Rasthaber - İbranice yayın yapan bir kanal, Tahrir el-Şam terör örgütü lideri ve Suriye'nin geçici cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Ebu Muhammed el-Colani'nin Azerbaycan’da Siyonist yetkililerle en az bir toplantıya katıldığını ifşa etti.
Dün yine bu gazetede Suriye’yi yöneten teröristlerin lideri Ebu Muhammed el-Colani'nin Bakü’ye yaptığı ziyaretle ilgili olarak şu ifadeler yer aldı: 'Görünürde sıradan olan bu sahte Suriye yöneticilerinin hareketleri, perde arkasında birtakım tehlikelerin habercisi olabilir.
Colani’nin bu bölge turunun amacı belli değil; ancak şunu hatırlatmak gerekir ki Azerbaycan, son yıllarda apartheid İsrail rejiminin nüfuz alanı hâline gelmiştir.'
Çok geçmeden bu hatırlatmanın neden faydasız olmadığı ortaya çıktı!
Dün gelen habere göre Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Bakü'de Ebu Muhammed el-Colani ile yaptığı görüşmede Azerbaycan gazının yakın gelecekte Suriye'ye ihraç edileceğini söyledi. Ancak anlaşılan o ki, bu olay görüşmenin asıl konusu değilmiş. Aşağıda okuyacağınız satırlarda bu durumun nedeni ortaya çıkacaktır.
ISNA’nın I-24 kanalına dayandırdığı habere göre, Ahmed Şara (Ebu Muhammed el-Colani), Azerbaycan'da en az bir toplantıya Siyonist yetkililerle birlikte katılmıştır. Her ne kadar Şam’daki bazı kaynaklar onun bu toplantıya katıldığını inkâr etse de, Ahmed Şara’ya yakın bir Suriyeli kaynak bu İbranice medya kuruluşuna şunları söyledi: 'Bu toplantı, taraflar arasında gerçekleşen iki veya üç toplantının bir parçasıydı. Toplantılarda Suriye Dışişleri Bakanı Esad el-Şabani ile İsrail ile güvenlik toplantılarını koordine eden Suriye hükümeti temsilcisi Ahmed el-Delati de hazır bulundu.
İsrail heyetinde ise güvenlik ve askeri yetkililerin yanı sıra İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun özel temsilcisi de bulunuyordu. Bu görüşmelerin amacının, işgalcilerle Suriye arasında imzalanması planlanan güvenlik anlaşmasının ayrıntılarını görüşmek ve ayrıca İran, Hizbullah, Filistinli gruplar ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin geleceğiyle ilgili konuları değerlendirmek olduğu ifade edildi. Ayrıca bu görüşmede, İsrail’in Şam’da diplomatik bir yere sahip olmayan bir koordinasyon ofisi açma olasılığı da değerlendirildi.
Apartheid Rejimine Yalakalık
Yeni Suriye yetkilileri, Suriye’deki Filistinliler için kullanılan “Suriyeli” ifadesini kaldırmış ve bunun yerine “Filistinli ikamet eden” terimini kullanmaya başlamışlardır. Bu Filistinliler artık resmi kayıtlarda “yabancı” olarak kabul edilmekte, doğdukları yer olan Suriye ile olan coğrafi bağları belgelerden silinmektedir. Bu adımın gerekçesiyle ilgili çok sayıda soru gündeme gelmiştir.
Bu hamle, Suriye hükümeti ile Siyonist rejim arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik çeşitli tarafların, özellikle ABD’nin merkezî rol oynadığı arabuluculuk çabalarıyla eşzamanlı olarak yürütülmektedir.
El-Akhbar gazetesinin raporuna göre, yayımlanan yeni belgelerde yapılan değişiklikler arasında,
"Filistinli-Suriyeli" ifadesi kaldırılması,
Bunun yerine “Filistinli ikamet eden” ifadesi kullanılması,
Kişinin doğduğu Suriye vilayetinin adı yerine “yabancı” ibaresi eklenmesi yer almaktadır.
Bu değişiklikler, Suriye’de doğmuş olan Filistinliler için yeni bir yasal tanım ortaya koymaktadır. Bu kişiler, önceden Suriye vatandaşlığı verilmeden, Suriyeli vatandaşlarla eşit şekilde iş, eğitim, sağlık ve diğer hizmetlerden yararlanabiliyordu.
