Davetçi konuşma yapmak için
dinleyicilerin hazır oldukları bir zamanı seçmelidir; açlık, susuzluk
yorgunluk, tahammülsüzlük ve heyecan anında konuşma yapmak ve ilahi hükümleri
söylemek, yararlı olmamakla beraber muhataplarda olumsuz bir tesir
bırakacaktır. Davetçi, şartların uygun olduğu zamanda sözünü söylemelidir, aksi
hâlde beklenilen sonucu elde edemeyecektir.
Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: Meyveyi
olgunlaşmasından önce koparan kimse,
başkasının toprağında ekin eken
kimse gibidir.1
Orada kalamayacağı, toprağın
sulanma ve diğer işleriyle ilgilenemeyeceği için ekininden bir fayda
göremeyecektir.2
Kur'ân ayetleri ve masumlardan
nakledilen dualara bakıldığında bütün işlerde olduğu gibi tebliğ konusunda da
zamanın önemi anlaşılmaktadır. Yüce Allah, Kur'ân'ı Kadir Gecesi'nde
indirmiştir. Gerçek şu ki, biz onu Kadir Gecesi'nde indirdik.3
Mübarek Ramazan ayı öyle bir aydır
ki Allah bu ayı kendine nisbet vermiş ve benim ayım demiştir. Bu mübarek ayda bütün
müminler Allah'a misafirdir. Günahların bağışlandığı, alınan-verilen nefeslerin
ve uykunun da ibadet sayıldığı bir aydır. Kur'ân'ı indirmek için bu zamanın
seçilmesi, onun önemini daha da bir artırmaktadır.
Allah Resulü'nün (s.a.a)
peygamberliğe seçilişinden üç yıl sonra indi şu ayet:
Öyleyse sen emrolunduğun şeyi
açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme.4
Bu ayetin üç yıldan sonra inişi,
ondan evvel açık bir şekilde Allah'ın dinini ilan etmek, kâfirlerden ve
müşriklerden uzaklaşmak için ortamın ve şartların uygun olmadığını
göstermektedir.
Kureyş inkârcıları, Allah
Resulü'nün (s.a.a) tebliğinin önünü aldıkları zaman, Hz. Peygamber (s.a.a),
haram aylardan yararlanıp, Ukkaz, Micne ve Zi'l-Mecaz gibi pazarlara gitmekte
ve yüksek bir yere çıkıp, halkı İslâm'a davet etmekteydi.5 Zira kâfirlerin
inançlarına göre bu aylarda savaş ve kan akıtmak haram idi, bundan dolayı Hz.
Peygamber'e (s.a.a) zarar vermiyorlardı.
Aynı şekilde yıllar sonra, yani
hicretin dokuzuncu yılında, Müslümanlar güç elde ettikleri zaman, bütün halkın Mekke'de
toplandığı haccın en önemli günü (Arefe veya Kurban bayramı), müşriklerden
beraat ve onlarla yapılan anlaşmaların lağvedilmesi günü olarak seçilmiştir. Ve
büyük Hacc (hacc-ı ekber) günü, Allah'tan ve Resulünden insanlara bir duyuru:
"Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O'nun Resulü de…"6
Tıpkı Hz. Ali'nin (a.s) defalarca
bildirilen velayet ve önderliğinin birkez daha herkese iletilmesi için uygun
olan zamanın, yani hacıların Mekke'den dönüşünün seçilmesi gibi; "Ey
Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et."7
Zira öncelikle zaman normal
olmayan bir zamandı ve bu nokta konunun önemini artırmaktadır. İkinci olarak o
topluluk, değişik bölgelerden gelen hacıların varlıkları sebebiyle çok büyük
idi ve Hz. Peygamber'in (s.a.a) mesajı daha fazla insana ulaşmaktaydı. Hz.
