Barrack, Rusya - Ukrayna Savaşı, Gazze soykırımı ve Türkiye
- ABD ilişkileriyle ilgili soruları yanıtladı.
Ailenizin Osmanlı İmparatorluğu kontrolündeki Lübnan'dan
ABD'ye gittiğini anlatmıştınız. Köklerinize dönmek nasıl bir duygu?
Biliyorsunuz benim hikayem aslında Amerikan göçmenlerinin
hikayesi. Ama manşeti de basit; hayatımda ulaştığım tüm başarılar aslında iki
şeyin sonucu. Amerikan özgürlüğü, yani sıfırdan bir şeyler başarma becerisi ve
bu da muhteşem Osmanlı DNA'sıyla birleşince elinizde bir tür kültürel altıncı
his elde ediyorsunuz. Bu da tabi ki buraya atfetedilebilir. Çok mütevazı bir
aileden geliyorum. Bir kargo gemisinin dibinden geldiğimiz bölgeye geri dönmek,
Türkiye'de yanyana diplomatik bir konuma gelmek hayatımın en büyük fırsatı.
Bu işi kabul ettiğimde insanlar sadece saç ekimi için
olduğunu düşündüler. Başkan Trump, geçmiş başkanlardan o kadar farklı bir
görüşü var ki; tabi ki Türkiye dahil, herkes Türkiye'den büyük bir NATO
müttefiki diye bahsediyor. Ama bundan öte, Rusya - Ukrayna savaşında gördüğümüz
gibi, son derece bölgesel bir öneme sahip.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump çok iyi bir ilişki içinde.
Rusya - Ukrayna görüşmeleri... Bugün herkesin dikkati
İstanbul'da. Dün çok büyük bir drone saldırısı oldu. Biliyoruz ki, bu
bazılarına göre bu Rusya'nın Pearl Harbor'ı olduğu söyleniyor. Bu konuda
iyimser misiniz?
Evet, bence Türkiye'nin kilit bir rol oynadığını
düşünüyorum. Tüm bu anlamsız savaşlar hepimiz için bir felaket. Türkiye'nin,
hem Rusya hem Ukrayna ile geleneksel bir işbirliği var. Bu da diyalogda önemli
bir diyalog kurmanızı sağlıyor.
Başkan Trump, Putin'e baskı yapmaya çalıştı son
açıklamalarının istediği gibi sonuçlanmadığını görüyoruz. Türkiye dörtlü bir
toplantı önermişti ve Rusya liderinin Zelenski ile anlaşmak istemediğini,
Başkan Trump ile anlaşmak istediğini görüyoruz. Peki Trump buna nasıl bakıyor?
Tabi Başkan Trump adına konuşamam. Ancak tabi ki toplantıda
alınan kararların etkili ve güvenlik garantili olduğu anlamlı bir toplantı
olması gerekiyor. Türkiye, tüm ilgili taraflar için, mantıklı bir çözüm üretmek
için ihtiyaç duyduğumuz birkaç konuyu daraltmada yardımcı olabilir.
Artık Başkan Trump sabrının sonuna geldi, o çok sabırlı biri
diyemezsiniz. Türkiye'nin şu anda müdahale edip ve operasyonel sorunları
ortadan kaldırmasıyla liderler arasında zirve noktasında en tepede bir görüşme
olabilir. Ve bu konuyu herkes için çözebiliriz diye düşünüyorum.
ABD, nasıl bir Suriye politikasına sahip olmak istiyor?
Suriye'den çekilecek misiniz? Çünkü Trump'ın böyle açıklamaları da mevcut.
Tabi sizi temin edebileceğim şey şu, bugünkü Suriye
politikamız son 100 yıldaki Suriye politikasına yakın olmayacak, çünkü bunların
hiçbiri işe yaramadı.
ABD, SDG'ye verdiği desteği ne zaman açıklasa DEAŞ ile
mücadele deniyor. Sizce ABD ne zaman "tamam YPG'ye ihtiyacımız yok"
diyecek? Böyle bir gün gelecek mi?
