‘İran’ın Uranyum Zenginleştirmesi Kabul Edilmelidir’

GİRİŞ: 26.05.2025 21:31      GÜNCELLEME: 26.05.2025 21:31
Rasthaber -  İran’a yönelik yaptırımların mimarlarından biri olarak anılan eski ABD’li yetkili Richard Nephew, Donald Trump yönetiminin İran’ın uranyum zenginleştirmesini kabul etmekten başka seçeneği olmadığını itiraf etti.

Nephew, Amerika’nın İran tarafından yürütülen uranyum zenginleştirme faaliyetlerini kabul etmesi ve İran’la bir anlaşma sağlamak için “altın fırsat”tan yararlanması gerektiğine inanıyor.

İran’a yönelik yaptırımların mimarı, “İran ile iyi bir anlaşma mümkün mü?” başlıklı kapsamlı bir yazıyı Foreign Affairs dergisinde yayımladı.

Nephew yazısında, “Düşmanca geçmişe rağmen, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünden bu yana Tahran ve Washington karşılıklı ve sürekli bir anlaşma ilgisi göstermiştir. Birkaç tur görüşme boyunca iki taraf olası çerçeveleri bile belirledi. Her iki tarafın da bir anlaşma yapma konusunda açık motivasyonları var.” dedi.

Eski ABD’li yetkiliye şöyle dedi: “Trump yönetimi Orta Doğu’ya bir miktar stratejik istikrar geri getirmek istiyor ve Trump kişisel olarak kendisini bir anlaşma yapıcı olarak göstermeye yatırım yapıyor. ABD yaptırımlarının baskısı altındaki İran ise, birçok vekil gücünün zayıflamasının ardından, ekonomik rahatlama ve düşmanlıkların sona ermesini istiyor.”

Nephew şöyle diyor: “Ancak Trump, nükleer meseleyi hızlıca çözmek istediğini ve bir anlaşmanın yakın olduğunu söylese de iki taraf arasındaki temel uzun vadeli anlaşmazlıklar süreci muhtemelen sekteye uğratacaktır. ABD’nin İran’ın zenginleştirme programı ve vekil gruplara mali destek konusundaki endişeleri hâlâ bir anlaşmazlık noktası olacak. Ayrıca İran’ın nükleer programını azaltma konusundaki isteksizliği ve Trump’ın önceki anlaşmayı ihlal etmesinden kaynaklanan herhangi bir yeni anlaşmanın sürdürülebilirliğine dair şüpheleri de diğer anlaşmazlık konuları olarak kalacaktır.”

İran'a yönelik yaptırımların mimarı eski ABD’li yetkili Richard Nephew tarafından kaleme alınan yazısının diğer önemli kısımları şöyle:

“İran’ın, kırmızı çizgilerini aşmadan ABD için yeterince anlamlı bir nükleer anlaşma sağlamak adına yeterli taviz vermesi zor olacaktır. ABD’nin lehine şartlar içeren bir anlaşma dahi riskler taşır ve her iki tarafın da hoş olmayan tavizler vermesini gerektirir.

İran’ın beyan edilmiş ya da edilmemiş nükleer tesislerine kapsamlı denetim uygulanmasını ve uranyum zenginleştirmesinin bazı yaptırımların kaldırılması karşılığında sınırlandırılmasını içeren bir anlaşma, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP - JCPOA) faydalarını tekrar sağlayabilir. Bu tür bir anlaşma dikkatlice müzakere edilirse ve sonuçlarını gösterecek yeterli zaman verilirse, ABD’nin önceki anlaşmadan çekilmesiyle oluşan zararların bir kısmını telafi edebilir, kısa vadeli bir krizi önleyebilir ve gelecekteki bölgesel istikrar için bir temel oluşturabilir.

Bu anlaşmanın birçok eleştirmeni vardı. Özellikle Cumhuriyetçi Parti'deki aşırılar, bu anlaşmanın İran’ın nükleer ilerlemesini geriletemediğini ve sabırlı bir İran’ın hâlâ nükleer bomba elde edebileceğini savunuyordu. Onlar, Washington’un nükleer krizle, İran ekonomisi hâlâ ABD öncülüğündeki yaptırımlarla sarsılırken yüzleşmesinin, yaptırımlar hafifledikten sonraya bırakılmasından daha iyi olduğunu söylüyordu.

