Yemen'den İsrail'e Yeni Bir Sürpriz Daha; Babü'l Mendeb'i Kapatırız

GİRİŞ: 28.07.2025 11:31      GÜNCELLEME: 28.07.2025 11:31
Rasthaber - Yemen Ensarullah Hareketi, Siyonist rejimin Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının devam etmesine karşılık olarak, Siyonist rejim için yeni sürprizlerden bahsetti ve stratejik Babü’l-Mendeb Boğazı’nın kapatılmasını gündeme getirdi.

İngiliz Economist dergisi, ekonomi, siyaset, teknoloji, kültür ve uluslararası ilişkiler alanında dünyanın en etkili haber ve analiz kaynaklarından biridir ve bu gazete bir yazısında şu ifadelerde bulundu: ‘Babü’l-Mendeb’den geçen yük trafiği altıda bire düştü. Yemenlilerin saldırıları, Avrupa’nın Afrika üzerinden alternatif rotayı tercih etmesine yol açtı; bu da gidiş-dönüş yolculuğa 20 gün ek süre ve %33 yakıt maliyeti artışı getirdi. Yemen, Avrupalıların deniz gücüyle ilgili iddialarını boşa çıkardı.’

Dikkat edilmelidir ki, daha önce küresel deniz ticaretinin yaklaşık %14-15’ini Asya’dan Avrupa’ya aktaran eski deniz yolu, Yemenlilerin tehditleri nedeniyle fiilen sekteye uğramıştır. Ancak görünüşe göre Yemenliler, Gazze halkını savunma adına, Babü’l-Mendeb üzerindeki bu denetim düzeyinden pek de memnun değiller ve bundan daha fazlasını istiyorlar! Şimdiye kadar Yemen direnişinin Kızıldeniz’de, özellikle İsrail’in Eilat Limanına bağlı gemilere yönelik saldırıları, bu limanın faaliyetlerini yaklaşık %90 oranında düşürmüş durumdadır.

Ensarullah’a bağlı birliklerden biri olan El-Vehbi Tugayları’nın komutanı Tuğgeneral Bekil el-Vehbi dün San’a’da yayımlanan devlet gazetesi es-Sevra’ya verdiği röportajda şunları söyledi: ‘Düşman Siyonist rejim ve ortaklarının önünde duran askeri seçenekler, çok acı verici olacak. Bu seçeneklerden biri, saldırıların devam etmesi halinde Babü’l-Mendeb Boğazı’nın kademeli ya da tamamen kapatılmasıdır.

Bu boğazın kapatılması yönündeki muhtemel adım, Gazze’deki soykırımı durdurmaya yönelik küresel baskı uygulama amacına hizmet edecektir. Babü’l-Mendeb’in kapatılması, Gazze halkına İsrail ve ABD’nin ablukası nedeniyle dayatılan açlık karşısında, dünyanın kendi sorumluluğunu hatırlatmada etkili araçlardan biridir. Yemen, Filistin halkına karşı savaş suçlarının ve soykırımın devam etmesi karşısında eli kolu bağlı kalmayacaktır.’

Belirtmek gerekir ki Yemen direnişinin bu yeni tehdidi, yakın zamanda Yemen Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Tuğgeneral Yahya Seri’nin de “Siyonist rejimin saldırılarını durdurmak ve Gazze’de açlık ve soykırım siyasetine karşı koymak amacıyla artan askeri seçeneklerin değerlendirildiğini” açıklamasının ardından geldi. Dikkat edilmelidir ki, Babü’l-Mendeb Boğazı, Asya, Afrika ve Avrupa arasında petrol ve mal taşımacılığı için en hassas uluslararası deniz geçitlerinden biridir ve bunun kapatılması tehdidi, bölgesel ve küresel düzeyde geniş sonuçlar doğurabilir. Bu, Yemen direnişi için en temel seçeneklerden biri olabilir.

Amerika’nın Global Security Enstitüsü’nün raporuna göre, günlük 6 milyondan fazla varil petrol bu boğazdan geçmektedir ve buradaki herhangi bir aksama, küresel enerji fiyatlarının aniden yükselmesine yol açacaktır. Ayrıca, Maersk ve Hapag Lloyd gibi büyük denizcilik şirketleri son aylarda rotalarını Babü’l-Mendeb’den Ümit Burnu’na çevirmiştir ve bu da San’a’nın caydırıcı stratejisinin somut etkisini göstermektedir. Bunun ötesinde, Londra’daki Ortadoğu Araştırmaları Merkezi, Yemen’in tehditlerinin devam etmesinin, Afrika Boynuzu bölgesindeki deniz güvenliğini ciddi biçimde tehlikeye atabileceği ve uluslararası ticaret yollarında uzun vadeli değişimlere yol açabileceği uyarısında bulundu.

