Ayrıca raporda, SDG'nin Heyet Tahrir'uş Şam (HTŞ)
yönetimindeki Suriye ordusuna entegrasyonuna ilişkin müzakerelerin
"çıkmaza girdiği" ve Halep'teki Tişrin Barajı'nın devrine dair
anlaşmanın da "güvenlik endişeleri" nedeniyle uygulanmadığı
belirtildi.
'SDG'nin entegrasyonu çıkmaza girdi'
ABD Genel Müfettişliği IŞİD'e karşı düzenlenen "Doğal
Kararlılık Harekâtı" çerçevesinde 2025 yılının ikinci çeyreğine
(Nisan-Haziran) ilişkin bir rapor yayımladı.
Rapor, ABD'nin ekonomik yaptırımları kaldırarak ve HTŞ
yönetiminde bulunduğu Şam hükümetiyle ilişkileri normalleştirme adımları atarak
Suriye politikasında büyük değişiklikler yaptığı bir dönemde yayımlandı.
Rapora göre SDG'nin Suriye'deki varlığı Nisan'dan Haziran'a
kadar olan dönemde “karmaşık bir hal aldı” ve “birçok stratejik değişiklikle”
karşı karşıya kaldı. Raporda, bu üç aylık dönemde "SDG'nin yeni Suriye
ordusuna entegrasyonu müzakerelerinin çıkmaza girdiği" ifade edildi.
Bahse konu durumun, SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ve HTŞ
lideri Ahmed Şara'nın 10 Mart'ta entegrasyona ilişkin varılan anlaşmaya karşın
yaşandığı vurgulandı. Her iki tarafın da anlaşmada henüz bir ilerleme
kaydedilmediğini teyit ettiği bildirildi.
Raporda, "SDG, federal bir Suriye istiyor. SDG
birimlerinin ve yerel güvenlik güçlerinin yapısal ve coğrafi bütünlüğünü
korumak istiyor. Suriye hükümeti ise merkezi bir otorite ve tüm askeri güçlerin
kontrolünü istiyor" denildi.
Öte yandan raporda SDG'nin Tişrin Barajı'nı HTŞ yönetimine
devretmeyi kabul ettiği, ancak Haziran ayı itibarıyla bu sürecin "SDG
tarafındaki güvenlik endişeleri nedeniyle" gerçekleştirilemediği ifade
edildi.
'ABD'nin kalan üç üssünden ikisi SDG'ye devredildi,
diğeri imha edildi'
ABD, bu yılın Nisan ayında IŞİD tehdidinin azalması
nedeniyle Suriye ve Rojava'daki güçlerini çekeceğini duyurmuştu. Haziran ayında
ise sekiz ABD üssünden sadece üçünün faaliyette olduğu bildirilmişti.
Raporda, bu üslerden üçünün Orta Fırat Nehri Vadisi'nde
olduğu, ikisinin SDG'ye devredildiği ve birinin imha edildiği açıklandı.
'Arap aşiretleri SDG'yi işgalci grup olarak görüyor'
Raporda, ABD güçlerinin bazı bölgelerden çekilmesinin
ardından SDG ile bölgedeki Arap aşiretleri arasındaki gerilimin arttığı ifade
edildi.
Raporda, "Arap toplulukları, SDG'ye karşı
bıkkınlıklarını ve rahatsızlıklarını dile getirerek, SDG'yi kaynakların
dağıtımı ve koruma konularında 'kültürel tarafgirlik' yapmakla suçlayan bir
'işgalci grup' olarak görüyorlar" ifadeleri yer aldı.
Ayrıca raporda, "SDG güçleri, küçük silahlarla yapılan
dolaylı ve sınırlı saldırıların hedefi haline geliyor. Gerilimin arttığı
dönemlerde, ABD güçleri SDG ve Arap aşiretleri arasında defalarca arabuluculuk
yaptı" denildi.
Rapor, ABD kuvvetlerinin çekilmesi ve yer değiştirmesiyle
"Arap aşiret liderleri ile SDG arasındaki gerilimin yakın gelecekte artma
olasılığının" olduğunu öngördü.
