Seyyid Hasan Nasrallah bu törende yaptığı konuşmada, şu
ifadelerde bulundu: ‘Düşman kuvvetlerinin büyük bir kısmını meşgul etmeyi
başardık.
Aksa Tufanı operasyonu şehitleri, Allah yolunda şehadetin en
açık ve en yüksek mertebesinin örneklerindendir; çünkü onlar, hiçbir şüphenin
bulunmadığı apaçık bir hakikatin mücadelesi için savaşmışlardır.’
Nasrallah, konuşmasının başında, geçtiğimiz gün ve haftalarda
yüce şehadet mertebesine ulaşan şehit ailelerini tebrik etti ve başsağlığı
diledi ve şehit ailelerine taziyelerini iletti.
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasında şu ifadelerde bulundu: ‘Ben
şehit komutanları anma merasiminde konuşma yapacağım ama keşke her şehit için
yapılan anma töreninde konuşabilseydim. Ömrümü bu şehitlerin evinde,
ailelerinin arasında geçirmek isterdim ama ne yazık ki çeşitli sebeplerden
dolayı bu mümkün olmuyor. Şehitlerimizin hepsi Allah yolunun şehitlerdir ve
hepsi komutandır, yol göstericidir, şeref ve izzet şehitleridir.
Ben veya kardeşlerimizden herhangi biri konuştuğumuzda,
savaşın tam ortasında olsak bile, yine de özgüvenle ve emin olarak konuşuyoruz.
Çünkü birincisi Allah'a güveniyoruz, ikincisi Ebu Na’me, Ebu Talib ve Cevad
gibi savaşçılarımız ve diğer savaşçılarımız var. Yolumuzda ne olduğunu biliyoruz
ve nasıl komutanların, savaşçıların, kahramanların, azimli ve kararlı
insanların olduğunu ve nasıl asil, imanlı, sabırlı ve mücadeleci bir ortama
sahip olduğumuzu biliyoruz. General Hacı Ebu Na’me bir savaşçı, bir mahkum ve
bir mücadeleciydi ve iki kez gazi oldu. O bir komutandı ve nihayetinde akıbeti
de hayırlı oldu.’
HACI EBU NA’ME 33 GÜN SAVAŞINDA 33 GÜN BOYUNCA ATEŞ
ALTINDA KALDI
Seyyid Hasan Nasrallah sözlerine şöyle devam etti: ‘2006
yılındaki 33 gün süren savaşta Hacı Ebu Na’me ön saflarda yer aldı ve 33 gün
boyunca ateş altında kaldı. IŞİD'le savaşmak ve mücadele için Suriye'ye,
ardından da IŞİD'le mücadele etmek ve operasyonları komuta etmek için Irak'a
gitti. Bazı doğu bölgelerindeki çatışmalara da katıldı.
Direniş savaşçıları Aksa Tufanı operasyonunda ön saflarda
yer almak için yarışıyor. Aksa Tufanı operasyonuna bağlılığımız ilk günden bu
yana tamdır. Lübnan cephesindeki savaşımıza da Aksa Tufanı adını verdik.’
İSTEĞİMİZ DÜŞMANIN YIPRANMASIDIR, BU BAŞARILMIŞTIR
Hizbullah Genel Sekreteri şunları söyledi: ‘Aksa Tufanı savaşına
girdik ve onun için hedef belirledik. Bu savaşta bizim için önemli olan
düşmanın durumu ve bu durumu itiraf etmesidir. Çünkü bizim savaşımız bu
düşmanladır ve bu cepheden isteğimiz, düşmanın kabiliyet ve kuvvetlerinin yıpratılmasıdır.
Düşmanın kabiliyet ve kuvvetlerinin büyük bir kısmını meşgul
etmeyi, düşmanı Gazze'deki savaşı tamamlamaktan uzak tutmayı başardık. Biz kuzeyin
Gazze'ye bağlı olduğunu, eğer düşman kuzeyin sakinleşmesini istiyorsa
Gazze'deki savaşın durması gerektiğini vurguladık.
İçeride ve dışarıda düşman rejimini takip edenler, kuzeydeki
savaşı durdurmanın tek yolunun Gazze'deki savaşı durdurmak olduğundan eminler.
Düşman sadece el-Celile'ye girmekten korkmuyor, hatta sızma
düşüncesinden bile korkuyor. Bu sorun, düşmanı teknolojik kayıpları telafi
etmek için daha fazla insan gücüne sahip olmaya zorladı ve bu da daha fazla
yıpranmalarına neden oldu.
Bizim tarafımızdan yıpratılan düşmanın insan gücüne ihtiyaç
duyması, düşmanı Haredilerden işgalci orduya hizmet etmelerini isteyerek toplumsal
kriz yaratmaya sürükledi, bu da onların manevi liderlerinin Haredilerin bu
rejimi terk edeceği yönünde tehditte bulunmasına neden oldu.
Savaş, personel ve teçhizat ihtiyacı, düşmanı zorunlu
askerlik süresini uzatmaya zorluyor, bu sürenin artması da işgalci rejim içinde
başka bir toplumsal kriz yaratıyor.
Lübnan cephesi hedeflerine ulaşmaya ve düşmana baskı yapmaya
devam ediyor. Düşman ya teslim olmalı ya da yok olmalıdır. Düşman bu savaşta en
kötü günlerini yaşıyor.’
