İmam Zeynelabidin (a.s) maneviyat kahramanıdır, (kelimenin
tam ve doğru anlamıyla maneviyat kahramanıdır). Yani Ali b. Hüseyin (a.s) gibi
bir kişinin varlığının felsefelerinden biri şudur: İnsan Resulullah'ın (s.a.a)
Ehl-i Beyti'ne baktığı zaman (her birinde ve onlardan biri olan İmam
Zeynelabidin'de) İslâm maneviyatının, yani İslâm'ın hakikatinin, İslâm
inancının derinliğini görmektedir; bu da başlı başına dikkate alınması gereken
bir konudur. İnsan Ali ibn Ebutalib (a.s) gibi bir kişiyi görünce; çocukluktan
Resulullah'ın (s.a.a) eli altında eğitilen ve büyüyen, Resulullah'ın (s.a.a)
son nefeslerinde başını dizlerinin üzerine alan, Resulullah'ın (s.a.a) canını
onun dizlerinde Allah'a teslim ettiğini görür. Çocukluktan Hz. Peygamber'in
evinde olmuş, hiç kimse onun kadar Peygamber (s.a.a) ile birlikte olmamıştı;
evet insan Hz. Ali'nin (a.s) yaşamına baktığında tepeden tırnağa Resulullah'a
(s.a.a) karşı imanla dolu olduğuna şahit oluyor ve insan Ali (a.s) aynasında
Peygamber'i (s.a.a) görüyor. Ali (a.s) gibi bir kişinin tepeden tırnağa
(Resulullah'a) karşı imanla dolup taşmasının nedeni ne idi acaba?
İmam'ın (a.s) İbadeti
Ehl-i Beyt İmamları'nın hepsi böyledir. Gerçekten
şaşırtıcıdır. İnsan Ali b. Hüseyin'e baktığı zaman, Allah Teâla karşısındaki o
korkusu, gerçek bir yakarış ve (Aleks Karl'ın dediği gibi) ruhun Allah'a doğru
uçuşu olan namazlarını görünce (onun kıldığı namazda, vücudu Kâbe'ye dönük ve
ruhu başka yerde değildi); ruh sanki şu vücuttan çıkıp gitmişti. Evet; insan
Ali b. Hüseyin'i (a.s) görünce içinden kendi kendine, "Bu nasıl bir İslâm;
bu nasıl bir ruh; demeden kendini alıkoyamıyor?"
"İn Heme âvazha ez şeh buved
Ger çe ez holgûm-i Abdullah buved."
Yani: Bütün bu şarkılar şahtandı
Ama Abdullah'ın boğazından çıkıyordu.
İnsan Ali b. Hüseyin'i (a.s) görünce sanki gecenin son üçte
birinde veya Hira dağında ibadet mihrabında Resulullah'ı (s.a.a) görüyor gibi
oluyordu.
Bir gece İmam (a.s) kendisinin ehil olduğu o dua ve
yakarışlara meşguldü. O sırada çocuklarından biri yere düşüp kemiği kırıldı.
Bunun üzerine tabibe ihtiyaç duydular. Ev halkı gelip İmam'ın (a.s) ibadetini
bozmadılar. Gidip tabibi getirip feryatlar içindeki çocuğun elini bağladılar.
Çocuk rahatladı ve sorun bitti. Sabahleyin İmam (a.s) çocuğun elini bağlı
görünce, "Ne oldu?" diye sordu. Durumu anlattılar. İmam (a.s),
"Ne zaman oldu?" diye sorunca, "Dün gece falan saatte, siz ibadetle
meşgulken" dediler. Demek ki, İmam (a.s) kendini ibadete öylesine
kaptırmış ve ruhu öylesine Allah'a doğru uçmuştu ki, o gürültü patırtı ve
bağırmaların hiç birini duymamıştı.
Yazının devamını okumak için linki tıklayınız:https://rasthaber.com/tr/haber/yazar-haberleri/imam-zeynelabidin-136584