ABD temsilcisi ümitli: 'Entegrasyon olacak'
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas
Barrack, dün katıldığı HaberTürk yayınında SDG'nin HTŞ yönetimindeki Suriye
ordusuna entegre olup olmayacağına dair bir soruya şu yanıtı verdi:
"Evet, bir entegrasyon olacak. Mazlum Abdi bu süreci
son derece sorumlu ve akıllıca yürütüyor. Kendi topluluğunun hassasiyetlerine
karşı dikkatli davranıyor. Bakın, bu kolay bir şey değil. Yıllarca süren
karşıtlıkların ardından ve PKK, YPG, SDG gibi yapıların birbirine karışmış
olmasından doğan kafa karışıklığı, bu herkes için zorlu bir süreç. SDG,
Amerika’nın IŞİD'e karşı yürüttüğü terörle mücadele operasyonunda bir
müttefikiydi. Ama Türkiye açısından bunun PKK ile -ki kendisi bir terör
örgütüdür- olan ilişkisi çok karmaşık bir meseleydi."
"Entegrasyon" sürecinin yakın gelecekte
başlayacağını ve zaman alacağını vurgulayan Barrack, sözlerine şöyle devam
etti: "Mazlum Abdi sorumluluk alıyor, kendi toplumunu korumaya çalışıyor.
Türkiye'ye karşı bir tehdit oluşturmuyor. Yeni yapının artık bütünleşmesi
gerektiğinin farkında. Tüm bu ayrı parmakların bir elde birleşmesi gerekiyor.
O, 'Tek ulus, tek halk, tek ordu' dediğinde bu çok büyük bir şey. Peki oraya
nasıl ulaşılır? İşte şu anda bunun tanımını yapıyorlar."
IŞİD kampları ve hapishaneleri
ABD Genel Müfettişliği'nin raporunda değinilen bir diğer
başlıksa IŞİD'ın akıbeti. Raporda, çekilmeye karşın koalisyonun SDG'ye, IŞİD'e
karşı yardımlarının devam ettiğini bildirildi.
ABD Genel Müfettişliği, SDG kontrolündeki hapishanelerde
yaklaşık 9 bin IŞİD militanının bulunduğunu belirtiyor.
Ayrıca SDG ve iç güvenlik güçlerinin, Hol ve Roj kamplarında
"IŞİD hücrelerini ortadan kaldırmak ve kaçış girişimlerini engellemek için
birçok operasyon düzenlediği" ifade ediliyor.
Rapor, kamplardaki durumu "insani kriz" olarak
tanımlıyor.
Raporda şu bilgiler yer aldı
"Hol Kampı: Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan
yaklaşık 28 bin 400 kişiyi barındırıyor. Nüfusun yüzde 51'i Suriyeli, yüzde
28'i Iraklı ve yüzde 21'i diğer ülkelerden.
Roj Kampı: Yaklaşık 2 bin 400 kişiyi barındırıyor. Yüzde
93'ü yabancı, geri kalanı Suriyeli ve Iraklı.
Bu üç aylık dönemde, Hol ve Roj kamplarından 2 bin 622 Irak
vatandaşı ülkelerine geri gönderildi."
ABD, yeni Suriye hükümetinden kampların ve hapishanelerin
sorumluluğunu üstlenmesini talep etti.
'IŞİD gücünü yeniden kazanma motivasyonuna sahip'
ABD hükümetinin değerlendirmesinde, "Zayıflamasına
rağmen IŞİD'in hala sürekli bir tehdit olduğu" belirtildi.
Genel Müfettişlik, IŞİD'in Irak ve Suriye'deki
saldırılarının "tarihsel olarak düşük bir seviyede" olduğunu, ancak
örgüt kalıntılarının "hala güçlerini yeniden kazanma motivasyonuna sahip
olduğunu" belirtti.
Raporda, "IŞİD, yeni Suriye hükümetini istikrarsızlaştırmaya çalışıyor" denildi.