir Atlantik projesine dönüştüğünde Rusya’nın
devre dışı bırakılmasının gerektiğini, bunun da Azerbaycan ile ilişkilerin
bozulması anlamına geldiğini söyledi. Diğer yandan, Ermenistan-Azerbaycan
ilişkilerinin de bu bağlamda “gereğinden fazla iyi” duruma getirilmesinin
planlandığını ifade etti.
Perinçek, çözüm için Türkiye’nin 3+3 Güney Kafkasya
Platformu’nu yeniden canlandırmasının önemini vurguladı:
“Bu hem Türkiye’nin kendi milli çıkarları hem de bölge
barışı, refahı ve kalkınması açısından büyük önem taşıyor. Batı’nın Atlantik
planları artık bölgede kolay kolay yer bulamıyor; bu projeye karşı bölge
inisiyatifiyle hareket etmek gerekiyor.”
Perinçek sözlerini şu uyarı ile bitirdi:
“Barrack’ın Zengezur üzerinden çizdiği tablo, ‘Türkiye
himayesinde Kürdistan’ olmadan hayata geçirilebilecek bir plan değil. Bu plan
çerçevesinde Zengezur, Büyük Kürdistan’a bağlanmaktadır. Aslında İbrahim
Anlaşmaları’nı genişletme söylemleriyle Kafkaslar’a kadar uzatılan ittifak,
ikinci bir İsrail’in komşularını ve enerji hatlarını besleyecek şekilde
kurgulanıyor.”
Güney Kafkasya’da bölge ülkeleri arasında işbirliği
platformu olarak kurulan 3+3 ittifakı, İran, Rusya, Türkiye, Azerbaycan,
Gürcistan ve Ermenistan’ı kapsıyor. Platform, 2022-2023 yıllarında gerçekleşen
bölgesel zirve ve görüşmelerle fiilen hayata geçti. İttifakın amacı, bölgenin güvenliğini
sağlamak, barışı korumak ve ekonomik kalkınmayı birlikte yürütmek olarak
duyurulmuştu.
Dr. Hazar Vural da Tel Aviv’in İran’a karşı savaşta ikinci
aşamayı başlatma ihtimaline dikkat çekerek, Zengezur’da ABD ve İsrail’in
hamlelerinin İran’ın bir numaralı güvenlik sorunu olduğunu vurguladı. Vural
şunları anlattı:
“Washington, çok kritik bir coğrafyada, değişen ve dönüşen
konjonktür üzerinden kendi çıkarlarına odaklanarak hegemonya kurmaya çalışıyor.
İran ise Zengezur Koridoru’na, ABD’nin resmen dahil olma ihtimaliyle çok daha
sert bir karşı çıkış gösterecektir. İran sınırları çevresinde Washington ve Tel
Aviv’e ait hiçbir unsur görmek istemiyor. Geçtiğimiz günlerde İran lideri Ali
Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velâyeti’nin yaptığı açıklamalar, özellikle
Zengezur konusunda İran’ın net karşı duruşunu bir kez daha ortaya koydu.
“Gazze Savaşı’nın etkileriyle Netanyahu Hükûmeti’nin İran’a
karşı ikinci aşamayı başlatma ihtimali, İran için bir numaralı güvenlik
meselesi haline geldi. Haziran ayında yaşanan İsrail-İran çatışmasının ardından
İran, içeride yenilenme ve güvenlik alanında önemli adımlar attı. Mevcut Milli
Emniyet Şurası’na ek olarak “Savunma Konseyi” adlı yeni bir kurum oluşturuldu.
ABD’nin Arap devletlerine dayattığı İbrahim Anlaşmaları’nın kapsamını
genişletme projesi ve Gazze’de ABD’den aldığı destekle işgal planlarını hayata
geçirmeye hazırlanan İsrail, kendisi için güvenli bir iç ve dış ortam yaratmaya
çalışıyor. ABD’nin sınırsız desteğiyle, geniş Orta Doğu coğrafyasında birlikte
hareket ediyorlar. Bu durumu küresel hegemonya mücadelesi bağlamında
değerlendirdiğimizde; Çin, Rusya, Türkiye, İran ve bölge toplumlarının uluslararası
normlar, devlet egemenliği ve barış içinde bir arada yaşama ilkeleri üzerine
inşa etmek istediği bir gelecek varken; uluslararası hukukun hiçe sayıldığı,
sadece Washington ve Tel Aviv çıkarlarının gözetildiği bir dünya tasarımı
gerçekçi görünmemektedir.”
Doç. Dr. Mehmet Perinçek, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham
Aliyev’in Rusya’ya karşı son dönemde değişen tutumunu şöyle değerlendirdi:
“Aliyev aslında aklı başında bir lider. Ailesinin
İngiltere’de büyük yatırımları var. British Petrol, Azerbaycan enerji
sektöründe güçlü bir oyuncu. Bu durum, Aliyev üzerinde baskı olduğunu
düşündürebilir. Ancak şu uyarıyı yapmak gerekiyor: Azerbaycan, Karabağ’ı
Paşinyan’ın Batı’ya yönelme hataları sayesinde geri aldı. Paşinyan Batı’ya
yönelince Aliyev, Rusya’yı yanına çekerek Paşinyan’ı yalnızlaştırdı ve Karabağ
zaferini kazandı. Fakat şimdi Aliyev aynı hatalara düşüyor, ‘Paşinyanlaşıyor.’
“Aliyev, Rusya ve İran’la kavga ederek, ABD’nin bölgedeki
gücünün azaldığı bir dönemde Washington’u oyuna dahil etmeye çalışıyor. Bu
başarı getirmez. Karabağ’ı geri aldı ama aynı hatalar devam ederse gelecekte
iktidarını kaybedebilir. Rusya, Ukrayna savaşı boyunca Aliyev’in Ukrayna’daki
petrol tesislerine dokunmadı. Şimdi Moskova’yı karşısına alırsa, bu tesisler
hedef haline gelir ki bu kendi eliyle intihar olur. Üstelik karşısında sadece
Rusya değil, İran gibi güçlü aktörler de var. Amerika’yı bölgeye sokmak, Çin’in
Kuşak-Yol Projesi için kritik olan köprü başını ABD’nin eline vermek demektir.”
ABD Savunma Bakanlığı, Gürcistan’da 25 Temmuz-6 Ağustos’ta
yapılması planlanan ‘Noble Partner’ tatbikatını süresiz erteledi. Pentagon,
Gürcistan hükümetinin ABD’nin kendilerine Ukrayna’ya destek için yeni cephe
açma baskısı yaptığı ve iktidar partisine “darbe girişiminde” bulunduğu yönünde
‘asılsız’ iddialar ortaya atmasının ardından 30 Mayıs’ta ilişkileri gözden
geçirme kararı aldığını açıkladı. Böyle bir ortamda geniş çaplı tatbikatın
uygun görülmediği belirtildi. ABD, Gürcistan güvenlik güçleriyle iş birliğinin
süreceğini ve 2025’te ‘Agile Spirit’ tatbikatı gibi fırsatların
değerlendirileceğini bildirdi.
Öte yandan Ermenistan Savunma Bakanlığı, 12-20 Ağustos
tarihleri arasında ABD ile ortak bir askeri tatbikat düzenleneceğini duyurdu.
“Eagle Partner 2025” adı verilen tatbikatın, barışı koruma operasyonları ve
tıbbi tahliye senaryoları üzerinde yoğunlaşacağı belirtildi/aydınlık