Hizbullah'tan Suudi Arabistan'ın Lübnan’ın İşlerine Müdahalesine Tepki

GİRİŞ: 21.08.2025 15:48      GÜNCELLEME: 21.08.2025 15:48
Rasthaber -  Hizbullah Hristiyan İlişkileri Başkanı Muhammed El-Hansa, Lübnan hükümetinin direnişi silahsızlandırma kararıyla tüm taahhütlerini ihlal ettiğini belirterek şunları vurguladı: ‘Şiilerle görüşmek isteyen herhangi bir taraf, bunu Suudi platformları ve Hades TV aracılığıyla değil, doğrudan yapmalıdır.’

Son birkaç haftadır, ABD'nin Lübnan hükümetine direnişi silahsızlandırma ve bu ülkenin tek güç ve caydırıcılık unsurunu yok etme yönündeki baskılarının ve hareketlerinin yoğunlaşmasının ardından, Suudi Arabistan da Lübnan sahnesine girmiş ve ABD projeleriyle koordineli olarak hareket etmektedir. Lübnan Hristiyan İlişkileri Başkanı ve Hizbullah Siyasi Konseyi Üyesi Muhammed El-Hansa konuyla ilgili olarak yaptığı konuşmada, Lübnan'daki Şii toplumuyla diyaloğun Suudi Arabistan veya bu ülkenin Hades TV kanalı gibi medyası aracılığıyla yürütülemeyeceğini ve Hizbullah'ın Lübnan'da iç diyaloğa önem verdiğini belirtti.

Lübnan hükümeti büyük bir hata yaptı

OTV'ye konuşan Muhammed el Hansa şunları söyledi: ‘Hizbullah yeni aşamanın başarısında ısrarcı ve ülke içinde herhangi bir husumetimiz yok, ancak bazı taraflar taahhütlerini ihlal etti. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın, Meclis Başkanı Sayın Nebih Berri ile iş birliği içinde, ülkedeki tüm kesimlerle birlikte takdir ve saygıya dayalı ulusal anlayışın devamı için bir yol oluşturmasını umut ediyoruz.’

Muhammed el-Hasna, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın silahsızlanma planını ülke ordusuna devretme kararına ilişkin olarak şunları söyledi: ‘Hükümet büyük bir hata yaptı ve sorunları siyaset yoluyla çözmek yerine orduya yöneldi. Ordu, herkes için ulusal bir ordu ve Lübnan halkının koruyucusu olarak kalmalıdır. Hepimiz orduya saygı duyuyor ve takdir ediyoruz, ancak sorunlar orduyu halkla karşı karşıya getirerek değil, siyaset yoluyla çözülmelidir.

Lübnan Cumhurbaşkanı Josep Avn, Hizbullah ile izlediği yolu ve verdiği sözleri ve taahhütleri ihlal etti. Hükümet de direnişin tek bir kararla silahsızlandırılamayacağını, bunun siyasi bir süreç, diyalog ve anlayışla yapılması gerektiğini biliyor.’

Şiilerle görüşmek isteyenler bunu doğrudan yapmalıdır

Muhamed el-Hasna konuşmasının devamında şu ifadelerde bulundu: ‘Ordu bilinçlidir ve ilgili konularda uygun şekilde çalışmalıdır. Çalışmalarımız ve temaslarımız devam ediyor ve Sayın Nebih Berri ile ortak bir görüş üzerinde anlaşmaya vardık.’

Hizbullah’ın bu yetkilisi, Lübnan'daki Şiiler adına konuşan ve onların kaderini belirleyen iç ve dış aktörler hakkında şunları söyledi: ‘Her grup kendi gerçekliğini başkalarından daha iyi biliyor ve "Şiiler şunu istiyor, bunu istemiyor" diyenlere gülüyorum. Lübnan'daki Şiilerin Hizbullah Genel Sekreteri Sayın Şeyh Naim Kasım ve Parlamento Başkanı Sayın Nebih Berri gibi kendi mercileri var.

Hizbullah, Lübnan'daki Şiiler ile herhangi bir taraf arasında özgür diyaloğu destekliyor ve bu diyalog Suudi medyası ve Hades TV aracılığıyla değil, ülke içinde yürütülmelidir.’

Öte yandan, Lübnan parlamentosundaki Direnişe Vefa Partisi üyesi Raad Baro, Hizbullah'ın bu ülkede derin kökleri olduğunu ve asla ortadan kaldırılamayacağını belirtti.

Raad Baro, el-Meyadin'e verdiği röportajda şunları söyledi: ‘Hizbullah ile Baabda (Lübnan Cumhurbaşkanlığı Sarayı) arasında doğrudan veya dolaylı bir bağlantı yoktur ve hükümet, müzakereler sırasında kozunu, yani direnişi terk etmiştir. Lübnan'ın tek bir güç unsuru vardır ve o da direniş ve silahlarıdır.

Yaklaşan parlamento seçimleri, Hizbullah'a duyulan sevgiyi ve önemli varlığını teyit edecektir. Direnişin karar alma süreci her zaman kendi elindedir ve hiç kimse Hizbullah'tan öne geçemez.’

Bu açıklamalar, direnişe düşman Suudi medya kuruluşlarının, artan gerilim ortamında, Lübnanlı yetkililerle röportajlar yaparak direnişe karşı düşmanca tavırlarını sergilemek için harekete geçmesinin ardından yapıldı. Şarku'l Avsat gazetesinin Lübnan Başbakanı Nevaf Selam ile yaptığı röportaj da bu tavırlara örnektir ve Nevaf Selam şunları söylemiştir: ‘Lübnan hükümeti yeniden savaş ve barış kararı aldı ve bugünkü karar Beyrut'ta Bakanlar Kurulu tarafından alındı, Tahran veya Washington tarafından bize dikte edilmedi.’

Nevaf Selam bu açıklamalarda bulunuyor ancak, Lübnan hükümetinin direnişi silahsızlandırma kararı doğrudan ve açık bir şekilde Amerika’nın emirleri ve baskıları sonrasında açıklandı.

İşgalci Siyonistleri Lübnan'dan çekme, bu rejimin saldırılarını durdurma, Lübnanlı tutukluları serbest bırakma ve ülkeyi yeniden inşa etme konusundaki tüm önceliklerini ve taahhütlerini ihlal eden ve tamamen Amerika’nın emirlerine boyun eğen Joseph Avn, el Arabiya TV'ye verdiği bir röportajda İran karşıtı bir tavır takındı ve şunları söyledi: ‘Lübnan'ın mesajı açık, İran'ın Lübnan işlerine müdahalesini reddediyoruz. Hizbullah'ın silahları meselesi Lübnan'ın kararıdır ve İran'ı ilgilendirmez. Lübnan iki seçenekle karşı karşıyaydı, ya Amerikan belgesini kabul edecek ya da kendini tecrit edecekti.’ Aslında Joseph Avn bu sözleriyle, Beyrut'un Amerika’nın emrine boyun eğdiğini ve direnişi silahsızlandırma kararının hiçbir şekilde Lübnan'ın iç kararı olmadığını dolaylı olarak kabul etmiştir.

Ancak bu arada, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri de aynı Suudi kanlını açık bir şekilde tutumunu ilan etmek için seçti ve kararlı bir şekilde şunları söyledi: ‘İsrail yükümlülüklerini yerine getirmediği sürece Hizbullah ve silahlarıyla ilgili hiçbir karar uygulanmayacaktır.’

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM