Merkezi gücünü kaybeden ve çıkarları
çatışan dış güçlerin nüfuz alanına giren bir ülkenin yeniden huzura kavuşması
zor olacaktır.
Aralık ayı başlarında, Tahrir-i Şam
Cephesi liderliğindeki teröristlerin, ABD, İsrail rejimi, Türkiye, Katar ve
diğerlerinin doğrudan ve dolaylı desteğiyle Şam'a doğru ilerlediği
söylendiğinde, bazıları tek meselenin Beşşar Esad’ı devirmek ve yerine bir
kukla getirmek olduğunu düşünüyordu. Ancak durumu daha derinlemesine
kavrayanlar, Suriye'yi ele geçirmek üzere olan teröristlerin siyah dosyasının
yarattığı kaygının yanı sıra, Suriye topraklarını kendi savaş alanına çevirecek
olan yabancıların çıkar çatışmasından da kaygı duyuyorlardı, bu meydanda Suriye
halkının canı, malı ve hayatının bir önemi yok.
Suriye'yi yöneten teröristlerin
ülkenin kıyı kesiminde gerçekleştirdiği katliamda ne yaşandığı henüz bilinmezken,
ölü sayısı artmaya devam ediyor. Ebu Muhammed el-Culani liderliğindeki Şam
yönetim koluna bağlı bazı unsurlar, ülkenin eski rejimiyle bağlantılı kişileri
takip etme bahanesiyle perşembe gününden bu yana Suriye'nin batısındaki kıyı
bölgesinde Alevileri öldürüp katlediyor.
Fransa Parlamentosu'na bağlı bir
insan hakları örgütü, Suriye'deki katliamlarda hayatını kaybedenlerin sayısının
10 bine yakın olduğunu açıkladı. . Lübnan’ın el-Benna Gazetesi konuyla ilgili
olarak şunları yazdı: ‘Bu insan hakları örgütünün raporu Avrupa'nın tavrındaki
değişikliğin ardından geldi. Çünkü Avrupa'nın açıklaması artık yaşananları
Beşşar Esad rejiminin kalıntılarının güvenlik güçlerine yönelik bir saldırısı
olarak görmüyor ve bunlardan, güvenlik güçlerinin sivillere karşı
soğukkanlılıkla gerçekleştirdiği, yarısından fazlasının kadın, çocuk ve
yaşlılardan oluştuğu katliamlar olarak bahsediyor.
Bu raporda ayrıca şu ifadeler yer
aldı: ‘Amerika’nın açıklamaları Avrupa’nın açıklamalarından daha çok gerçeği
yansıtıyordu. Çünkü Avrupa'nın açıklamaları, Suriye’deki yeni rejimi ve Katar
ve Türkiye gibi destekçilerini destekleyerek Suriye'de nüfuz sahibi olma
yanılgısına kapılmak pahasına aceleci bir açıklama olmaya mahkûmdur.
Bu rapor aynı zamanda, Avrupalıların
Amerikalılara kıyasla terör örgütlerinin paralarını aklama olasılıklarının daha
yüksek olduğunu gösteriyor. Öte yandan, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi adlı
kuruluş, daha önce Şam rejimine bağlı güvenlik unsurlarının Suriye'nin kıyı
kesimine düzenlediği saldırıda son sivil kayıplarını açıklamış, Suriye'nin batısında
düzenlenen saldırılarda 1383 sivilin öldürüldüğünü bildirmişti ancak gerçek
rakam bu sayıdan çok yüksek gibi görünüyor.
Haber kaynakları Suriye'nin
Lazkiye kırsalında yangın çıktığını bildirdi. Lazkiye ilinde Colani güçlerinin
gerçekleştirdiği kanlı katliamın üzerinden birkaç gün geçtikten sonra, haber
kaynakları Lazkiye kırsalının çeşitli bölgelerinde yangın çıktığını bildirdi.