Başkan Joe Biden, görev süresi boyunca JCPOA’ya dönmek için müzakere etmeye çalıştı, ancak İran liderleri Trump’ın yeniden seçilmesi korkusuyla Biden’ın kalıcı bir anlaşma sağlayabileceğine güvenmediler. ABD ile İran arasındaki görüşmeler başarısız olunca, Biden yönetimi tamamen yeni bir anlaşma arayışına girmedi ve bunun yerine gerilimin tırmanmasını önlemeyi tercih etti. Her iki ABD yönetiminin de 2015 anlaşmasına bir alternatif sunamaması artık daha da belirgin hale gelmiştir.

Neyse ki, JCPOA’nın bazı unsurları hâlâ yeni bir anlaşmada kullanılabilir. Bunların en önemlisi, ilk anlaşmanın şeffaflık araçlarıdır. Her ne kadar diplomatik ve kamuoyundaki tartışmalar büyük ölçüde İran’ın zenginleştirme programının geleceğine odaklansa da, uluslararası denetimler – en son teknikler ve ekipmanlarla yapılacak denetimler – herhangi bir anlaşmanın merkezinde yer almalıdır. İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (UAEA) nükleer programının barışçıl mı yoksa silah üretimine mi yönelik olduğunu değerlendirebilmesi için gerekli erişimi vermelidir. Gelişmiş denetimler ve şeffaflık olmadan hiçbir anlaşma sürdürülebilir olamaz."

Nephew yazısında şu ifadelere yer verdi: “Bazı değişikliklerin kabul edilmesi İran için kolay olmalıdır. Nükleer anlaşma kapsamında İran, silah yapımında kullanılabilir plütonyum üretebilen reaktörünü değiştirerek kısa vadeli bomba seçeneğine son vermeyi ve kullanılmış yakıtı yeniden işlememeyi kabul etmişti.

Ancak diğer değişikliklerin, özellikle İran’ın uranyum zenginleştirme programına ilişkin olanların kabul edilmesi Tahran için daha zor olacaktır. Bir ölçüde, İran’ın 2018’den bu yana kaydettiği nükleer ilerleme, Nükleer Anlaşma’daki bazı sınırlamaları ortadan kaldırdı. O görüşmelerde, ABD İran’ın birinci nesil santrifüjleriyle ilgileniyordu… 2015 yılında santrifüj Ar-Ge’sinin sınırlandırılması, ABD için önemli bir zaferdi; ancak bugün İran, daha az sayıda santrifüjle çok daha fazla şey yapabilir."

Bu açıklama, Seyyid Abbas Arakçi ve yürütülen dolaylı nükleer müzakerelerde sorumlu diğer yetkililerin, her koşulda ülke içinde uranyum zenginleştirmenin devam edeceğini defalarca dile getirdikleri bir ortamda yapılmıştır.

Nephew, ABD hükümet yetkililerinin İran’daki uranyum zenginleştirme konusundaki açıklamalarını reddederek şunları yazdı: “Trump yönetimi, ülkelerin neden uranyum zenginleştirdiği konusunu sürekli yanlış anladı. Birçok ülke bunu silah programları için değil, enerji üretimi için yapıyor.”

Nephew şu iddiada bulundu: “İran, tüm baskılara, tehditlere ve ABD ile ortaklarının diplomatik yalvarışlarına rağmen uzun süredir zenginleştirme programını sona erdirmeyeceğini vurguluyor ve bu alana siyasi, ekonomik ve sosyal olarak çok fazla yatırım yaptığını iddia ediyor. Ayrıca, zenginleştirilmiş uranyum, Tahran gelecekte nükleer silah seçeneğini elinde tutmak isterse en iyi seçeneği sunuyor.”

Ona göre, “Sonuçta Washington, belli bir riski kabul etmek zorunda kalabilir. Uranyum zenginleştirme konusunda bir anlaşmaya varmak hem Trump yönetimi hem de Tahran için hayati bir hedef olmaya devam edecek: ABD, İran’ın belirli ölçüde zenginleştirme yapmasına izin verirken daha fazla kısıtlama uygulayabilir; İran da bu kısıtlamaları, düşmanına tamamen boyun eğmiş gibi görünmeden kabul edebilir.”

Nephew, “İran, yaptırımların önemli ölçüde kaldırılmasından büyük kazanç sağlayacaktır. Yaptırımların azaltılması, İran’ın üretim kapasitesini artırır ve ülkeyi krizden çıkarmak için gerekli olan dış yatırım ve teknolojilere kapı açar.” dedi.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM