Rasthaber - Adalet, Allah Teâlâ’nın sıfatlarından biridir. İlahi peygamberler ve evliya, onun doğru sözlü davetçileridirler ve halkı adaleti sağlamaya davet etmişlerdir. Değerli İslam Peygamberi (s.a.a) de diğer peygamberler gibi toplumda adaleti sağlamak için Allah Teâlâ tarafından görevlendirilmiştir. Allah Teâlâ adaleti her şeyden daha çok takvaya yakın görmüş ve bütün dindarları ve müminleri, kendilerinin ve yakınlarının zararına olsa bile adaleti ve insafı canlandırmaya davet etmiştir. Allah Teâlâ, toplumun ileri gelenlerinin ve karar mercilerinin adaletli olmasını sever. Allah’ın mahbubu olan kimsenin (sevgisini kazananın) ise ruhuna ilahi inayet şelalesi akar ve Allah’ın sıfatları varlığında tecelli eder. Hz. Ali’nin (a.s) seçkin özelliklerinden biri adalet idi. O, bütün işlerinde, hatta en basit ve küçük olanlarında bile adaleti dikkate alırdı. Adalet, Hz. Ali’nin (a.s) bütün varlığını şöyle ki; düşüncesinden, sözünden, amelinden, hükümetinden ve yönetiminden, yargısına, halkçılığına, ailevi ve içtimai bağlarına kadar tümüyle kaplamıştı. İmam’ın (a.s) adaleti o kadar dakik ve derindi ki şöyle buyuruyordu:
“Allah’a yemin ederim ki, karıncanın ağzındaki arpanın kabuğunu alarak Allah’a isyan etmem karşılığında bana yedi iklimin altındakileri verseler yine de yapmam.”[1]
Hz. Ali (a.s) bunlara ilaveten bizzat yönetimin ve hükümetin her alanında adaleti uyguluyordu. Çalışanlarına da bunu tavsiye ve tembih ediyordu. Malik Eşter’e yazdığı ahitnamenin bazı bölümlerinde, ona adalete riayet etmesini emrederek şöyle buyurmuştur:
“Senin yanında işlerin en sevgilisi (güzeli) hak hususunda en mutedili ve adalet hususunda en kapsamlısı olsun.”[2]
ehlader
- - - - - - - - - - - - -
[1] Nehcu’l-Belağa, 224. Hutbe.
[2] A.g.e., 53. Mektup.