İbrahim (a.s), batıl ilahları ret ve bir olan Allah'ı ispat
etmek için değişik zamanları
kullanmıştır: Gece, üstünü örtüp bürüyünce bir yıldız görmüş ve demişti ki:
"Bu benim rabbimdir." Fakat (yıldız) kayboluverince: "Ben kaybolup-gidenleri
sevmem." demiştir.8
Hz. İbrahim (a.s), aynı şekilde
ışıldayan ayı ve sabah vakti güneşi gördüğü zaman yine o sözleri tekrar etti ve
bu şekilde uygun zamanlardan ve o dönemde meydana gelen hadiselerden yararlanarak,
bir olan Allah'ın dışındaki her şeyin
tükeneceğini ve yok olacağını
kanıtlamayı başardı. Hz. Musa (a.s), Firavun'a ve onun sihirbazlarına ilahi
mucizeyi göstermek için, "Zinet" gününü, yani Kıptilerin bayram gününü
seçti ve Firavun'a dedi ki: Buluşma zamanımız, (ülkenin ulusal) bayram günü ve
insanların toplanacağı kuşluk vakti (olsun).9
Hz. Yusuf (a.s), iki defa rüya
tabirinde bulundu. Bir defa kendisiyle beraber zindanda bulunan iki şahıs için
ve diğeri ise Mısır Padişahı içindi. Her ikisinde de tebliğ için uygun ortamın var
olduğunu ancak tebliğde taktik farklılığı olduğunu
gördü. Birinci rüyada tabirinden
önce, tebliğde bulundu. Zira her iki mahkûm da ona yönelmiş, Yusuf (a.s),
onların sevgisini ve güvenlerini kazanmıştı. Onlar, Yusuf'a (a.s) olan
ihtiyaçları yüzünden onun sözlerini can kulağıyla dinlemekteydiler. Bundan da
öteye mahkûm olmuş bir insanın yüreği yumuşak
ve tebliğe daha açık hâldedir. Bundan
dolayı Hz. Yusuf (a.s), rüya tabirinde bulunmadan önce, yavaş ve geniş bir
şekilde yüce Allah'ın birliği hakkında
tebliğde bulundu ve şöyle buyurdu:
Ey zindan arkadaşlarım,
birbirinden ayrı (bir sürü) rabler mi daha hayırlıdır, yoksa Kahhar (kahredici)
olan bir tek Allah mı? Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri
hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak
adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O kendisinden
başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak
insanların çoğu bilmezler.10
Ama Yusuf'u (a.s) padişahın yanına
götürdüklerinde, rüyayı dinledikten sonra, hiç vakit kaybetmeden hemen tabirini
yaptı ve sonra da kendi günahsızlığını ispatladı ve nefs-i emmare hakkında
konuştu. Zira onun muhatabı, başına buyruk bir padişahtı ve onun Hz. Yusuf'u
(a.s) ret etme ve rüyasının tabir edilmeme ihtimali var idi, bunun zararı ise
halkın büyük bir bölümünü etkileyecekti, kıtlık ve açlıkla yüz yüze
geleceklerdi. Dua etmenin ve Allah'tan bir şey istemenin özel zamanları
vardır. Gerçi insan her vakitte
Rabbine dua edebilir, ama bu amel seher vakitlerinde, cuma gecelerinde, kadir
gecelerinde ve küfür ile İslâm ordularının savaş anları gibi özel zamanlarda kabul
olunmaya daha yakındır.
Hz. Yakub'un (a.s) oğulları,
Mısır'dan dönüp Yusuf'un (a.s) yaşadığı haberini getirdiklerinde babalarının
ayağına kapanıp şöyle dediler: Ey babamız, bizim için günahlarımızın
bağışlanmasını dile.11
Hz. Yakub da şöyle buyurdu: Yakında
sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. 12
Evet, Hz. Yakub (a.s), tam o
esnada, Allah'ım, onları bağışla demedi. Bilakis bu duayı, daha uygun bir
zamana, yani duanın ve tövbenin kabul olunacağı cuma gecesinin seher vakitlerine
bıraktı.13
---------------------------------------
1- el-Hayat, c. 1, s. 315.
2- Nehcü'l-Belağa, Şerh-i Hoî, c.
3, s. 139.
3- Kadir Suresi, 1. ayet.
4- Hicr Suresi, 94. ayet.
5- Furûğ-i Ebediyyet (Ebediyet
Nuru), c. 1, s. 326.
6- Tevbe Suresi, 3. ayet.
7- Mâide Suresi, 67. ayet.
8- En'âm Suresi, 76. ayet.
9- Taha Suresi, 59. ayet.
10- Yusuf Suresi, 39-40. ayetler
11- Yusuf Suresi, 97. ayet
12- Yusuf Suresi, 98. ayet.
13- Mefatihu'l-Cinan, Cuma
gecesinin ve gündüzünün fazileti, İmam Cafer Sadık'dan (a.s) nakledilmiştir.