Bence bahsettiğiniz sonuç aynı şekilde bu sonuç değil. Çünkü
SDG bir müttefik. SDG'ye verilen bir müttefiğe verilen bir destek. Kongremiz
için çok önemli bir faktör. Onları yeni bir Suriye hükümetine entegrasyonuna
yönlendirmek çok ama çok önemli. Herkesin beklentilerinde makul olması
gerekiyor.
Başkan Trump, Başkan Erdoğan inanılmaz bir şey yaptı. Bu
yeni rejime şans vereceğini söyledi. Hiç kimse bunu tahmin etmemişti. Tabi ki,
bizim askeri üslerimizin azalması da önemli. 8 üsten, sonunda bire düşecek.
Suriye bölgesinde İsrail ve Türkiye arasında büyük bir
gerginlik var. ABD bu konuda ne yapabilir? Her iki tarafla da görüşüyor
musunuz? Çünkü çatışmayı önleme mekanizmasının kurulduğunu biliyoruz ama nasıl
gittiğini bilmiyoruz…
Öncelikle Türkiye İsrail’i tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
Yani dini bir çekişme olduğu, tamamen gerçek dışıdır. Dini bir çekişme yoktur.
Geriye dönelim; 48’ye, 67’ye, 6 Gün Savaşı’na, Ürdün Nehri’ne, Golan
Tepeleri’ne geri dönelim. Golan Tepeleri, suyla ilgilidir aslında, güvenlikle
ilgilidir. Her iki tarafta da güven eksikliği ile ilgilidir. Dürziler için de
aynı şey geçerlidir. Dürziler de Suriyelidir. Dolayısıyla Türkiye ile İsrail
arasındaki diyalog, YPG ile Türkiye arasındaki diyalog ile aynı zamana denk
geliyor ve Türkiye burada çok kritik, anahtar bir unsur. Bölge dünyasının geri
kalanını İsrail’in toprak gaspı istemediğine ve Suriye’yi almaya çalışmadığına
ikna edecek kilit bir unsur… Türkiye’nin de zaten Suriye topraklarında gözü
yok.
Herkes için bir tuvaliniz var, yeni bir ticari alan olarak
önümüzde bir tuval var. Burada Türk şirketleri, Körfez’den gelen para,
İsrail’den gelen yaratıcılık, yani mümkünse yeni bir aşiret dışı deneyim de
işbirliği yapabilir. Bence tüm bu sınırlar Sykes-Picot’ya kadar gidiyor, San
Remo Anlaşması’na kadar gidiyor, tüm başarısız sınırlara kadar gidiyor. Sadece
yeniden atama ve anlaşmaya varma zamanı. Lübnan’da da durum aynı. Lübnan’daki
gidişat da aynı olacaktır. Hizbullah geri planda kaldı, Hamas geri planda
kalmalı, İran ise bambaşka bir soru tabii ki.
Çok zor bir bölgede, çok zor bir posta kodunda yaşıyoruz ama
Türkiye inanılmaz bir şekilde başa çıkıyor. Yunanistan’ımız var, Kıbrıs’ımız
var, İran var, Rusya var, Ukrayna, Ermenistan, Azerbaycan var, Mısır’ımız var,
Körfez’imiz var, Rusya’mız ve Çin’imiz var. Şaşırtıcı bir şekilde tüm bunların
arasında yol alıyor. Ancak gelecek, bölgesel saygınlıktır, yani sadece bir NATO
müttefiki olarak değil. Bence Türkiye’yi öfkelendiren şeylerden biri Avrupa
Birliği. Değerli savunma müttefikinin AB’ye kabul edilmemesi son derece saçma
Gazze’de uzun zamandır gördüğümüz şey, Hamas’ın
saldırısının ardından İsrail’in Gazze’ye orantısız bir tepkisi ve yaşanan bir
dehşet ve vahşet. Ancak ABD’nin İsrail’e koşulsuz bir desteği var. Peki, bu
sorunu nasıl çözeceksiniz? ABD, iki devletli çözüme katılıyor mu? Trump ve
Trump yönetimi iki devletli çözüme onay veriyor mu ya da hangi noktadalar?
