İsrailli esirlerin geri dönmesi için Gazze'ye saldırıların
durdurulması çağrısı yapan bildiriyi imzalayan emekli büyükelçilerden Alon
Liel, Gazze'deki katliamlardan dolayı "imajı zedelenen" İsrail ve
Yahudi toplumunun ileride hukuki ve siyasi sorunlar yaşayacağını belirtti.
İsrail'in ateşkesi bozarak Gazze Şeridi'ne saldırılarını
yeniden başlatmasının birinci ayı dolarken, Başbakan Binyamin Netanyahu'ya
karşı iç kamuoyunda "esirleri kurtarmak için savaşı durdur" baskıları
artıyor.
ABD, Katar ve Mısır'ın arabuluculuğuyla 19 Ocak'ta yürürlüğe
giren Gazze'de ateşkes ve esir takası anlaşmasının 3 aşamadan oluşması, ikinci
aşama müzakerelerinin ise birinci aşamanın 16. günü başlaması ve müzakereler
devam ederken ateşkesin sürdürülmesi gerekiyordu.
Anlaşmanın yürürlüğe girdiği 19 Ocak'tan itibaren koalisyon
ortağı aşırı sağcıların baskısının da etkisiyle Netanyahu, ülkesinin
anlaşmadaki yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddederek önce ikinci aşama
müzakerelerinin başlamasına izin vermedi, ardından birinci aşamasının sona
erdiği 2 Mart'ta Gazze'ye insani yardım girişini durdurdu ve 18 Mart'ta ise
yoğun saldırıları yeniden başlattı.
İsrail ordusunun, saldırılarını tekrar başlatmasının
ardından Gazze Şeridi'nde çoğunluğu yaşlı, kadın ve çocuk olmak üzere 1700'e
yakın Filistinli hayatını kaybetti, yaklaşık 4 bin 500 kişi yaralandı. Böylece
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten sonra Gazze'ye düzenlediği saldırılarda yaşamını
yitirenlerin sayısı 51 bini aşarken, yaralılar da 117 bine yaklaştı.
İnsani yardım girişinin engellenmesiyle büyük bir insanlık
krizinin yaşandığı Gazze Şeridi'nde, bir yandan sözde "güvenli bölge"
oluşturmak için Filistinlileri bulundukları yerlerden süren İsrail, kara
işgalini genişletiyor, diğer yandan "gönüllü göç" adı altında
Filistinlilerin başka ülkelere sürgünü için çalışmalar yapıyor.
Gazze'de bunlar yaşanırken İsrail'de, yoğun bir şekilde
sürdürülen saldırıların İsrailli esirlere zarar vereceğini ve Netanyahu'nun
saldırıları, "siyasi ve kişisel çıkarları için" kullandığını
düşünenlerin hükümete karşı tepkisi sürüyor.
İsrail Hava Kuvvetleri mensubu yaklaşık bin pilot ve yedek
askerin, esirlerin geri döndürülmesi için Gazze'ye saldırıların durdurulması
talebiyle "savaşı durdurmak pahasına" ibaresinin altını çizerek
başlattıkları bildiriye yeni açıklamalarla destek her geçen gün artıyor.
Donanma, zırhlı birlikler, askeri istihbarat, askeri
doktorlar, Mossad, akademisyenler, emekli Dışişleri Bakanlığı mensupları,
öğretmenler, veliler ve toplumun diğer kesimlerinden de destek alan bildirilere
imza atanların sayısı 122 bini aştı.
Hava kuvvetlerinin başlattığı esirlerin geri getirilmesi
için Gazze'ye saldırıların durmasını talep eden bildiriye destek veren 110
emekli büyükelçiden biri ola İsrail'in eski Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı
ve Dışişleri Bakanlığı Sekreteri Alon Liel, Gazze'ye yönelik saldırıları ve
hükümete karşı imzalanan bildiriler ile İsrail toplumunun tutumunu AA
muhabirine değerlendirdi.
Liel, saldırıların bir an önce durması gerektiğini
belirterek "Savaşı durdurmak pahasına da olsa öncelikle 59 esiri geri
getirmeliyiz." dedi.
Esirler konusunun İsrail toplumunu ikiye böldüğünü kaydeden
Liel, bir kesimin "esirleri geri getirmek", diğer kesimin ise
"Hamas'ı bitirmek" fikrini hararetle savunduğuna dikkati çekerek,
bildiriyi imzalayanların "savaşı durdurmak pahasına" ifadesini
hükümetin pozisyonuna saygı gösterdikleri ve esirlerin geri dönmesini öncelikli
gördükleri için kullandıklarını aktardı.
