Lübnan'da Hizbullah destekçileri, konuyla ilgili yapılacak
hükümet kabine toplantısı öncesinde grubun silahsızlandırılmasını protesto
etmek için başkent Beyrut'ta toplandı.
Dün gece Beyrut'ta düzenlenen gösteriler, ABD'nin Lübnan'a
Hizbullah'ı silah bırakması yönündeki baskıları nedeniyle gerçekleşti.
Hizbullah, geçtiğimiz yıl İsrail ile girdiği ve örgüt
yöneticilerinin çoğunun suikasta uğradığı, binlerce savaşçısının öldürüldüğü ve
on binlerce destekçisinin yıkılmış evlerinden edildiği savaştan zayıflamış bir
şekilde çıktı.
Son aylarda ABD ve Lübnan, silahsızlanma yol haritası
üzerinde görüşmeler yürütüyor. Lübnan'ın yeni yönetimi, yetkilerini ülkenin tüm
topraklarına yayma sözü verse de, şimdiye kadar Hizbullah'a karşı harekete
geçmekten kaçındı.
Hizbullah'ın hükümetten talebi: Önce İsrail işgalini sona
erdirin
Hizbullah lideri Naim Kasım ise, silahsızlanmazlarsa
altyapısının yeniden inşası için fon sağlanmayacağı için ülke yönetimine
örgütün şantaj altında hissettiğini söyledi.
Lübnan Ulusal Haber Ajansı'nın (NNA) haberine göre,
Hizbullah, bugünkü kabine toplantısı öncesinde Lübnanlı milletvekili Ali Feyyad
aracılığıyla, İsrail'in Lübnan topraklarından çekilmesi, Lübnanlı tutukluların
serbest bırakılması ve çatışmaların sona erdirilmesi konularının silahsızlanma
konusunda herhangi bir görüşmeden önce ele alınması talebini yineledi.
Hükümetin son açıklamaları
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, geçtiğimiz cuma günü
yaptığı açıklamada, "Tüm siyasi partileri silah kontrolü konusuna tam
sorumlulukla yaklaşmaya çağırıyorum" dedi ve silahsızlanma konusunun
"mezhepsel bölünmeler" nedeniyle hassas bir konu olduğunu ve
"ulusal barış" açısından sonuçları olduğunu iddia etti.
Lübnan Tarım Bakanı Nizar Hani, NNA'ya yaptığı açıklamada,
cumhurbaşkanının silahsızlanma süreci için net bir takvim belirlediğini ifade
etti. Bakan, Lübnan ordusunun yüzlerce Hizbullah üssünü ve silah deposunu ele
geçirdiğini de öne sürdü.
Hani, örgütün "Lübnan yapısının" bir parçası
olduğunu ve "ülkenin kurtarılmasında" önemli bir rol oynadığını,
ancak "bir sonraki aşamanın savaş ve barışın tek başına devlet tarafından
karar verici olmasını gerektirdiğini" savundu.
2008 yılında da, hükümetin örgütün telekomünikasyon ağını
kapatma kararı ülkede ayaklanmaya yol açmıştı.