Yerel kaynaklar Cuma günü
yangınların birçok bölgede çıktığını ancak yangının çıkış sebebinin hava
koşulları olmadığını söyledi. Çünkü bu dönemde hava sıcaklığı yangına sebep
olacak kadar yüksek olmuyor. Bu kaynaklar, el-Karada’nın dış kesimlerinde yangın
çıktığını ve yangının kasıtlı olarak çıkarıldığını söyledi. Ancak faillerin
kimliği bilinmiyor. Daha önce teröristlerin korkudan ormana sığınan halkı
tuzağa düşürmek amacıyla bölgedeki ormanları ateşe verdiği bildirilmişti.
Teröristlerin işlediği katliamlar
ve Suriye’yi kan gölüne çevirmeleri herkesin sesini yükseltti. Reuters,
Güvenlik Konseyi'nin, Suriye'nin kıyı bölgelerindeki şiddet eylemlerini sert
bir dille kınayan ve Şam'daki geçici hükümet yetkililerini, ırk veya dinlerine
bakılmaksızın tüm Suriyelileri korumaya çağıran bir bildiriyi kabul ettiğini
bildirdi.
Reuters, bazı diplomatlardan
naklen şu açıklamalarda bulundu: “Bu açıklama Güvenlik Konseyi tarafından Cuma günü
resmen oybirliğiyle onaylandı.”
Öte yandan Suriye kaynakları, işgalci
Siyonistlerin güney Suriye'deki Kuneytra ilinde askeri hareketliliğinin
sürdüğünü bildirdi. Suriye'deki yerel kaynaklar, İsrail güçlerinin sondaj
çalışmalarının yürütüldüğü Cabba kasabası çevresine sızdığını bildirdi. İşgalci
İsrail ordusuna ait araçların, Suriye'nin güneyinde bulunan Kuneytra kentine
bağlı Ayn el-Nuriye köyü ve Kom Muharis beldesi civarına girdiği bildirildi. İşgalci
rejime ait araçların Kuneytra kırsalına sızması, işgalci ordunun yoğun saldırıları
eşliğinde gerçekleşti. İsrail'in bugüne kadar Suriye'de işgal ettiği alanın,
Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'da işgal ettiği topraklardan daha büyük olduğu
söyleniyor. Medyada ayrıca İsrail hava kuvvetlerinin Şam'daki bir binaya
saldırı düzenlediği bildirildi.
Reuters haber ajansı, Suriyeli bir
güvenlik kaynağından naklen şu açıklamalarda bulundu: ‘İsrail’in Şam Tepelerindeki
saldırısında Filistinli bir şahıs hedef alındı.’ Ancak saatler sonra Filistin
İslami Cihat Hareketi, Şam'daki karargâhının hedef alındığı iddiasını yalanladı.
Amerika, fiili bir adımda daha
bulunarak Şam'daki terörist yöneticileri bir kez daha meşrulaştırdı. Reuters'a konuşan
konuya yakın üç kaynağın verdiği bilgiye göre Katar, Suriye'nin elektrik
sıkıntısını hafifletmek için Ürdün üzerinden Suriye'ye doğalgaz tedarik etmeye
hazırlanıyor. Washington, bu hamlenin ardından Katar'a ABD'nin Sezar Yasası
kapsamındaki yaptırımlarından muafiyet tanıdı.
Aynı zamanda geçici Suriye Devlet
Başkanı da aralarında Dışişleri ve Savunma Bakanları ile MİT Başkanı'nın da bulunduğu
Türkiye’den bir heyeti ağırlayarak, Türkiye'nin de teröristleri meşru yönetici
olarak tanıtma yolunda ilerlemesini sağladı. Bu arada Avrupa Parlamentosu,
Suriye'deki eski rejim tarafından dondurulan varlıkların yeni yönetim
tarafından siyasi geçiş ve yeniden yapılanma sürecini desteklemek amacıyla
kullanılmasına olanak tanıyan bir yasayı kabul etti. Avrupa Parlamentosu, AB ve
üye ülkelerine Suriye'ye yönelik insani yardım çalışmalarını sürdürmeleri
çağrısında bulunarak, 5,5 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan komşu
ülkelere mali destek çağrısında bulundu. Elbette Suriye'ye ulaşan paranın ne
kadarının özellikle azınlıklara yönelik baskı ve öldürme faaliyetlerinde
kullanıldığı tam olarak bilinmiyor.