Yayımlanan bildirilerin bir baskı unsuru olmasına karşın
Netanyahu'yu doğrudan etkilemeyeceğini savunan Liel, asıl baskının ise ordudan
geldiğine ve yedek askerlerin artık savaşa gitmek istemediğine, şu sözlerle
işaret etti:
"Asıl baskı ordudan geliyor. Bunun şu anda sorun
olmayacağını düşünsem de böyle devam eder ve daha fazla insan askere gitmeyi
reddederse büyük bir sorun olabilir. Çünkü ordu diyor ki yeterli askerimiz yok.
Ultra Ortodokslar askere gitmiyor. Her zaman nüfusun laik kesimine güveniyorlar
ve laik kesim, savaşı desteklemiyor, yorgun. Bu da orduyu etkileyebilir ve ordu
Netanyahu'ya baskı yapabilir."
Emekli Büyükelçi Liel, İsraillilerin hala "7 Ekim
şokunu" atlatamadığını ve bu nedenle sadece kendi acılarını gördüklerini
kaydetti.
Medyada sürekli "bizim esirlerimiz, bizim askerlerimiz,
bizim acılarımız" retoriğinin işlendiğini belirten Liel, İsraillilerin
kendilerine odaklandıkları için Gazze'de yaşananları görmediği eleştirisinde
bulundu.
Liel, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi başta
olmak üzere Lübnan, Suriye ve Yemen'de yaptığı saldırıların İsrail ve dünya
genelinde Yahudi toplumunun geleceğine olumsuz etki edeceğini şu sözlerle
vurguladı:
"Ben olaya tarihi bir perspektiften bakmaya
çalışıyorum. 5 yıl ya da 10 yıl sonra, dünya bu savaşa baktığında, neden
olduğumuz kayıp sayısı, hasar ve acı miktarı ile İsrail'in nesiller boyu
sürecek bir sorunu olacak. Sadece İsrail'in değil, Yahudi toplumunun da...
Çünkü kayıpların miktarı çok büyük ve hala da artıyor. Gazze'de öldürülen 51
bin kişiye, diğer yerlerde öldürülen yaklaşık 10 bin kişiyi de eklememiz
gerekiyor. Dolayısıyla bu, İsrail'in nesiller boyunca omuzlarında taşımak
zorunda kalacağı bir hesap olacak. İsrailliler, 'saldırıya uğradık, öldürüldük,
tecavüze uğradık, ne istersek yapmaya hakkımız var' dediler. Ama dünya bunu
böyle görmüyor. Gelecekte insanlar bu savaşın sonucuna baktığında büyük
sorunlarımız, belki hukuki sorunlarımız, imajımızla ilgili sorunlarımız ve
siyasi sorunlarımız olacak."
Hükümetin Gazze Şeridi'ne yönelik saldırıların İsrail'in
güvenliği için yapıldığı iddiasıyla ilgili Liel, "Şu aşamada savaşın
İsrail'in güvenliği ile hiçbir ilgisi yok, hatta bize zarar verdiğini
düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Liel, Gazze'de gerçek bir savaşın yaşanmadığını ve tek
taraflı bir İsrail saldırısının olduğunu belirterek ABD Başkanı Donald Trump'ın
göreve gelmesinin İsrail'in uluslararası pozisyonunu iyileştirdiği, Joe Biden
döneminde İsrail'e tavır alan çok sayıda ülkenin Trump'ı karşısına almamak için
tepki göstermekten kaçındığını da kaydetti.
Netanyahu'nun 120 sandalyeli Knesset'te 68 milletvekilinden
oluşan milliyetçi ve dindar bir koalisyona sahip olduğunu hatırlatan Liel,
Başbakan'ın bu koalisyonu koruduğu müddetçe kendisini "güvende"
hissettiğini söyledi.
Liel, koalisyondaki Dini Siyonizm Partisi lideri Bezalel
Smotrich ile Yahudi Gücü Partisi lideri Itamar Ben-Gvir'in Gazze'ye
saldırıların durmasına karşı olduğunu ve Ben-Gvir'in 19 Ocak'taki ateşkes
yürürlüğe girdiğinde istifa edip saldırılar tekrar başladığında geri döndüğünü
hatırlatarak şu yorumu yaptı:
"Netanyahu'nun felç olduğunu düşünüyorum. Çünkü savaşı durduracak olursa koalisyonu sona erdirmek zorunda kalabilir. Belki de seçimleri ilan eder. Bu riski almak istemiyor."