Rasthaber - FEN BİLİMLERİ EĞİTİMİ GÜÇLENDİRİLMELİ
* Dünya yapay zekâdan biyoteknolojiye, kuantum bilişimden uzay teknolojilerine kadar geniş bir alanda büyük bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Türkiye’nin bu dönüşümde etkin bir şekilde yer alabilmesi için eğitim politikalarının çağın ihtiyaçlarına uyum sağlaması gerekiyor. Özellikle fen bilimleri eğitiminin güçlendirilmesi ve öğrencilerin üst düzey düşünme becerileri kazanması kritik bir öncelik olmalı.
* PISA 2022 ve TIMSS 2023 sonuçları, Türkiye’nin fen bilimleri alanında ilerleme kaydettiğini gösterse de bu gelişimin ulusal ölçekte doğrulanması için kapsamlı ve sürekliliği olan bir değerlendirme sistemi ne yazık ki mevcut değil.
* 2023-2024 eğitim öğretim yılında zorunlu eğitim çağındaki yaklaşık 613 bin çocuk okul dışında kaldı. Okul dışında kalan çocukların büyük çoğunluğunu (yüzde 73.9) 14-17 yaş aralığında ortaöğretim kademesine devam etmesi gereken çocuklar oluşturuyor. Bu sayı, bir önceki yıla kıyasla yüzde 38.4 oranında artarak son 3 yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
4 MİLYON ÖĞRENCİ İKİLİ EĞİTİMDE
* Her yaş grubunda erkek çocuklar, kız çocuklarına kıyasla daha yüksek oranda okul dışında kalıyor. Erkek çocuğunun okul dışında kalmasının başlıca nedenlerinden biri, ekonomik koşullar nedeniyle erken yaşta çalışması.
* Türkiye’de 4 milyon 733 bin öğrenci, 30’dan fazla öğrencisi olan şubelerde öğrenim görüyor. Kalabalık sınıfların azaltılması ve eğitim ortamlarının iyileştirilmesi için yeni okul ve derslik yatırımları artırılmalı, öğretmen istihdamı güçlendirilmeli.
* Türkiye’de toplam 3 milyon 971 bin 523 öğrenci ikili eğitimde öğrenim görüyor. İkili eğitimin en yaygın olduğu kademeler ilkokul ve ortaokul. İlkokul öğrencilerinin yüzde 40’ı, ortaokul öğrencilerinin yüzde 35.6’sı ikili eğitimde öğrenim görüyor.
613 bin çocuğun eğitimi yarım kaldı
MESLEKİ EĞİTİMDE DEVAMSIZLIK FAZLA
* Devamsızlık affı uygulamasının kaldırılması ve sınıf tekrarı uygulamasının geri getirilmesine yönelik yapılan mevzuat değişikliği önemli bir adım. MEB 2024-2028 Stratejik Planı verilerine göre, devamsızlık oranları ilkokulda yüzde 11.6, ortaokulda yüzde 14.8. Genel ortaöğretimde ise bu oran yüzde 27’ye çıkarken, en yüksek devamsızlık oranı yüzde 46.6 ile mesleki ve teknik ortaöğretimde.
* Yükseköğretimde ikinci öğretim programlarının tamamen kapatılması yerine, yükseköğretimin stratejik hedefleri doğrultusunda üniversite ve alan bazlı analizler yapılarak daha dengeli ve rasyonel bir yaklaşım benimsenmeli.
ÖĞRENCİ BAŞINA EN DÜŞÜK HARCAMA
* Türkiye, OECD ülkeleri arasında öğrenci başına en düşük harcama yapan 2’nci ülke. OECD ortalamasında öğrenci başına yıllık harcama 14 bin 209 dolar iken, Türkiye’de bu rakam 5 bin 425 dolar. OECD ülkelerinde temel eğitimin yüzde 93.3’ü kamu kaynaklarıyla finanse edilirken, Türkiye’de bu oran yalnızca yüzde 76.6. Finlandiya, Norveç ve İsveç gibi ülkelerde ise eğitim tamamen kamu tarafından finanse ediliyor.
* MEB bütçesinin yüzde 81.1’i personel ve SGK giderlerine ayrılmış durumda. Zorunlu harcamalar dışındaki eğitim-öğretim faaliyetleri için ayrılabilecek kaynaklar çok sınırlı ve MEB bütçesinin yalnızca yüzde 19’unu oluşturuyor. Bütçede önceki yıla kıyasla en yüksek artış oranına sahip gider kalemi de yüzde 165.64 ile personel giderleri oldu.
TÜRKİYE’NİN BÜYÜMESİNDE EĞİTİMİN GÜCÜ
Harvard Üniversitesi Uluslararası Kalkınma Merkezi’nin hazırladığı Kompleksite Görünümü Endeksi’ne göre Türkiye, mevcut üretim altyapısıyla daha yüksek katma değerli üretime geçiş potansiyeli açısından dünya sıralamasında 1’inci sırada yer alıyor. Bu veri, Türkiye’nin doğru dönüşümleri gerçekleştirdiği takdirde küresel rekabet gücünü artırma ve ekonomik sıçrama yapma kapasitesine sahip olduğunu gösteriyor. Bu potansiyelin hayata geçirilmesinde en kritik faktör eğitim. Japonya, Güney Kore, Singapur ve İsviçre gibi yüksek ekonomik güce sahip ülkeler, eğitim sistemlerine yaptıkları uzun vadeli yatırımlarla bu başarıyı elde etti.
Posta