Tabii yönetim adına konuşamam ama ABD halkı adına
konuşabilirim diye düşünüyorum. Gazze’de anlamsız bir katliam var ve bu, herkes
için dehşet verici. Hamas’ın tabii ki yaptıkları yüzünden yeryüzünde var olma
amaçları gerçekten yok ama Filistinliler Hamas ile aynı şey değil. Bu ikisini
ayırmak, bunu nasıl sonlandıracağımız sürecinde karmaşık oldu. Ve Steve
Witkoff, Başkan Trump gibi parçaları bir araya getirme ve sonuca ulaşma
çabalarında harika bir iş çıkarıyor. Bu tabii ki neredeyse 100 yıldır devam
eden bir sorun. Tabii ki bunu tek bir çözüme getirmek zaman alıyor ve çok fazla
cinayet işleniyor. Bu da tüm dünya için dehşet verici. Yani, size katılıyorum,
bu sorunu çözmeden bölgenin farklı parçalarına yara bandı yapıştırıp çözmeyi
deneyemezsiniz. Bence Başkan’ın niyeti tüm bunları çok yakın bir gelecekte
çözmek. Buna iki devletli çözüm veya kalıcı çözüm diyebiliriz.
Bölgedeki herkesin, İsrail dahil, yeni bir ilişki türü
konusunda anlaşması gerekiyor. Bu sürecin devam ettiğini düşünüyorum ama bu
süreçler gerçekten zor. Rusya ve Ukrayna gibi… Bunu çözmek için Türkiye’de
anlamlı bir diyalog yürütüyoruz dedik, bir gece öncesinde muazzam bir saldırı
oldu. Bu, birilerinin taktiği. Buna bakıp belki “Bu, Ukrayna’nın dünya
sahnesinde faydasına mıydı?” diyebilirsiniz. Belki de Ukrayna için, kendi halkı
için faydalıydı. Belki de Zelenski bu sorunun bir kısmını çözmeye çalıştığı,
kendi halkının zayıflık gibi görünen şeylerden dolayı üzülmesini istemediği
için onlar için faydalıydı - Ki zayıf da değiller, harika bir iş çıkardılar.
Bence benim Başkan’ımın yaptığı şey şu: Her yerde anlamsız
ölümleri sonlandırmak istemiyorsanız bize uzun süre güvenmeyin diyor çünkü
Amerika artık küreselci olmayacak, neocon düşüncesinde değil; barış, refah ve
anlayış istiyoruz.
Türkiye ve ABD arasındaki ilişkileri nasıl tanımladığınızı
anlamak istiyorum. Çünkü Senato’daki ifadeniz sırasında tekrar Türkiye'nin
“değerli bir NATO müttefiki” olduğunu söylediniz ancak tabii ki eskiden
stratejik müttefik konumundaydık. Uzun zamandır ABD yönetiminden iki ülkenin
stratejik müttefikler olduğunu duymadık. Bunu nasıl tanımlarsınız? Tabii pek
çok sorunumuz var… CAATSA mesela, F-35 programı gibi, aynı şekilde S-400 gibi
sorunlarımız var... S-400’lerin kullanılması konusunda bir formül olacak mı?
Tabii ki S-400 de karmaşık bir problem. Evet, doğru… Türkiye
bir Rus jetini düşürdü 2015’te; 2016’da Erdoğan karşıtı bir darbe girişimi oldu
ve hava savunma füzelerine ihtiyacı oldu. O dönemde Patriot füzeleri satın
almak istiyordu. Kongre ona Patriot füzeleri konusunda sıkıntı yaşattı. Kendi
müdahalesi için Rusya’ya yöneldi. Bu, tabii ki herkeste bir kafa karışıklığına
yol açtı. Çünkü NATO’nun Rusya’dan koruması gerekirken asla S-400’leri
kullanmadı, kutudan bile çıkarmadı.