NETANYAHU, BEN-GVİR VE SMOTRİCH ARASINDAKİ KAVGA
Seyyid Hasan Nasrallah şunları söyledi: ‘Bugün Netanyahu,
Ben-Gvir ve Smotrich kendi çıkarları için ve iktidarda kalmalarını sağlamak
için anlaşmaya varmak adına kavga ediyorlar. Düşman rejimi içinde bu aşamanın
adı yenilgidir, çünkü düşmanın Gazze'deki hedeflerinden hiçbirine
ulaşılamamıştır.’
HAMAS DİRENİŞ EKSENİNİ TEMSİL EDİYOR
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasına şöyle devam etti: ‘Görüşmelerde
direnişin eksenini Hamas temsil ediyor. Hamas neyi kabul ederse hepimiz aynı
fikirdeyiz, çünkü Hamas, Filistinli gruplarla aynı çizgidedir. Filistin
direnişinin maruz kaldığı baskılara karşı birlik ve cesaret ortaya koymalıyız.’
REFAH OPERASYONUNDA ISRAR ETMEK NETANYAHU'NUN YENİLGİYİ
KABUL ETMESİ ANLAMINA GELİYOR
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Netanyahu'nun
Refah operasyonunda ısrar etmesi başarısızlığın kabulüdür, çünkü iki hafta
süreceğini açıkladıkları bu küçük ve sıkışmış bölgedeki operasyon 2 ay 4 gün
sürdü, hatta 4 aya kadar da uzayabilir.
Lübnan'ın Filistin direnişinin istikrarından elde ettiği
kazanımlardan biri de eğer düşman Gazze'de hızlı bir zafer kazansaydı tehdit
edilecek ilk yer Lübnan olacaktı. Düşmanın 27 kilometre uzaklıktaki Refah'ta 4
aya ihtiyacı var ve bizi Litani'nin güneyine bir saldırıyla tehdit etmek
istiyor! Düşman, Lübnan'dan ve özellikle büyük hedefler koyduğu ve bunları
gerçekleştirmede başarısız olduğu 33 gün savaşından ders almıştır.’
DÜŞMANIN BİZİ SINIRDAN 10 KİLOMETRE UZAKLAŞTIRMA TALEBİ
DEĞİŞTİ
Hizbullah Genel Sekreteri sözlerine şöyle devam etti: ‘Düşman
ilk başta Hizbullah'ı sınırdan 3 kilometre uzağa sürmek istediğini söyledi ve 8
kilometre menzilli Kornet silahını sergiledik. Daha sonra düşman bizi sınırdan
8 kilometre uzaklaştırmaya karar verdi, biz de 10 kilometre menzilli Almas
füzesini ortaya çıkardık, böylece düşmanın bizi sınırdan 10 kilometre
uzaklaştırma isteği değişti.
Düşmanın savunma bakanı, “Refah'tan çıkan bir tank Litani'ye
ulaşabiliyor” diyor ancak Filistin direniş videolarında bu tankların imha
edildiğini görüyoruz. Anti zırh güçlerdeki kardeşlerimiz silahlarını düşman
mevzilerine yerleştirmiş, gizli tankların ortaya çıkmasını bekliyorlar. Bu
tanklar görüldüğü anda imha ediliyor. Düşman bunu duyurmuyor ama biz
resimlerini yayınlıyoruz.’
GALLANT, TANKLARINIZ SINIRLARIMIZA ULAŞTIĞINDA ONLARI
NEYİN BEKLEDİĞİNİ BİLİYORSUNUZ!
Hizbullah Genel Sekreteri, Siyonist rejimin Savunma Bakanı
Yoav Gallant'a hitaben şunları söyledi: ‘Tanklarınız sınırlarımıza ulaştığında onları
neler bekliyor biliyorsunuz. Keskin nişancılarımız yetenekli, silahları sayısız
ve füzelerimiz ise ondan daha çoktur.
Direniş savaştan korkmuyor, bunun nedeni işgal altındaki
topraklarda 30 kilometre derinliğe ulaşan terör operasyonlarına ve hassas
hedeflere yönelik saldırılara tepki vermesidir; Ancak düşmanın tepkileri
sınırlıdır.
DÜŞMAN GÜNEYE SALDIRIRSA CANLA BAŞLA SAVUNURUZ
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Gazze Şeridi'nde
ateşkes anlaşması imzalanırsa bizim cephemiz de ateşkese bağlı olacaktır çünkü biz
destek cephesiyiz. Gallant'tan Gazze'deki savaşın durmasının kesin olarak
Lübnan'daki savaşın da durması anlamına gelmediğine dair bir söz duyduk. Düşman
güneye saldırırsa canla başla savunacağımızı, düşmanın hiçbir saldırısına
tahammül etmeyeceğimizi söylüyoruz.’
İRAN DİRENİŞİ DESTEKLİYOR
Hizbullah Genel Sekreteri, İran’daki 14. Cumhurbaşkanlığı
seçiminin başarıyla gerçekleştirilmesine ve Dr. Mesud Pezeşkiyan’ın yazdığı
mektubuna değinerek şunları söyledi: ‘İmam Hamanei'yi ve İran halkını
seçimlerin düzenlenmesinden dolayı kutluyor, mektubuma yanıt verdiği için
İran'ın seçilmiş cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'a bir kez daha teşekkür
ediyorum. İran hükümetleri direniş hareketlerine desteklerini birer birer
artırdılar ve İran cumhurbaşkanının dün mektubuma verdiği yanıt ve onun dünkü
temasları bunu doğruluyor.
KAN KILICA GALİPTİR
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının sonunda şu ifadelerde bulundu:
‘Zafere giden yolda şehitler takdim edilir. Kan kılıca galiptir ve direnişin
kanı da tüm kılıçlara galip gelecektir.’