Hizbullah Temsilcisi: Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın Direniş Yaklaşımına Bağlıyız

GİRİŞ: 07.03.2025 14:20      GÜNCELLEME: 07.03.2025 14:20
Rasthaber -  Lübnan Parlamentosu'ndaki Hizbullah Milletvekili Ali Feyyaz, hareketin şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın direniş yaklaşımını her alanda sürdüreceğini vurgulayarak, “Lübnan hükümetine İsrail işgaline karşı koymada gücünü kanıtlama fırsatı verdik ancak direnişin hakkını hâlâ saklı tutuyoruz” dedi.

Hizbullah milletvekili Ali Feyyaz, Amerikan düşünce kuruluşu Responsible Statecraft'a verdiği röportajda, mevcut koşullar altında örgütün yaklaşımının, Lübnan topraklarının bir bölümünü işgal etmeye devam eden İsrail ile durumu Lübnan devletinin ele alması yönünde olduğunu vurguladı. Ancak Lübnan'ın İsrail işgalini sona erdirmek için gerekirse güç kullanma hakkını saklı tuttuğunun da altını çizdi.

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın Direniş Yaklaşımına Bağlıyız

Feyyaz, “Hizbullah, Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın yoluna, ilkelerine ve Lübnan ve bölgedeki duruma yönelik direniş rolüne ve vizyonuna bağlıdır. Ancak Lübnan'da ve bölgede dikkate alınması gereken büyük değişimler de yaşandı ve Hizbullah bu değişimleri anlamaya ve bunlarla nasıl başa çıkacağını düşünmeye odaklanmış durumda” dedi.

Lübnan'da Direniş Hakkı Saklıdır

Hizbullah temsilcisi Feyyaz, Hizbullah Hareketi’nin sadece siyasi bir parti olma olasılığını reddederek, "Gerçekleşen değişikliklere rağmen Hizbullah hâlâ direniş yaklaşımını sürdürüyor ve bir yandan direniş partisi, diğer yandan da siyasi partidir. Hizbullah direnişe bağlılığını sürdürüyor ve Lübnan'ın Siyonist düşmanın her türlü saldırısına karşı koyma hakkına sahip olduğuna inanıyor. Elbette gelinen aşamada, hassas koşullar ve yaşanan gelişmeler göz önüne alındığında farklı bir yaklaşım sergilememiz gerekiyor ve bu her zaman böyle olmuştur, her aşamada direniş, koşullara göre yaklaşımını belirliyor. Örneğin, mevcut aşamanın en önemli gelişmelerinden biri Lübnan devletinin İsrailli düşmana karşı durumu yönetmek için öne çıkması ve Hizbullah'ın bu rolü kabul ederek devlete İsrailli düşmana karşı durumu yönetme fırsatı vermesidir. Bu, Hizbullah'ın artık direniş rolüne bağlı olmadığı anlamına gelmiyor” ifadelerini kullandı.

Lübnan Cumhurbaşkanı Jozef Aun'un Hizbullah'ın silahları konusunu diyalog yoluyla ele alma çağrısını değerlendiren Feyyaz, şunları kaydetti: “Bu konular hakkında konuşmak için henüz çok erken. Birbiriyle iç içe geçmiş bir dizi mesele var. Bu mesele tek başına ele alınamaz, aksine bütünsel olarak ele alınmalıdır. Bunu söylediğimde, devletin Lübnan'da toprağı ve halkı savunma rolünü yerine getirebilmesini sağlamakla yakından bağlantılı olduğu anlamına geliyor.”

Lübnan'ın İşgale Karşı Her Türlü Yolu Kullanma Hakkı Var

Ali Feyyaz, İsrail'in Güney Lübnan'daki beş komuta noktasını işgal etmesine direnişin nasıl karşılık vereceği konusunda şunları söyledi:

Bu aşamanın -1701 tedbirlerinin uygulanması aşaması- devletin sorumluluğu olduğunu düşünüyoruz ve durumu yakından takip ediyoruz. Devlet çıkmaza girdiğinde, onu durumu değerlendirmeye, fırsatları belirlemeye ve bölgeyi özgürleştirecek seçeneklere bakmaya çağırıyoruz. Ancak her halükarda İsraillilerin beş noktada bulunması bizim işgal olarak gördüğümüz bir durumdur ve bu da Lübnan'a işgal altındaki bu toprakları kurtarmak için mümkün olan tüm araçları kullanma hakkı vermektedir. Üç liderin (cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanı) Baabda'da (Lübnan cumhurbaşkanlığı sarayı) yaptığı toplantıda da Lübnan'ın resmi tutumu bu şekildeydi. ... İsrailliler Lübnan topraklarında kalacaklarını açıkladıklarında, üç lider bir araya geldi ve İsrail'in bu bölgedeki varlığının işgal olduğunu ve Lübnan'ın bu toprakları kurtarmak için mümkün olan tüm araçları kullanma hakkına sahip olduğunu duyuran çok önemli bir bildiri yayınladı.

ABD Yönetimi Lübnan'a Yönelik Müdahaleci Tutum Sergiliyor

Hizbullah'ın yenildiğini ve hükümetten dışlanması gerektiğini ifade eden ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus’un Lübnan tutumunu eleştiren Feyyaz, “Lübnan'ın siyasi istikrarının dayandığı hassasiyetleri ve hassas temelleri dikkate almamalarının yanı sıra bu tutumlar sorumsuzca ve Lübnan'ın içişlerine müdahale niteliğindedir. Lübnan devleti üzerinde kaldırabileceğinden daha fazla baskı oluşturmakta ve bu nedenle istikrar ve iyileşmenin sağlanmasına yardımcı olmamaktadırlar.