“Yemenlilerin Saldırıları Bizim Caydırıcılığımızı Tehdit Ediyor”

İsrailli Orta Doğu ve Afrika uzmanı, Tel Aviv Üniversitesi Rektör Yardımcısı Eyal Zisser, İsrael Hayom gazetesinde yayımlanan makalesinde şu ifadelerde bulundu: ‘İsrail’in zaferi, Yemen’deki yedinci cepheyle ciddi biçimde karşı karşıya tamamlanmayacaktır. Yemenlilerin saldırıları artık sabahın erken saatlerindeki küçük rahatsızlıklar değil, İsrail için doğrudan ekonomik ve güvenlik sonuçları olan gerçek bir tehdide dönüşmüş durumdadır. Yemen’den fırlatılan füzeler ve insansız hava araçları, İsrail’e ağır maliyetler yüklüyor. Bunların en önemlisi, Kızıldeniz’de denizcilik faaliyetlerini aksatması ve Eilat Limanı’nı felce uğratmasıdır.

İsrail’in Yemenlilerin saldırılarını kabullenmesi de zayıflık sinyalleri gönderecek, bu da Yemenlileri saldırıları yoğunlaştırmaya teşvik edebilecektir. Hatta tehdit dairesi sadece gemiler değil, İsrail’in sivil havacılığını da kapsayacak şekilde genişleyebilecektir. Bu durum, İsrail’in caydırıcılığını uzun vadede tehdit etmektedir. Ensarullah’ı geri kalmış bir toprak parçasını yöneten ilkel bir grup olarak gösteren klişe artık doğru değil, çünkü onlar şimdi, kendilerine yönelik saldırılara rağmen etkin şekilde kullandıkları gelişmiş insansız hava araçları ve füze sistemlerine sahipler.'

Zisser, İsrail’in bu saldırılara verdiği karşılığı da eleştirerek, bunun “bölük ve zayıf” olduğunu, daha çok medya amaçlı ve moral verme amaçlı olduğunu, kesin bir sonuca ulaşmaya yarayan gerçek bir araç olmadığını söyledi.

Sonuç olarak, bugün Kızıldeniz’de, Babü’l-Mendeb Boğazı’nda ve işgal altındaki toprakların hava sahasında yaşananlar, sadece sınırlı bir çatışma veya siyasi dayanışma göstergesi değil, Batı Asya bölgesindeki güç dengelerinin değişiminin açık bir yansımasıdır.

Birkaç yıl öncesine kadar dünya medyası analizlerinde pek ciddiye alınmayan bir askeri güç, şimdi sadece İsrail’in savunma sistemlerini alarm durumuna sokmakla kalmıyor, aynı zamanda Beer Şeba ve Eilat gibi hedeflere yönelik hassas saldırılarla Tel Aviv’in güvenlik ve ekonomik planlarını sarsıyor.

Böyle bir ortamda Yemen ordusu, alışılmış kalıplardan farklı bir caydırıcılık biçimi sergilemeyi başarmıştır ve bu, asker sayısına ya da askeri harcamalara değil, operasyonel beceriye, hedef vuruşundaki hassasiyete ve ekonomik yapılara müdahale gücüne dayanmaktadır.

Bu tür caydırıcılık, kuşatma uygulayan güçlerden değil, kuşatma altındaki bir halktan doğmuştur.

Öte yandan, şu an gemilerin geçişi için dikkate alınan Afrika rotası, Batı ve Siyonist rejim için maliyetli bir seçenektir ve bu rota, direniş güçlerinin desteği ve tasarımıyla oluşturulmuş ve dayatılmıştır.

Bugün açıkça denebilir ki, Babü’l-Mendeb artık sadece bir deniz geçidi değil, bölgenin yeni jeopolitiğinde önemli bir sahneye dönüşmüştür. Burada Yemen, artık sadece Suudi Arabistan’ın kenarında kalan bir ülke değil, yeni dünya düzeninde etkili bir oyuncudur. Özellikle de işgal altındaki semaların ve uluslararası suların iradelerin ve stratejilerin rekabet alanına dönüştüğü bir dönemde.



YORUMLAR

AYHAN YAMALI 1 gün önce
KARDEŞLERİME SELAM OLSUN....

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM