Hizbullah milletvekili Ali Feyyaz, Amerikan düşünce kuruluşu Responsible Statecraft'a verdiği röportajda, mevcut koşullar altında örgütün yaklaşımının, Lübnan topraklarının bir bölümünü işgal etmeye devam eden İsrail ile durumu Lübnan devletinin ele alması yönünde olduğunu vurguladı. Ancak Lübnan'ın İsrail işgalini sona erdirmek için gerekirse güç kullanma hakkını saklı tuttuğunun da altını çizdi.
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın Direniş Yaklaşımına Bağlıyız
Feyyaz, “Hizbullah, Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın yoluna, ilkelerine ve Lübnan ve bölgedeki duruma yönelik direniş rolüne ve vizyonuna bağlıdır. Ancak Lübnan'da ve bölgede dikkate alınması gereken büyük değişimler de yaşandı ve Hizbullah bu değişimleri anlamaya ve bunlarla nasıl başa çıkacağını düşünmeye odaklanmış durumda” dedi.
Lübnan'da Direniş Hakkı Saklıdır
Hizbullah temsilcisi Feyyaz, Hizbullah Hareketi’nin sadece
siyasi bir parti olma olasılığını reddederek, "Gerçekleşen değişikliklere
rağmen Hizbullah hâlâ direniş yaklaşımını sürdürüyor ve bir yandan direniş
partisi, diğer yandan da siyasi partidir. Hizbullah direnişe bağlılığını
sürdürüyor ve Lübnan'ın Siyonist düşmanın her türlü saldırısına karşı koyma
hakkına sahip olduğuna inanıyor. Elbette gelinen aşamada, hassas koşullar ve
yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında farklı bir yaklaşım sergilememiz
gerekiyor ve bu her zaman böyle olmuştur, her aşamada direniş, koşullara göre
yaklaşımını belirliyor. Örneğin, mevcut aşamanın en önemli gelişmelerinden biri
Lübnan devletinin İsrailli düşmana karşı durumu yönetmek için öne çıkması ve
Hizbullah'ın bu rolü kabul ederek devlete İsrailli düşmana karşı durumu yönetme
fırsatı vermesidir. Bu, Hizbullah'ın artık direniş rolüne bağlı olmadığı
anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı.
Lübnan Cumhurbaşkanı Jozef Aun'un Hizbullah'ın silahları konusunu diyalog yoluyla ele alma çağrısını değerlendiren Feyyaz, şunları kaydetti: “Bu konular hakkında konuşmak için henüz çok erken. Birbiriyle iç içe geçmiş bir dizi mesele var. Bu mesele tek başına ele alınamaz, aksine bütünsel olarak ele alınmalıdır. Bunu söylediğimde, devletin Lübnan'da toprağı ve halkı savunma rolünü yerine getirebilmesini sağlamakla yakından bağlantılı olduğu anlamına geliyor.”
Lübnan'ın İşgale Karşı Her Türlü Yolu Kullanma Hakkı Var
Ali Feyyaz, İsrail'in Güney Lübnan'daki beş komuta noktasını
işgal etmesine direnişin nasıl karşılık vereceği konusunda şunları söyledi:
Bu aşamanın -1701 tedbirlerinin uygulanması aşaması-
devletin sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz ve durumu yakından takip ediyoruz.
Devlet çıkmaza girdiğinde, onu durumu değerlendirmeye, fırsatları belirlemeye
ve bölgeyi özgürleştirecek seçeneklere bakmaya çağırıyoruz. Ancak her halükarda
İsraillilerin beş noktada bulunması bizim işgal olarak gördüğümüz bir durumdur
ve bu da Lübnan'a işgal altındaki bu toprakları kurtarmak için mümkün olan tüm
araçları kullanma hakkı vermektedir. Üç liderin (cumhurbaşkanı, başbakan ve
meclis başkanı) Baabda'da (Lübnan cumhurbaşkanlığı sarayı) yaptığı toplantıda
da Lübnan'ın resmi tutumu bu şekildeydi. ... İsrailliler Lübnan topraklarında
kalacaklarını açıkladıklarında, üç lider bir araya geldi ve İsrail'in bu
bölgedeki varlığının işgal olduğunu ve Lübnan'ın bu toprakları kurtarmak için
mümkün olan tüm araçları kullanma hakkına sahip olduğunu duyuran çok önemli bir
bildiri yayınladı.
ABD Yönetimi Lübnan'a Yönelik Müdahaleci Tutum Sergiliyor
Hizbullah'ın yenildiğini ve hükümetten dışlanması
gerektiğini ifade eden ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilci
Yardımcısı Morgan Ortagus’un Lübnan tutumunu eleştiren Feyyaz, “Lübnan'ın
siyasi istikrarının dayandığı hassasiyetleri ve hassas temelleri dikkate
almamalarının yanı sıra bu tutumlar sorumsuzca ve Lübnan'ın içişlerine müdahale
niteliğindedir. Lübnan devleti üzerinde kaldırabileceğinden daha fazla baskı
oluşturmakta ve bu nedenle istikrar ve iyileşmenin sağlanmasına yardımcı olmamaktadırlar.
