Rasthaber - 12 günlük dayatılan savaş yalnızca bir olay değil, İran’daki
yönetişim sürecinde bir dönüm noktası oldu. Savaş, ekonomik ve geçim
sıkıntılarının gündemin önceliği olduğu, hükümetin toplumsal sermayesinin de
ciddi şekilde azaldığı bir dönemde yaşandı. Buna rağmen halkın tepkisi ve
devletle bütünleşmesi, toplumda yönetişimi ve sosyal sermayeyi güçlendirecek
muazzam kapasitelerin bulunduğunu gösterdi.Muller’in (1971) ve diğer siyaset teorisyenlerinin
kavramlaştırdığı “Bayrak etrafında kenetlenme” modeli bu davranışı
açıklamaktadır: Dış tehdidin ortaya çıktığı durumlarda, halk iç politikadan
hoşnut olmasa bile siyasi sistemine destek verir. İran’da bu, sadece geçici bir
tepkiyle sınırlı kalmadı. Halk, bu 12 gün boyunca ihtiyacı kadar alışveriş yapmak,
casusları ve ajanları ifşa etmek, medya cephesinde yer almak, caydırıcı gücün
artırılmasını talep etmek gibi davranışlarla, dış tehdide karşı ülke sistemini
destekledi. Bu durum, düşmanların “İran” ile “İran İslam Cumhuriyeti”ni
zihinlerde birbirinden ayırma çabasını başarısız kıldı ve kimlik bütünleşmesini
sağladı.
Bu deneyim, “katılımcı yönetişimin” bir tercih değil,
bir zorunluluk olduğunu gösterdi. Katılımcı yönetişim, halkın gücüne inanmayı,
sosyal kurumların kapasitelerinden yararlanmayı ve karar alma süreçlerinde
toplumsal sermayeyi güçlendirmeyi esas alır. Bu yaklaşım, Lider’in “İkinci
Adım Bildirisi”nde gençleri ülkenin motor gücü olarak tanımlamasıyla da
uyumludur.
Bu çerçevede, 12 günlük savaşın öğretileri dört alanda
incelenmektedir: ekonomik, sosyal, askeri–güvenlik ve dış politika.
Ekonomik Öğretiler
- Savaş,
İran’ın ulusal dayanıklılığının sadece ekonomik refah koşullarına bağlı
olmadığını gösterdi. Yüksek enflasyona rağmen halk, ihtiyacı kadar alım
yaparak ve stokçuluk yapmayarak hükümete destek verdi.
- Ancak
kronik enflasyon büyük bir tehdit olmaya devam ediyor. 2019–2023 arasında
yıllık enflasyon hep %40’ın üzerinde seyretti; 2020’de %47,1 ile zirve
yaptı. 2023’te %32,5’e gerilese de 2024 sonuna doğru yeniden %40’a
yaklaşma ihtimali var.
- Enflasyonun
kontrolü için bankacılık sisteminin ıslahı şarttır: bilanço
uyumsuzlukları, Merkez Bankası’ndan aşırı borçlanma ve sermaye yeterliliği
sorunları çözülmelidir.
- Dış
ticarette birkaç ülkeye aşırı bağımlılık kırılmalı, para politikaları
düzeltilmeli, ithalat–ihracat çeşitlendirilmeli ve iç üretim
desteklenmelidir.
- Bütçe
açıkları ciddi sorundur. 2023’te bütçenin %35’i borçlanmayla finanse
edildi. Vergi reformu, gereksiz harcamaların azaltılması ve performans
esaslı bütçeleme yapılmadıkça kalıcı düzelme olmaz.
Sonuç: Ulusal dayanıklılık dış yardıma değil, iç
yapısal reformlara bağlıdır. Halkın fedakârlığı ancak ekonomik reformların
günlük hayatta hissedilmesiyle devam eder.
Sosyal Öğretiler
- 12
günlük savaş, birlik ve toplumsal dayanışmanın güçlü bir göstergesi
oldu. Politik ve sosyal çatlaklar büyük ölçüde silindi. “İran
vatanımızdır” ve “İran Hüseynîdir” sloganları yaygınlaştı.
- Yahudi
ve Ermeni azınlıklar dahil olmak üzere farklı topluluklar milli kimliği ön
plana çıkardı. Hem reformist hem de muhafazakâr medya “vatan önceliği”
vurgusunda birleşti.
- Halk,
istihbarat ve güvenlikte aktif rol aldı; onlarca casus ağı ihbarlarla
çökertildi.
- Askeri
harcamalara bakış değişti; toplumun çoğu caydırıcı gücün, hatta nükleer
kapasitenin hızla artırılmasını istedi.
- Lider’in
zamanında yaptığı konuşmalar, “birlik” ve “aktif direniş” vurgusu,
toplumsal enerjiyi birleştirdi ve güven duygusunu pekiştirdi.
Askeri–Güvenlik Öğretiler
- İran’ın
askeri caydırıcılığı etkin ve gerçek olduğu kanıtlandı. Füze ve İHA
saldırıları düşmanı tırmandırmaktan vazgeçirdi.
- Halk,
bilgi paylaşımı ve resmi haberlere destek vererek kriz yönetiminde etkili
oldu.
- Krizin
başında çelişkili mesajlar güven kaybına yol açabilirdi; bu nedenle tek
merkezli “ortak medya–güvenlik karargâhı” zorunludur.
- Bölgesel
düzeyde bu savaş, İran’ın askeri gücünü kanıtladı: Orta Doğu’da hiçbir
güvenlik denklemi İran’sız sürdürülemez.
Dış Politika Öğretileri
- İran
hâlâ stratejik yalnızlık sorunuyla karşı karşıya. Ne Çin ne de
Rusya ötesine geçti; bu nedenle sadece büyük güçlere yaslanmak hatalıdır.
Çok katmanlı dış politika gereklidir.
- BRICS
ve Şanghay İşbirliği Örgütü gibi platformlar İran’a sesini duyurma fırsatı
verdi, ancak bu daha çok siyasi düzeyde kaldı. Bunun ekonomik projelerle
desteklenmesi şarttır.
- Medya
diplomasisi kritik önemdedir. İlk günlerde Batı medyası baskındı, ancak iç
medya devreye girince denge değişti.
- Komşu
ülkeler krizin ilk etkilenen halkası oldu; bu durum komşuluk
diplomasisinin merkezde olması gerektiğini gösterdi.
Sonuç ve Öneriler
12 günlük savaş, İran yönetişimi için eşsiz bir tecrübe
oldu.
Öğretiler şunlardır:
- Katılımcı
yönetişim ve halkın karar süreçlerine dahil edilmesi.
- Ekonomik
yapısal reformlar: üretim desteği, bankacılık, para politikası ve bütçe
düzeni.
- Askeri
caydırıcılığın korunması ve kurumsal koordinasyon.
- Gerçekçi,
çok katmanlı dış politika; özellikle komşuluk ve medya diplomasisi.
- Kültürel
yönetişimin geliştirilmesi ve milli kimliğin güçlendirilmesi.
Buna karşılık, hâlâ tek taraflı “gerilimi düşürme”
reçetesini savunan bazı siyasi akımların, bu yeni tecrübelerden ders
çıkarmadığı görülmektedir.
Özet: 12 günlük savaşın ana öğretisi şudur: İran’ın
ulusal gücü, halk ile yönetim arasındaki bağdadır. Kalıcı ilerleme,
güvenlik ve adalet bu bağı kurumsal bir mekanizmaya dönüştürmekle mümkündür.
(Keyhan Gazetesi – Dr. Davud Manzur)