Hizbullah Lübnan'daki en popüler siyasi hareket ve önde gelen bir siyasi aktördür ve bir direniş olarak geniş bir halk desteğine sahiptir. Amerika'nın tutumu Lübnan halkının büyük bir kesiminin iradesini ve Hizbullah'ı temsil eden ve demokratik yollarla seçilmiş bir parlamento bloğunu görmezden gelmektedir.  Dahası, bu tutumlar Lübnan'daki duruma yönelik sorumlu bir siyasi yaklaşım olmaktan ziyade, medya propagandasına benziyor çünkü Ortagus Hizbullah'ın hükümette temsil edilmemesini şart koştu ancak Amerikan elçisi Baabda'da bu açıklamayı yaparken hükümet kuruluyordu ve Hizbullah da hükümetin bir parçasıydı. Yani Hizbullah hükümette iki bakanla temsil ediliyor.

Amerikan yönetimi tarafından ortaya konan tutumlar ve Amerikalıların Lübnan'a yaklaşım biçimi, Lübnan'da istikrar ve güçlü bir devletin yeniden inşasına yönelik kesin kararlılığı ifade eden Amerikan hedefleriyle çelişmektedir. Hizbullah, hükümete ve diğer gruplara, çözüm bekleyen meseleleri diyalog yoluyla kendi içlerinde tartışmaları çağrısında bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

Hizbullah ile ABD hükümeti arasında herhangi bir iletişim imkânı bulunmuyor.

Feyyaz sözlerine şöyle devam etti:

“Korkarız ki Amerika'nın amacı Lübnan ordusu ile Hizbullah ve destekçileri arasında bir çatışma yaşanmasıdır. Bu Lübnan için çok tehlikeli bir şey ve biz bunu istemiyoruz ve bundan kaçınmak istiyoruz. Aksine, Lübnan ordusu ile mümkün olan en iyi ilişkilerin kurulmasını istiyoruz ve orduyu destekliyoruz. Hiçbir zaman, özellikle de içinde bulunduğumuz zor ekonomik ve sosyal koşullar ışığında, hibeleri reddeden bir tutum sergilemedik. Ancak her zaman askeri kurumun bağımsızlığına ve herhangi bir yabancı gücün rehinesi olmamasına önem verdiğimizi ve dış yardımların siyasi koşullara bağlı olmaması gerektiğini vurguladık.”

ABD Hükümetiyle Doğrudan Temas Kurmayı Reddediyoruz

Ali Feyyaz, Hizbullah ile ABD arasında doğrudan temas kurulması ihtimaline ilişkin, “Uluslararası alanda, AB ülkeleri de dahil olmak üzere dünyadaki çok sayıda ülkeyle çok iyi ilişkilerimiz var. Ancak Amerika Birleşik Devletleri söz konusu olduğunda, topraklarımızı işgal eden ve Filistin halkına karşı soykırım uygulayan İsrail ile tam bir uyum içinde olması nedeniyle, Amerikan yönetimi ile herhangi bir şekilde temas kurmayı reddeden bir siyasi duruşumuz var. Ancak ister medya kuruluşları ister akademik kurumlar ister aktivistler ya da entelektüeller olsun, Amerikan yönetimi ile Amerikan toplumu arasında da bir ayrım yapıyoruz. Hizbullah ile bu taraflar arasında bu tür gayri resmi toplantıların yapılmasında hiçbir sorun yoktur” açıklamasını yaptı.

Hizbullah'ın ABD ile yaşadığı temel sorunun iki temel meseleyle ilgili olduğunu belirten Feyyaz, “Birinci mesele Araplarla Siyonist rejim arasındaki çatışma ve ABD'nin Lübnan'ın içişlerine müdahalesiyle ilgili. İkinci mesele ise ABD'nin küresel sisteme yaklaşımıyla ilgili. ABD'nin küresel sisteme yaklaşımı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ne tamamen aykırıdır. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nin kurucu babaları tarafından oluşturulan tüm anayasal ve insani ideallerle de çelişmektedir” dedi.

Hizbullah'ın Lübnan dışındaki silahlı faaliyetlerine ilişkin iddialara ilişkin Ali Feyyaz, “Hizbullah, ne Lübnan'da ne de Lübnan dışında hiçbir zaman şiddet içeren bir eylemde bulunmamıştır; Aslında Lübnan topraklarını İsrail işgalinden kurtarmak için çalışmaktadır” ifadesini kullandı.

Yeni Suriye Yönetiminin İsrail İşgaline Karşı Sessizliği Çok Garip

Hizbullah milletvekili, Suriye'deki gelişmeler hakkında, "Suriye'deki yeni yönetimle ilgili olarak, biz sorun aramıyoruz ve iki ülke arasında dengeli ilişkiler kurulması çağrısında bulunan Lübnan devletinin duruşunu benimsiyoruz. Ancak azınlıkların korunmasının, özgürlüklere saygı gösterilmesinin ve Suriye'de yeni bir baskıcı yönetimin olmamasının öneminin altını çiziyoruz” diye konuştu.

Ali Feyyaz ayrıca, Suriye'deki yeni yönetimin İsrail'e yönelik tutumunu da dikkatle izliyoruz. Bu duruş kafa karıştırıcıdır ve birçok soru işaretine yol açmaktadır; zira İsrail, yeni yönetimin herhangi bir tavrı olmaksızın Suriye topraklarına sızmış ve işgal etmiştir. Bu sessizlik, hukuki ve siyasi açıdan başka hiçbir ülkede rastlayamayacağınız garip bir durum.


tesnim

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM