Şeyh Naim Kasım mektubunda şu ifadelerde bulundu:
“Sevgili cesur dostlarım ve İslami direnişin hidayet
ışıkları, Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Ey yeryüzünde dimdik duran, gökyüzünde yüce olanlar, nur
dolu mesajınızı aldım.
Mesajınızda, peygambere ve davaya, velayete ve veliye, Hüseyin’in
(a.s) yoluna olan aşkınızı, ümmetin şehitlerinin efendisine, güvenilir
liderimiz sayın Seyyid Hasan Nasrallah'a olan bağlılığınızı, mücahitler ve
şehitler için yükselttiğiniz bayrağı okudum.
Mesajınızda Kudüs'ü ve işgal altındaki topraklarımızı özgürleştirme
inancınızı gördüm…
Onur dolu duruşunuzla halkımızı ve sevdiklerimizi
yücelttiğinizi…
Sert mücadelenizle direnişimizi güçlendirdiğinizi ve
düşmanımızı mağlup ederek zaferimizi elde ettiğinizi…
Egemenliğimiz ve bağımsızlığımız için ateşle haykırışınızı…
Dökülen kanlarınızla gelecek nesillerimizin ve vatanımızın
geleceğini inşa ettiğinizi…
Bütün iyilikler sizin ellerinizle gerçekleşiyor; Allah-u
Teâlâ şöyle buyurur:
"Ancak Peygamber ve onunla birlikte olan müminler
mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte bütün iyilikler onlaradır.
Kurtuluşa erecek olanlar da onlardır." (Tevbe, 88)
Sevgili dostlarım…
Düşmanı alınlarınızla karşılıyorsunuz, onları ayak
seslerinizle kovuyorsunuz…
Siz, zorbalık ve zulme karşı duruşun gücüsünüz…
Siz, eğilmeyen başlar olarak zillet ve teslimiyeti
kırıyorsunuz…
Siz, onur sahibi olanlar, Siyonizmin temellerini
sarsıyorsunuz…
Siz, iyiliğin dalgaları olarak kötülüğün azgınlığını
yıkıyorsunuz…
Siz, geleceğimizin teminatısınız, ey direnişin kaya gibi
sağlamlığı ve toprağın sarsılmazlığı…
Siz, hayatımızın suyu, mutluluğa giden yolumuzun ışığısınız…
Ellerinizi ve ayak bastığınız toprağı öpüyorum…
Alınlarınızı ve düşmanlarınıza karşı sıkılan kurşunları
öpüyorum…
Ey güçlü olanlar, nasıl Allah'a aşkınızla kendinizi adadınız
ve o da sizi nurlarıyla kuşattı…
Nasıl namazlarınızı kıldınız, gücünüz arttı ve füzeleriniz,
İHA'larınız onları sarstı…
Nasıl ölümle burun buruna geldiniz ve mücadeleye devam
ettiniz…
Nasıl her şeyden vazgeçtiniz ve her şeyin en iyisini
kazandınız…
Nasıl direniyorsunuz ve bize umut aşılıyorsunuz…
Ne muhteşem, şeref dolu bir hayatı seviyorsunuz…
Ve ne yüce ki, yalnızca iki güzellikten birini kabul
ediyorsunuz: ya zafer ya şehadet…
Güvenilir emin olanın yolunda sizlerle birlikte olmaktan
gurur duyuyorum.
Şehitlerinizin fedakarlıklarından, cihadınızın onurundan,
bağlılık ve sadakatinizden nasiplenenlere müjdeler olsun…
Bütün gözler sizin direnişinize çevrildi, ey meydanın
Allah’ın adamları, ey Hizbullah’ın adamları…
Ey izzetli hayatın iksiri…
Allah’a şükürler olsun ki beni sizden biri olarak seçti…”