Suriye, Bir Tampon Bölgeye Dönüşüyor
Bir diğer haber ise Siyonist rejimin yedek subaylarından Jackues Neriah'ın İsrail'in Kanal 12 televizyonuna yaptığı açıklamalar. Bu subay, Siyonist rejimin bu TV kanalına şunları söyledi: 'Suriye ile müzakereler yürütülüyor. Görünen o ki ya savaşa girmemek ya da yeni bir güvenlik anlaşması arasında bir seçim yapılması gerekiyor. Tzachi Hanegbi'nin (İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı) bu müzakerelerde İsrail tarafını ve geçici Suriye hükümetinin Savunma Bakanı “Merhaf Ebu Kasra'” da Suriye tarafını temsil ediyor.' İsrail Suriye ile anlaşmaya büyük önem vermektedir. Aynı zamanda Siyinist rejimin başbakanının eski danışmanlarından da olan bu subay şu iddialarda bulundu: 'İsrail, mevcut Suriye yönetiminin İran’a karşı olan düşmanca tutumu sayesinde, doğrudan müdahale olmaksızın sınırlarını İran’dan uzak tutmayı başarmıştır. Şu anda İsrail’in sınırları fiilen Irak sınırına dayanmış durumdadır. Çünkü Suriye, İsrail ile İran arasında bir tampon bölgeye dönüşmüştür. Bu, tüm bölgesel denklemi değiştirmektedir.'
Şebaa'dan Kuneytra’ya Kadar Güvenlik Kuşağı
Güney Suriye'deki yerel kaynaklar, Siyonist rejimin Suriye ve Lübnan sınırlarında etkisini artırmak için Şebaa'dan Kuneytra'ya kadar uzanan bir güvenlik kuşağı oluşturma planı hazırladığını ve bunun gerginlikleri arttiracağını bildirdi.
IRNA'nın haberine göre, yerel kaynaklar, Siyonist rejimin, Suriye, Lübnan ve işgal altındaki Filistin’in üçlü sınır bölgesinde bir tampon bölge oluşturmayı hedeflediğini bildirdi. Yerel kaynaklara göre, bu adım, Lübnan veya Suriye topraklarından gelebilecek olası saldırıları engellemek amacıyla bir güvenlik kuşağı oluşturmaya yöneliktir. Aynı zamanda, işgalci Siyonist güçlerin Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalında yer alan iki köye sızdığına dair bilgiler gelmektedir.Pazar sabahı yerel kaynaklar, işgalci İsrail askerlerinin Ayn Zivan ve Suvayse köylerine girdiklerini duyurdu.
El-Meyadin haber sitesine göre, İsrailli işgalciler Ayn Zivan köyüne girince silah sesleri duyulmaya başlandı. İki gün önce de bazı Suriye kaynakları, işgalci İsrail güçlerinin kasıtlı olarak Kuneytra’nın güney kırsalındaki "Refid" köyünün batısındaki tarım arazilerini ateşe verdiğini bildirmişti.
Bu yangın büyük bir alana yayılmış, onlarca dönüm tarım arazisi zarar görmüş ve bölgeye yakın bir yerde bir mayının patlamasına yol açmıştır.
Şunu belirtmek gerekir ki, Suriye’deki bazı kendini yönetici ilan eden yetkililerin İsrail rejimiyle özellikle Bakü’de yaptığı gayriresmî görüşmeler, geleneksel bölgesel iletişim modellerinin aşıldığı, gizli diplomasinin yaygınlaştığına dair açık bir göstergedir. Bu gelişmeler, İsrail ile geniş ilişkileri sayesinde Azerbaycan’ın, kötü şöhretli aktörler arasında kirli pazarlıkların yürütüldüğü bir platform hâline geldiği bir ortamda yaşanmaktadır.
Görüşmelerin kapsamı, Gazze’nin geleceğinden Şam’da koordinasyon ofislerinin açılmasına kadar uzanmaktadır. Daha açık bir ifadeyle:
Aliyev, bir tekfirci terörist rejim ile bir apartheid terör rejimi arasında bir dellal haline gelmiştir. Aynı zamanda, Suriye’de yaşayan Filistinlilerin kimlik belgelerinde “Suriye” ibaresinin kaldırılması gibi bazı hukuki değişiklikler, sadece idari bir düzeltme değil, bu topluluğun Suriye ulusal dokusuyla olan tarihî ve sosyal bağlarının koparılmasına yönelik bir çabanın göstergesidir. Bu durum aynı zamanda, Suriye’nin Filistin meselesindeki konumunu yeniden tanımlamaya yönelik daha geniş bir sürecin parçasıdır. Saha düzeyinde ise, güney Suriye’de bir güvenlik kuşağı oluşturma çabaları, sınır ihlalleri, tarım alanlarının yakılması ve sınır bölgelerindeki nüfus yapısının değiştirilmesi gibi askeri adımlar, bölgenin jeopolitiğini yeniden şekillendirmeye yönelik kapsamlı bir planın işaretleridir.
Bu plan; müzakere, saha baskısı ve kimlik mühendisliği yoluyla oyunun kurallarını değiştirmeyi hedeflemektedir.Bu gelişmelere karşı etkili ya da etkisiz kalınması, bölgedeki dengeyi belirleyecek temel etkenlerden biri olacaktır.
Keyhan'dan tercüme edilmiştir