Hizbullah Lübnan'daki en popüler siyasi hareket ve önde
gelen bir siyasi aktördür ve bir direniş olarak geniş bir halk desteğine
sahiptir. Amerika'nın tutumu Lübnan halkının büyük bir kesiminin iradesini ve
Hizbullah'ı temsil eden ve demokratik yollarla seçilmiş bir parlamento bloğunu
görmezden gelmektedir. Dahası, bu
tutumlar Lübnan'daki duruma yönelik sorumlu bir siyasi yaklaşım olmaktan
ziyade, medya propagandasına benziyor çünkü Ortagus Hizbullah'ın hükümette temsil
edilmemesini şart koştu ancak Amerikan elçisi Baabda'da bu açıklamayı yaparken
hükümet kuruluyordu ve Hizbullah da hükümetin bir parçasıydı. Yani Hizbullah
hükümette iki bakanla temsil ediliyor.
Amerikan yönetimi tarafından ortaya konan tutumlar ve
Amerikalıların Lübnan'a yaklaşım biçimi, Lübnan'da istikrar ve güçlü bir
devletin yeniden inşasına yönelik kesin kararlılığı ifade eden Amerikan
hedefleriyle çelişmektedir. Hizbullah, hükümete ve diğer gruplara, çözüm
bekleyen meseleleri diyalog yoluyla kendi içlerinde tartışmaları çağrısında
bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Hizbullah ile ABD hükümeti arasında herhangi bir iletişim imkânı bulunmuyor.
Feyyaz sözlerine şöyle devam etti:
“Korkarız ki Amerika'nın amacı Lübnan ordusu ile Hizbullah ve destekçileri arasında bir çatışma yaşanmasıdır. Bu Lübnan için çok tehlikeli bir şey ve biz bunu istemiyoruz ve bundan kaçınmak istiyoruz. Aksine, Lübnan ordusu ile mümkün olan en iyi ilişkilerin kurulmasını istiyoruz ve orduyu destekliyoruz. Hiçbir zaman, özellikle de içinde bulunduğumuz zor ekonomik ve sosyal koşullar ışığında, hibeleri reddeden bir tutum sergilemedik. Ancak her zaman askeri kurumun bağımsızlığına ve herhangi bir yabancı gücün rehinesi olmamasına önem verdiğimizi ve dış yardımların siyasi koşullara bağlı olmaması gerektiğini vurguladık.”
ABD Hükümetiyle Doğrudan Temas Kurmayı Reddediyoruz
Ali Feyyaz, Hizbullah ile ABD arasında doğrudan temas
kurulması ihtimaline ilişkin, “Uluslararası alanda, AB ülkeleri de dahil olmak
üzere dünyadaki çok sayıda ülkeyle çok iyi ilişkilerimiz var. Ancak Amerika
Birleşik Devletleri söz konusu olduğunda, topraklarımızı işgal eden ve Filistin
halkına karşı soykırım uygulayan İsrail ile tam bir uyum içinde olması
nedeniyle, Amerikan yönetimi ile herhangi bir şekilde temas kurmayı reddeden
bir siyasi duruşumuz var. Ancak ister medya kuruluşları ister akademik kurumlar
ister aktivistler ya da entelektüeller olsun, Amerikan yönetimi ile Amerikan
toplumu arasında da bir ayrım yapıyoruz. Hizbullah ile bu taraflar arasında bu
tür gayri resmi toplantıların yapılmasında hiçbir sorun yoktur” açıklamasını
yaptı.
Hizbullah'ın ABD ile yaşadığı temel sorunun iki temel
meseleyle ilgili olduğunu belirten Feyyaz, “Birinci mesele Araplarla Siyonist
rejim arasındaki çatışma ve ABD'nin Lübnan'ın içişlerine müdahalesiyle ilgili.
İkinci mesele ise ABD'nin küresel sisteme yaklaşımıyla ilgili. ABD'nin küresel
sisteme yaklaşımı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne tamamen aykırıdır.
Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babaları tarafından
oluşturulan tüm anayasal ve insani ideallerle de çelişmektedir” dedi.
Hizbullah'ın Lübnan dışındaki silahlı faaliyetlerine ilişkin iddialara ilişkin Ali Feyyaz, “Hizbullah, ne Lübnan'da ne de Lübnan dışında hiçbir zaman şiddet içeren bir eylemde bulunmamıştır; Aslında Lübnan topraklarını İsrail işgalinden kurtarmak için çalışmaktadır” ifadesini kullandı.
Yeni Suriye Yönetiminin İsrail İşgaline Karşı Sessizliği Çok Garip
Hizbullah milletvekili, Suriye'deki gelişmeler hakkında,
"Suriye'deki yeni yönetimle ilgili olarak, biz sorun aramıyoruz ve iki
ülke arasında dengeli ilişkiler kurulması çağrısında bulunan Lübnan devletinin
duruşunu benimsiyoruz. Ancak azınlıkların korunmasının, özgürlüklere saygı
gösterilmesinin ve Suriye'de yeni bir baskıcı yönetimin olmamasının öneminin
altını çiziyoruz” diye konuştu.
Ali Feyyaz ayrıca, Suriye'deki yeni yönetimin İsrail'e yönelik tutumunu da dikkatle izliyoruz. Bu duruş kafa karıştırıcıdır ve birçok soru işaretine yol açmaktadır; zira İsrail, yeni yönetimin herhangi bir tavrı olmaksızın Suriye topraklarına sızmış ve işgal etmiştir. Bu sessizlik, hukuki ve siyasi açıdan başka hiçbir ülkede rastlayamayacağınız garip bir durum.