Erdoğan konuşmasında bölgesel meselelere değinerek, İran’ın
Siyonist İsrail karşısındaki kendisini savunmasının hukuki bir hak olduğunu
vurguladı.
Erdoğan şu ifadelerde bulundu:
İsrail'in Filistin'de sürdürdüğü işgal ve katliam
politikaları 7 Ekim 2023 sonrasında farklı bir boyuta geçerek toplu kıyıma en
sonunda da soykırıma dönüştü. 620 gündür artarak devam eden vahşette çoğu çocuk
ve kadın 55 binden fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti, 128 binden fazla
kardeşimiz yaralandı. İsrail'in saldırıları şu an da çok daha vahim bir boyut
kazanmış durumda. Yüzde 80'i enkaz halinde olan Gazze'de hayata tutunmaya
çalışan masum sivil tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum ediyor. Bu
yetmezmiş gibi İsrail yardım noktalarına yığılan mazlumların üzerine mermi,
bomba yağdırıyor. İkinci Dünya Savaşı'nın en dehşetli fotoğrafları, videoları
bugün Gazze'den gelen fotoğrafların yanında çok masum kalıyor.
Avrupa'daki o Holokost sürecinde Gazze'deki gibi görüntüler
ulaşmamıştır. Netanyahu, soykırım suçunda zalim Hitler'i çoktan geride
bırakmıştır. Umarız akıbetleri olmaz, er ya da geç uluslararası bağımsız bir
yargının önüne çıkar, yaptıklarıyla yüzleşir ve işlediği cinayetlerin
katliamların hesabını bu dünyada verir. İsrail bir yandan Gazze'de soykırım
suçu işlerken diğer yanda Lübnan'a, Suriye'ye Yemen'e saldırdı. Batı Şeria'da
her gün sivil yerleşim yerlerine saldırıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi
İsrail, İran'daki bazı hedeflere saldırarak, İran içinde suikastlar
düzenleyerek haydutluk sahasını bir az daha genişletti. İran'ın İsrail'in bu
haydutluğu karşısında kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir
haktır. İran, hukuk tanımayan, kural tanımayan, ilkesi olmayan, gözü dönmüş bir
ülke tarafından çok açık bir şekilde saldırıya uğramıştır. Bu saldırılar
İran'ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlenmiştir. Kendisi nükleer
silahlara sahip olan üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir uluslararası kuralı
tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden tam olarak terör eylemi
gerçekleştirmiştir. Yapılan bu saldırganlık karşısında başta Birleşmiş
Milletler olmak üzere uluslararası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta hatta
bazıları bu haydutluğa destek vermektedir.