Tarihte vuku bulmuş bu olayı kutlamak, anmak, yad ederken
muhtevasına içeriğine gerekli dikkati göstermemek bugünü sınırlamak ve unutmak
anlamına gelir.
İlahiyat ilminde sadece tarihi gerçekliği ve kelami boyutu
ele alınırsa hala 1400 yıl öncesinde kalınmış ve güncellenmesi gerçekleşmemiş
demektir.
Gadir Hum'un güncellenmesi demek, günümüzde gerçekleşse
“Beşeriyete yönelik misyonu ve mesajı ne olurdu? Yapacağı iş ve toplumda
önceliği ne olurdu? Karşısındaki alternatif ve rakibi hangi ideoloji olurdu?”
sorularına verilecek cevapta gizlidir.
Bu soruların cevabı ilmi olarak verildiği zaman Gadir Hum
doktrinal olarak tebyin edilmiş olur.
Gadir Hum, Kur’an gibidir.
Kur’an her zamanda nasıl daha ilmi tefsir ediliyorsa, Gadir Hum da ilmi,
daha kamil tefsir edilmelidir.
Gadir Hum tarihte vuku bulmuş bir olaydan ibaret değildir,
Kur’an gibi canlı, dinamik ve küreseldir.
Yapılan yanlışlardan biri de şudur; “Gadir Hum” sözkonusu
olunca hemen karşıya muhatab olarak Sünniler oturtuluyor ve onların
kaynaklarından ispat operasyonu başlıyor.
Gadir Hum’un ispatına artık gerek yoktur. Gadir Hum’un
isbatı, Kur’an’ın Allah tarafından gönderildiğini ispat etmeye benzer.
Kur’an’ın artık ispata değil tebyine ihtiyacı vardır. Gadir
Hum’un da ispata değil ilmi, akli ve sosyolojisi hakkında doktrinal çalışmaya
yani “Tebyine” ihtiyacı vardır.
Gadir Hum mektebinin ilmiyeti, aklaniyeti inanan inanmayan
bütün insanlara, tüm dünya halklarına tebyin edilmelidir.
Muhatap olarak sadece Müslümanlar alınmamalıdır; bütün Müslümanlar
Gadir Hum'u kabul etse de dünyada hiçbir değişiklik olmayacaktır. Çünkü ispat
etmek için uğraşılan kitlenin dünyada şu anda bir etkisi ve fonksiyonu yoktur.
Batı dünyasına da ilmi ve akli olarak ispat etmekten başka
çare yoktur, doktrinal ve sosyolojik olarak ispat edilmelidir.
Gadir Hum, edebiyatçıların süslü edebi sözleriyle ve
şairlerin coşkulu şiirleri ile tanıtmak sadece geçici heyecan uyandıran
zamansal övünmeden öteye gitmez.
Sakife senatosu, Emevi saltanatı, Abbasi saltanatı ve
Osmanlı imparatorluğu ve diğerlerinin hepsi Gadir Hum'un tarihteki
rakipleriydi.
Bunların hepsi geldi
geçti hiçbirisi Gadir Hum’un getirdiği küresel öğretileri sunamadılar. Bunları
hala rakip görmek Gadir Hum’u küçültmek, dar bir çerçeveye sığdırmaktır.
Şimdi bunların hiç birisi rakip olacak varlığa sahip
değiller. Zihniyet olarak var olsalar da ilmi ve siyasi kapasiteye sahip
değiller.
Dünyada küresel plan ve projesi olan, siyasi ekonomik,
kültürel, ilim ve teknoloji alanında dünyaya hakim olup hüküm sürmek isteyen
ideoloji sadece Gadir Hum’un rakibi ve alternatifi olabilir.
Günümüzde Gadir Hum’u güncellemek istersek, Gadir Hum
mesajını dünyada takip edene ve karşısında kimin olduğuna bakmak gerekir.
Son iki günde bunu net bir şekilde gördük;
Gadir Hum mesajının karşısında Batı dünyası vardır. Siyonist
rejim Batı sulta sisteminin temsilciliğinde Gadir Hum’un savunucusu İslam
Cumhuriyetine saldırmış, nükleer santrallerini vurmuş ve direniş
komutanlarından bazılarını şehid etmişlerdir.
Batılılar, Siyonistler günlerdir sevinç çığlıkları atarken
içimizdeki Batı takipçileri, Gadir Hum düşmanları da tempo tuttular.
Aradan 24 saat geçmeden Gadir Hum’un, Haydar-i Kerrar
Ali'nin takipçileri gereken cevabı vermiş, siyonist cephesinin ve yandaşlarının
sevinçlerini kursaklarında bırakmıştır.
Allah-u teala, ona yakın direniş komutanı ve bilim adamını
olgunlaşmış meyve misali şehadet madalyası ile ağaçtan toplamıştır.
İşte Gadir Hum’un güncellenmesi budur.