İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas Irakçi, ABD ile yapılacak
ikinci tur dolaylı müzakerelere katılmak üzere İtalya’nın başkenti Roma’ya
gitti.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Tahran’daki
Mehrabad Havalimanı’nda gazetecilere yaptığı açıklamada, İran ile ABD
arasındaki ikinci tur dolaylı görüşmelerin, İran Dışişleri Bakanı Seyyid Abbas
Irakçi ve ABD Başkanının Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un
başkanlığında bugün Roma’da yapılacağını duyurdu.
Bekayi, bu turdaki görüşmelerin de birinci turda olduğu gibi
dolaylı biçimde ve Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi aracılığıyla
gerçekleştirileceğini vurguladı.
İran, 2018'den bu yana nükleer programında önemli
ilerlemeler kaydetti. Yüzde 60 saflıkta uranyum zenginleştirme kapasitesine
ulaştı ve gelişmiş IR-6 ve IR-9 santrifüjlerini devreye soktu.
2015'te imzalanan JCPOA'ya göre, İran'ın uranyumu yüzde
3,67'yi geçmeyecek şekilde zenginleştirmesi ve zenginleştirilmiş uranyum
stokunun 300 kg ile sınırlanması şart koşulmuştu. Ayrıca yeni santrifüj
geliştirilmesi ve belirli tesislerde uranyum işlenmesi yasaklanmıştı. Ancak
2018 yılında anlaşma Trump tarafından yeterince engelleyici olmayacağı
gerekçesiyle bozulmuştu.
İran'ın yüzde 60'ı aşan uranyum zenginleştirme
faaliyetlerinin azaltılması, ABD'nin, İran'a yönelik bazı ekonomik yaptırımları
kademeli olarak hafifletmesi, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK)
denetçilerinin İran'daki tesislere yeniden tam erişim sağlaması görüşülecek
temel başlıklar olarak sıralanıyor.
ABD için, İran'ın nükleer silaha giden yolunu kapatmak
emperyal hegemonyayı sürdürmenin önceliklerinden biri; Trump’ın önemli
vaatlerinden. Özellikle bölgesel müttefiklerinin güvenliği ve nükleer
silahlanma tekelinin ellerinde tutma isteği, ABD'nin sert tutumunun temel
gerekçeleri arasında. İran ise nükleer faaliyetlerini ulusal egemenlik,
ekonomik kalkınma ve bölgesel caydırıcılık unsuru olarak görüyor. Tahran,
güvenlik garantileri ve yaptırımların kalıcı şekilde kaldırılması olmadan
programını sınırlandırmak istemiyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında Roma görüşmelerinin birkaç farklı
senaryoya yol açabileceğini söyleyebiliriz. Taraflar sınırlı da olsa diplomatik
bir açılım sağlayarak, İran'ın uranyum zenginleştirme seviyesini düşürmesi
karşılığında bazı yaptırımların hafifletilmesini kabul edebilirler. Bu durumda
bölgesel tansiyon kısmen düşebilir, ancak uzun vadeli bir çözüm için daha
kapsamlı müzakerelerden çok daha fazlası gerekli olacaktır.
Öte yandan, görüşmeler başarısız olursa, İran'ın nükleer
faaliyetlerine hız vermesi ve ABD'nin ekonomik veya askeri baskıyı artırması
muhtemeldir. Böyle bir gelişme, bölgede yeni çatışmaları tetikleyebilir ve
özellikle İsrail-İran gerilimini tehlikeli bir seviyeye taşıyabilir. İsrail’in
görüşmelerin tıkanma olasılığı üzerinden İran’a askeri harekât hazırlığı
içerisinde olduğu haberleri bölge basınında sıklıkla okunabiliyor./sol